Geçmişin siyahı, geleceğin beyaz tuvalini kirlettiğinde bir daha ruhuna bulaşan boyaları silemeyeceğini sandı.O; Füruzan Uluöz, sabahın dördüne vuran ilk ışıklar kadar aydınlık, gecenin dördü olacak kadar karanlık...
Ve bir başkası...
Tuvali kirleten siyah boyaları, tırnaklarıyla kazımaya gelen fötr şapkalı yabancı.
O; Ecevit Tanşafak, gecenin dördüne şafağın söktüğünü göstermek için elinde kutu kutu yara bandıyla gelen adam...🎨🩹
"Parmaklarında, boyalar var," dediğinde zaman, göğüs kafesimi yararcasına atan kalbime inat, usulca yağan yağmur damlaları gibi yavaştı. "Boya kalıntıları..."
Parmaklarımı içe doğru kıvırıp saklamak istediğimde devam etti: "Parmaklarında ki boyalar, kaç yaşından beri ruhundan tuvale sıçrayanlar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Dördü
RomanceYaralarım öyle derin kesiklerden oluşuyordu ki, ruhumun tuvalini acıya boyuyordu; bense o yaraları kapatmak yerine, bir eczanenin kapısından girip her yeri kan revan içinde bırakırken yara bandı almak istediğimi söylüyordum. Oysa kaç dikiş atılması...