21.İzlerin Dans Ettiği Tenler

542 77 39
                                    

Not: Bölüm +18 sahne içermektedir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Not: Bölüm +18 sahne içermektedir.
Keyifli Okumalar 🖤
🎨🩹

O gece Ecevit'in akıttığı her damla, ciğerimin sökülmesi gibi hissettirmişti. Sanki birisi, elindeki neşterle acımasız darbelerini indirmişti.

O gece, Ecevit Tanşafak çok ağlamıştı; benimse kalbim, çaresizliğin içinde debelenmişti.

Keşke o gece, oracıkta ölseydik.

Konu kapanmış mıydı peki? Belki.

Fakat dillendirmemek için elimizden geleni yapıyorduk. Açtığımız yeni sayfanın bembeyaz olduğunu söyleyemezdik; bu, yalan söylemek olurdu ve biz artık dürüst olacağımıza söz vermiştik.

O sebepten dürüst olmak gerekirse geçmişin yazdığı satırlar; bizim açtığımız sayfaya, anıların göçük harf izlerini bırakmıştı.

Bir haftayı geride bırakmış, duygularımızı barındıran gözlerimiz birbiriyle sevişmiş, tenlerimiz birbirine değerse yanarız diye korkmuştuk sanki.

Ben yıkıldığımda çabuk toparlanamazdım, bunu beceremez, günler boyunca kendime gelemezdim. Yine öyleydim. Ama Ecevit, sandığımdan daha çok normale dönmüş, son gözyaşını o gece döküp bütün acısını içine gömmüş gibi davranarak eski neşesine kavuşmuştu.

Onun normale dönmesi ama benim bunu öyle kolay becerememem, aramızda uçurumu andıran suskunluğa sürüklemişti bizi.

Öyle ki bu suskunluk, artık kulaklarımı sağır edercesine büyüyordu. Buna, birimizin son vermesi gerekiyordu.

Eğer bitmezse çıldıracak, ondan kopacak, onsuz kalacak, eskiye dönecek, yeniyi unutacak kadar değişeceğim gibi bir hisse kapılıyordum.

Ellerimizin teması kesilse bile, gözlerinin çağırdığı ayrılığa teslim olmaya niyetim yoktu.

Ecevit'in yerinin olmadığı bir hayatı istemiyordum.

Ve elimde son biletim varmış da bu treni kaçırırsam bir daha o yola çıkamayacakmışım gibi hissederek soluğu Ecevit'in kapısında almıştım.

Camın altına geçip ellerimi dudaklarıma siper ettiğimde, "Ecevit," diye bağırdım. Evde hiçbir hareketlilik olmayınca tekrar bağırdım. "Ecevit, içeride olduğunu biliyorum, çık dışarı."

Sesimin yankısı kulaklarıma doldu ve üst kattaki odanın ışığı yandığında kalbim, pır pır atmaya başladı.

"Füruz?"

"Ecevit!" dedim en yüksek sesimle. "Gecenin dördünde sana gelecek kadar seni seviyorum."

Bu, kendi isteğimle birine sevdiğimi söylediğim ilk andı. Bu adamı seviyordum. Hayatımı değiştirmesini, beni mutlu etmesini, beni üzmesini, her yaşattığı hissi seviyordum. Ve onu kaybetmek istemiyordum, bunun yolu ona onu sevdiğimi söylemekten geçiyorsa çekinmeden yapacaktım.

Gecenin DördüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin