24.Gölgede Yürünen Yollar

505 71 51
                                    

Keyifli Okumalar 🖤🎨🩹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli Okumalar 🖤
🎨🩹

Ona gitmek; kor alevlerle kaplı bir yolda yürümeyle eş değer acıları ruhuma yayarken bu acının, üstesinden gelebilecek kadar nasır bağlayan tabanlarıma şükretmek gibiydi.

Ecevit Tanşafak, hayatıma kattığı anlamları benliğini götürdüğü an, yanında taşıyan adamdı.

Ayın göğe yükselmeyi unuttuğu, güneşin doğmadığı, renklerin kaybolduğu, bulutların şekillerle değil de rastgele dizildiği gökyüzüne bakmak gibiydi yokluğu.

Derinde sakladığım aşkı, derimde sakladığım izleri, henüz tazeyken Ecevit olmadan geçirebileceğim bir hayat yokmuş gibiydi.

Sana geldim dediğimde, karşısında günler sonra beni gördüğüne şaşırmamış adam, sanki ona geleceğimi biliyordu da, bunun güvenine sığınmış gibi bakıyordu.

"Yine geldim," diye tekrar ettiğimde, "Yoruldun," dedi ve kaşlarım çatıldığında ekledi: "Sana istediğin zaman gelebileceğin bir ev sundum, yorulduğun zamanlarda dinlenebilmen için. Şimdi yoruldun ve geldin."

Onun rahat ve kendinden emin tavırları, kendimi bir yapboz gibi hissetmeme ve dağılmama sebep olduğunda, "Geri geldim, çünkü bana bir neden vermek zorundasın," dedim düzlükle.

Bütün sorularımı yanıtlayacağı belli olan haliyle, sessiz kalıp içeri geçmem için kenara çekildiğinde yolunu ezbere bildiğim, karanlıkta kalsam bile hiçbir yere çarpmadan ilerleyeceğim salona ulaştım.

Peşimden takip ettiği adımları, tam arkamda durduğunda ona çevirdim bedenimi. Ona sormak istediğim sorular an be an artarken az önceki sakinliğim yok oluyordu yavaş yavaş.

Tüm sinirim, hislerimle eve saçıldığında somut bir temasa gerek kalmadan etraftaki eşyaları kırıyordum sanki. "Bana öyle bir sebep söyle ki, tüm söylediğin yalanları affedebileceğim kadar gerçek olsun."

Sesim, duruşumdaki dikliği korumaya çalışsa da, kelimelerimin acınası bir tonu vardı ve bu tınının yankısını Ecevit'in de aldığına emindim.

"Füruz, sakin ol... Lütfen."

Damaklarım acı bir tatla dolarken dudaklarım alayla kıvrıldı. "Benden hayallerimi çalmışken sakin kalmamı bekleyemezsin, Ecevit Tanşafak."

Onun da öfkesi usulca belirirken ikimiz de bir savaş meydanının ortasında kalan son düşmanlardık sanki. Akan kanlarımızı umursamadan birbirine saldırmaya hazır bekliyorduk; o savaşın bitiminde birisi öldüren olacaktı ama ikimiz de ölecektik.

Birimiz geçmişin kapanmayan yarasından, birimiz diğerinin açtığı yaradan...

"Senin hayallerini çalmadım, Füruz," diyerek hiddetle bağırdığında öfkesinin sebebi ben değilim de altında yatan gerçeklerdi, bunu bilecek kadar Ecevit'i tanıyordum. "Sana yeni hayaller vermek istedim sadece."

Gecenin DördüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin