34.Kendi Cenazesine Katılan İnsanlar

306 35 26
                                    

Keyifli Okumalar🖤🎨🩹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli Okumalar🖤
🎨🩹

Yitip gitmiş bir bedenin ardından yapılan törenler, yalnızca kalanları ilgilendirirdi.

Üstüne toprak parçaları dökülürkense insanoğlu canı artık acımayan o bedene üzülürdü.

Annemin üstüne toprak atılırken üzülmemiştim. Ama annemin cenazesinde çok ağlamıştım... Öyle çok ağlamıştım ki, beni tanımayanlar onu sevdiğimi bile düşünebilirdi.

Oysa ben kendi halime ağlamıştım. Hala da ağlıyordum. Sanki kendi cenazeme katılmıştım da gömülüşümü izliyordum.

Günlerdir kendimi eve kapatmış, neredeyse tek bir lokma bile yemeden, öğrendiğim gerçekliğin acısına yanıyordum.

Hiçbir vakit hayallerim içinde anne olmak yoktu, anneliğin nasıl olduğunu bile bilmeyen bir insanın çocuk sahibi olması ne kadar adildi?

Bence hiç...

Yeryüzünde bu hasretle yanıp tutuşan onlarca insan varken bu kişi ben olmamalıydım. Hatta ve hatta ihtimal dahilinde olmaması, bu kadar dikkat etmeme rağmen bunun benim başıma gelmiş olması da cabasıydı.

O gün, o hastane odasında kurduğum tek bir cümle, Ecevit'in tüm hayallerini yıkarken benim ruhumu uçurumdan sarkıtmıştı.

Sonrasındaysa sessizlik...

Ecevit, anlayış gösterdiğini fakat bunun böyle kolay olmadığını, keskin, hatta ondan beklemediğim kadar tehditkar bir dille belirtmişken Levent'i karşısında bulmuş ve beni rahat bırakması gerektiğini söyleyen Levent'e bile tek kelam etmemişti.

Benim kendimi eve kapattığım süre içinde Levent, yüzünde sahici olduğuna inandığı acısıyla taziye kabul ediyordu; ara sıra durum bildiren mesajlarını okuyordum fakat cevap vermiyordum.

Şimdiyse kapı çalıyordu. Yine. Muhtemelen Ecevit, beşinci kez şansını deniyor ve o kapının açılacağını düşünüyordu. Ama açmayacaktım. Sebebini bile anlayamadığım kadar büyük bir ruhani bunalımın eşiğindeysen onun göğüs kafesine yaslanıp beni ikna edişini kabul edemezdim.

Hayatımdaki anne figürü, tüm bencilliğiyle beni ele geçirirken benim öğretilerimin bu olduğunu ve iyi bir anne olamayacağımı biliyordum. Belki de bunu bilmek içimi bu kadar sızlattığı için benim canımdan, benim kanımdan, karnımın içinde varlığını sürdürmeye çabalayan bebeği kabul edemiyordum...

Kapı tekrar çaldığında, "Füruz, tamam kapıyı açma ama bir ses ver yalvarırım," diyen Ecevit'in sesini duydum.

Peki bu yaptığım doğru muydu? Kesinlikle değildi...

Güçten çekilen bedenimi koridora taşıyıp sırtımı kapıya yaslayacak şekilde yere çöktüğümde, "Ecevit, git lütfen," dedim.

"Füruzan," dedi boğukça. "Bize bunu yapma..."

Gecenin DördüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin