Bakın ben ne yazdım. Bu hikayeye yaklaşık 2 ay önce başladım bugüne kısmetmiş yayımlamak.
Aleksander Jones'u biraz daha yakından tanımaya hazır mısınız?
keyifli okumalar
Gece kulübü her zamankinden de kalabalıktı. Üst katın camlı bölmesinden çılgınca dans eden kalabalığa bakarken Aleksander Jones'un yüzünde hiçbir ifade barınmıyordu. Renkli yanıp sönen ışıklar gözlerini rahatsız etse de bir süre sonra alışmıştı. Hatta öyle ki bir şahini dahi kıskandıracak netliğe sahip olmuş, tıpkı şahin gibi çoktan gözüne avını kestirmişti.
"Bu gece çok kalabalık." dedi amcası onun dikkatini çekebilmek için. Zira uzun zamandır camın önünde dikilip durması ve dudaklarını mühürlemesi yüreğine endişe tohumları serpmesine neden oldu.
Başıyla onayladı. Bulundukları odadaki üç kişiden biriydi Aleksander. Biri amcası Valentine, biri de sağ kolu Paul'du. Çimen yeşili gözleri etrafta gezinirken yine aynı nokta da sabit kaldı. Bir müddet aynı yere bakmaya devam ederken izlediği şey oldukça ilgisini çekmiş gibi görünüyordu. Amcası daha fazla dayanamayıp yanına geldiğinde nereye baktığını bulmaya çalıştı. Ne de olsa onun bu tuhaf tavırları pek hayra alamet değildi. Az sonra çok önemli bir toplantıya katılacaklardı ama yeğeninin bu rahatlığı biraz canını sıkmış gibiydi.
"Daldın yine ne düşünüyorsun?" Yeğeni duymamış gibiydi ama onun yumuşamış yüz hatlarına bakarken gözlerinin ışıldadığını görmek yaşlı adamı şaşırttı. Merakı daha da ağır bastı. Onu uzun zamandır böylesine mutlu ve heyecanlı görmemişti belli ki gördüğü bir şey onda güzel duygular uyandırmıştı.
"Toplantı odasına geçelim mi? Bay Harris gelmek üzeredir." dedi bu defa da. Aleksander amcasına döndüğünde oldukça dalgındı.
"Bir şeye bakmam gerekiyor, siz geçin amca ben hemen geliyorum." Alex hızlı adımlarla odayı terk ederken iki adam birbirlerine şaşkınca bakmaktan kendilerini alamadılar. Bu davranış genç adama oldukça uzaktı, o nedenle garipsemişlerdi. Her zaman sorumluluk sahibi, olgun, çalışkan ve hırslı biri olmuştu Alex. Onun bu huylarını çok iyi biliyorlardı.
"Hemen peşinden git onu takip et." Emri alan Paul hızlı adımlarla patronunun peşinden gitti. Alex'in hiçbir zaman böyle bir davranışına tanık olmadığı için neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kim bilir belki de bir düşmanını görmüştü. Ya da mekanda hoş olmayan bir olaya tanık olmuştu. Genç adamın durduğunu gördüğünde o da hemen yanındaki yerini aldı. Beş yıldır birlikte çalışıyorlardı ve yanından asla ayrılmıyordu. Gölgesi gibiydi adeta. Canı pahasına koruyacağına dair söz vermişti. Güvenini kazanmak elbette kolay olmamış ama sonuç itibariyle bunu başarmıştı.
Paul görüş alanına giren kızlara bakarken kaşları hayretle yukarıya kalktı bu olasılığı hesaba katmadığını düşündü. İki kız müziğin ritmine ayak uydurarak dans ediyor oldukça eğleniyordu. Kumral olanın arkası dönüktü. İlk dikkat çeken özelliği saçlarıydı salık bıraktığı uzun saçları omuzlarından aşağıya bukle bukle dökülüyordu. Giydiği askılı mavi elbisenin içinde oldukça şık ve dikkat çekiciydi. Paul onu birine benzetir gibi oldu ama o an için pek çıkaramadı.
Aleks ise hala aynı tepkisizlikle bakmaya devam etti. Paul patronundaki garipliği fark edince bütün bedeni anında alarma geçti.
Kız olanlardan habersiz ellerini yukarıya kaldırmış kalçalarını sallarken bir yandan da yavaş yavaş onlara doğru döndü genç adam nefes almayı unutmuşçasına şok olmuş bir ifadeyle olduğu yere çakılıp kaldı. İnanamıyordu bu iki sene önce patronunun kaybettiği nişanlısı Diana'ya ikizi kadar benziyordu. Genç adam işte şimdi patronunun ne hissettiğini gayet iyi anlıyordu çünkü o da en az patronu kadar şaşırmıştı. Alex'in kıza doğru adım attığını gördüğü an omuzundan tutup onu durdurdu. Belli ki Paul ile aynı düşüncede değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Novela JuvenilÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.