Keyifli okumalar...
"Özrün hissettiklerimi telafi edemez." Kahretsin bunun için artık çok geçti çünkü Arthur sinirli bir şekilde masadan kalktı ve kucağındaki peçeteyi masanın üzerine fırlattı. Peçetenin bardağın üzerine süzülüşünü korkuyla ve çaresizce izlemekten başka bir şey yapamadım.
"Anneni ziyarete her gidişinde böyle olacaksa o halde korkarım ki onu görmeni engellemek zorunda kalacağım."
Bu söylediği vücudumda ki kan akışını durdururken nefes alamadığımı hissettim. Böylesi bir ihtimal bile kanımı dondurmaya yetmişti, gerçek olmasını kaldıramayacağımı biliyordum. Ben annemsiz yaşayamazdım ve bu hayata katlanış sebebimdi o. Her şeye rağmen yine de sakin görünmeye çabaladım çünkü üzülüp ağlamam onu daha da sinirlendirmekten başka bir işe yaramayacaktı. Bunu daha önce deneyimlemiştim.
"Lütfen Arthur sana söz veriyorum bu bir daha asla olmayacak."
Sesim kontrollü çıksa da ona yalvarmıştım ve onun bir şey söylemek yerine bunu duymazdan gelerek sert adımlarla mutfaktan çıktığına şahit oldum. Onun gidişiyle kısa bir süre ne yapacağımı bilemeden öylece oturup düşünmeye başladım. Kocamı kızdırdığım ve üzdüğüm için suçlayıp durdum kendimi. O iyi bir adamdı ve daha iyi hizmeti hak ediyordu. Keşke üzüntümü belli etmeseydim ona karşı. Ayrıca annemi göremezsem bu benim için çok büyük bir yıkım olurdu. Kendimi toparladıktan sonra cesaretimi toplayıp ayağa kalktım ve onun peşinden gittim. Terastaydı ve telefonda konuşuyordu. Sırtı bana dönük olduğu için beni fark etmedi. Bende onun konuşmasını bölmek istemediğim için sesimi çıkarmadım ve öylece bekledim.
Beni fark edinceye kadar kapıda dikildim, kızgınlığını tekrar alevlendirmek istemiyordum. Nihayet konuşması bittiğinde beni fark etmiş olacak ki başını çevirip baktı. Yüz hatları yumuşamış gibiydi ama yine de bedeninden yayılan gerginliği hissedebiliyordum. Gözleri gözlerimdeyken;
"Buraya gel." diyerek elini uzattı. Benimle hep böyle emir kipiyle konuştuğu için yadırgamıyordum, artık alışmıştım bu duruma! Anında hareketlendim ve yanına giderek elini tuttum. Onun konuşmasına fırsat vermeden atıldım hızlıca.
"Seni kızdırdığım için üzgünüm canım. Çok özür dilerim. Söz veriyorum bu olay bir daha asla tekrarlanmayacak." Onu bir şekilde ikna etmeliydim. Ellerimi göğsüne yerleştirdim ve nazikçe okşamaya başladım işe yarar ümidiyle, başka yapabileceğim bir şey yoktu. İpleri başkasının elinde olan bir kuklaydım ben.
"Dilersen odamıza giderek kendimi sana affettirebilirim." Bu onun zayıf noktasıydı, her ne kadar ben bundan nefret etsem de umuyordum ki işe yarasın.
"Nasıl affettirmeyi düşünüyorsun." Sesi hala soğuktu.
"Senin hoşlandığın şeyleri yaparak..." Tanrım bana vurmasını istemiyordum.
"Belki de yeni şeyler denemenin vakti gelmiştir ne dersin?" Hüzünlü gözlerimle ona baktım ve başımı aşağı yukarı sallayarak direktiflerini bekledim. Ne isterse yapmaya razıydım yeter ki beni annemi görmekten alıkoymasın.
"Nasıl istersen."
Eğildi ve dudağımdan öptü, her zamanki gibi sadece sert ve aceleciydi. Oysa ben öpüşmekten hoşlanıyordum. Benim için duygusal bir bağlantıydı bu. Arthur sevgi gösterilerinde bulunmaz sadece seks yapacağımız zaman farklı bir mizaca bürünürdü. Pek konuşkan bir adam da değildi. Kalın ve sert bir sesi vardı. Gerçi görüntüsü de sert sayılırdı. Uzun boylu ve kalıplı bir yapıya sahipti. Küçük yeşil gözleri ve kalın olmayan açık renk kaşları çoğu zaman çatık oluyordu. Açık kumral saçları ise her zaman kısaydı. Oysa ben öpüşürken elimi daldırıp onlarla oynamak ve çekiştirmek istiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Fiksi RemajaÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.