Selam canokurlar....
Ve her gün yeni bölüm.... Çok çalışıyorum çokkk :)))) seviliyorsunuz
Keyifli Okumalar....
Annemin evine kadar yürüdüm. Ne kadar sürdüğü hakkında hiçbir fikrim yok. Oldukça yorulmuştum ama iyi tarafını düşünecek olursak yürümek beni inanılmaz rahatlatmıştı. Temiz hava yüzüme çarparken hiç olmadığım kadar özgür hissediyordum kendimi. Eve vardığımda zile basmakta tereddüt etsem de başka çarem yoktu çünkü anahtarım çantamda kalmıştı. Agata teyze kapıyı açtığında, beni görmesiyle dehşete düşerek konuşması bir oldu.
"Aman Tanrım sana ne oldu kızım?" Tuttuğum gözyaşlarımı sonunda özgür bıraktım ve hıçkırarak onun boynuna doladım kollarımı. Karşılığında eliyle sırtımı sıvazladı.
"Tamam canım geçti artık. Hadi içeriye girelim." Eve girdiğimizde salonda oturduk. Ben sakinleşinceye kadar Agata teyze onun göğsünde ağlamama izin verdi.
"Sormaya korkuyorum kızım ama sana bunu Arthur yaptı değil mi?" Onu başımla onayladım.
"Tanrı'nın cezası." Eli şefkatle gezindi yüzümde ve saçlarımda. Bana bakarken gözbebekleri titreşiyordu.
"Sana nasıl kıyabildi." Kevın da aynısını söylemişti. Onu hatırlayınca üzüntüm daha da arttı. Nihayet ağlamam şiddetini azalttığında konuşmaya güç bulabildim.
"Ona ayrılmak istediğimi söyledim Agata teyze ve bunun karşılığında o da bambaşka bir adama dönüştü."
"Peki sonra?"
"Büyük bir mucize oldu ve sonun da ayrılmayı kabul etti. Tıpkı onun evine gittiğim ilk günkü gibi beni beş parasız bir şekilde sokağa attı."
Ve ona olan biten her şeyi anlattım. Bitirdiğimde üzerimden büyük bir yük kalktığı için oldukça rahatlamış hissediyordum. Ben ağlamayı kesmiştim ama bu defa karşımdaki yufka yürekli kadın gözyaşı döküyordu.
"Üzülme kızım. Sen en doğru olanı yapmışsın. Tanrı iyilerin mutlaka yardımcısıdır. Bundan böyle her şeyi geride bırakıp, olması gerektiği gibi hayatına devam etmelisin. Asla geriye bakıp pişmanlık duymak yok. Pişmanlıklar tıpkı bir süngerin suyu emdiği gibi insanın hayat enerjisini emip yok ediyor. O nedenle her zaman önüne bakmalı ve güzel düşünmelisin." Kısa bir an düşündü bir şeyleri ölçüp tarttı.
"Az sonra Betty'i arar onunla konuşurum, yarın ilk işimiz bu yerden ayrılmak olur." Betty onun üç kızından en küçük ve bekar olanıydı. Benden sadece dört yaş büyüktü ve tek başına yaşıyordu. Onunla pekiyi anlaştığımızı söyleyemem çünkü her zaman bana mesafeli davranmış ve bu nedenle aramıza aşılmaz duvarlar örmüştü. Farklı bir kişiliği vardı Betty'nin, farklı bir tarzı.
"Betty'nin iyi bir fikir olduğundan emin değilim Agata teyzeciğim." diyerek fikrimi söyledim. Zaten onun da kabul edeceğini düşünmüyordum beni sevmediğini biliyordum çünkü. Sevmediği birine neden yardım edecekti ki?
"Onun eline biraz para verirsem ve kira konusunda yardımcı olacağımı söylersem bana hayır demeyecektir." Ayağa kalktım ve gergince birkaç adım atıp yürüdüm.
"İyi ama Agata teyze ne yazık ki benim tek bir kuruşum bile yok." dedim ümitsiz bir çırpınışla. Ayağa kalkıp yanıma gelerek minik elleriyle sağ elimi tuttu ve avucunun içine alarak o kendine has şefkatli sesiyle karşılık verdi.
"Unuttun mu Arthur tarafından iki yıldır düzenli bir şekilde hesabıma yatan bir maaşım var. Bunun tek bir kuruşunu bile ihtiyacım olmadığı için kullanmadım bu nedenle de param hesapta oldukça birikti." Anında itiraz ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Teen FictionÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.