GÜNÜMÜZ
Odayı dolduran gün ışığından rahatsız olmuştum. Örtüyü başımın tepesine çekip tekrar uyumamak için kendimle mücadeleye girmiştim ki pes edip gözlerimi açmadan üzerimdeki beyaz örtünün altında gerindim ve hemen sonrasında keskin bir acı hissettim. Bu hareket sağ omzumdaki çürüğün unuttuğum varlığını hatırlatmıştı bana. Can acısıyla ağzımdan acı bir inilti dökülünce başımı çevirip Arthur'a baktım. Neyse ki benim aksime derin bir uyku halindeydi. Sessiz olmaya çalışarak ayaklarımı yataktan sarkıtıp birkaç saniye bekledim. O birkaç saniye hayatımın en değerli anıydı. Kendime bugünümün ve bundan sonraki günlerimin çok daha iyi olacağını telkin ediyordum. Buna bir nevi deşarj diyebilirdik.
Yüzüme umut dolu bir gülümseme yerleştirip yataktan kalktım, üzerime sabahlığımı giydim ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Her zaman ki gibi kendimi oldukça bitkin hissediyordum ve aşırı derecede uykum vardı. Kocamın kahvaltı konusundaki hassasiyetini ve sonrasında yaşanacakları daha önce tecrübe etmiş olmasam kendimi yatağa atar ve tüm gün boyunca da çıkmazdım ama onun yerine bu acı gerçekleri bir kenara atıp mutfağa gittim ve çaydanlığa su doldurarak kahvaltı hazırlamaya koyuldum.
Buzdolabını açtığımda bir an için duraksadım. İçi dopdoluydu çeşit çeşit peynir, zeytin, kahvaltılıklar vardı. Oysaki çok değil bundan iki sene öncesine kadar bir kuru ekmeğe bile muhtaç bir halde yaşıyordum. Gözlerim belli bir noktada sabit kalırken aniden çocukluğum gözlerimin önüne serildi.
Nefes alış verişlerim hızlanmış soğuk soğuk terliyordum. Ellerimi tezgaha dayayıp bir kaç saniyeliğine gözlerimi kapattım ve panik atağın geçmesini bekledim. Boğazıma oturan yumruyu görmezden gelip hızlıca bu duygu durumundan kurtulmaya çalıştım. Her zamanki gibi zihnimde bir yerlere gömmekten öteye geçememiştim. Son kez masaya baktım ve eksik bir şey olup olmadığını kontrol ettim. Arthur bu konuda da oldukça hassastı. En küçük bir hatayı ya da yanlışı asla kabul etmiyordu. Daha doğrusu bahane arıyordu beni hırpalamak için.
Her şeyin tam olduğundan emin olunca yatak odasına gidip kocamı uyandırdım. O banyoya girip duşunu aldı ve giyinip mutfağa geldi bende o sırada çayları doldurdum. Yalnız kahvaltı yapmayı sevmiyordu bu nedenle kendimi zorlayarak karşısına geçiyor ve onunla birlikte bir şeyler atıştırıyordum. Oysa erken saatlerde kahvaltı yapmaktan nefret ediyordum. Bu nedenle çoğunlukla oyalanarak yiyormuş gibi yapıyor ve geçiştiriyordum. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da asla tavizi yoktu Arthur'un. Hayatım onu memnun etmek üzerine kuruluydu. Birlikteliğimiz de seçme şansım ya da fikir belirtme hakkım söz konusu bile değildi. Aslında şimdiki yaşantımın da annemin bana sunduğu hayattan pek bir farkı yoktu. Tek fark annem yerine artık beni Arthur yönetiyordu.
"Bugün neler yapacaksın?" Derin düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı ona çevirdim.
"Ekstra yapacağım bir şey yok. Her zamanki gibi koşmayı planlıyorum. Sonra da anneme uğrayacağım." Çayından bir yudum alıp beni süzdü.
"Annenin durumu nasıl?" Bunu sorması beni mutlu etti çünkü beni önemsediğini bilmeye ihtiyacım vardı.
"Bildiğin gibi, hiçbir değişiklik yok."
Başka bir şey sormadı kahvaltısını bitirip masadan kalktı. Onu işe uğurlamamdan hoşlanmadığı için bana her zaman mutfakta hoşça kal diyordu. Arthur çıktıktan sonra mutfağı toparladım ve çıplak ayaklarımla içimi gıdıklayan tüylü halının üzerinden geçerek direkt banyoya yöneldim. Geceliğimi çıkarıp hemen duşun altına girdim, suyu ayarladım ve ılık suyun rahatlatıcı etkisiyle kendime gelmeye çalıştım. Lifin üzerine sıktığım gül kokulu vücut şampuanını vücuduma yayarken ellerim yavaşça tenimde geziniyordu. Vücudumdaki morlukların sayısının azalmasını beklerken gitgide artıyor olduğunu görmek oldukça acı vericiydi. Birkaç damla gözyaşının isyan edercesine coşmasına engel olamamıştım ve onları takip eden diğer yaşların. Neyse ki ılık su onları alıp götürüyordu, ağladıkça rahatladığımı hissediyordum. Arthur bana ağlamayı yasakladığı için bu duyguyu da tıpkı diğerleri gibi içimde bir yerlere gömmüştüm. İnsanın yüzünün gülerken içinin kan ağlamasının ne demek olduğunu çok iyi biliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Подростковая литератураÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.