Bu bölümü sevgili canokurum dezgi1585
İthaf ediyorum. Güzel yorumların için teşekkür ediyorum ❤️Uzun bir bölüm yazdım.
Keyifli Okumalar
Odadan çıkıp gidişini ümitsiz ve çaresizce izledim. İçime saplanan acı yüreğimi paramparça etmişti yine. Yatağa kıvrılıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Gözyaşlarımla dolu gözlerimi yumduğumda karşımda onun yakışıklı yüzünü ve gözlerine yansıyan o saf tutku karışımı öfkeyi görebiliyordum. Bütün bu olanların anlamı ne olabilirdi. Ona hem çok yakındım hem de kilometrelerce uzak. Beni hem istiyordu, hem de ölesiye nefret ediyordu. Oysa ben geri dönüşü mümkün olmayan bir şekilde bağlanmıştım ona. Aldığım nefes bile ondan ibaretti.
*
Çiftlik maceramızın hüzünle sonlandığı Pazar gününde yorucu geçen uçak yolculuğundan sonra nihayet evime ulaşmıştım. Ruhen çökmüş hissediyordum. Neyse ki annemi görmek bana terapi gibi geldi, Kevın'ın onu başka bir doktora götürmem önerisini hatırlayınca bunu en kısa zamanda uygulamaya geçmek için aklımın bir köşesine not ettim. Annemle ilgilendikten sonra, yaşadığım duygu karmaşasıyla kendimi yatağıma attım. Zaten saat bir hayli geç olmuştu, her zaman ki gibi unutmak için uyumak en mantıklı seçenekti.
Sabah her zaman ki gibi masamda yerimi almış Abigail'in bitip tükenmeyen sorularını yanıtlıyordum. Kevın ile yaşadığımız o sıcak saatleri es geçip kalan her şeyi olduğu gibi anlattım. Sanki harika bir film izliyormuş ya da keyifli bir kitap okuyormuş gibi soluksuz dinliyordu beni.
"Roberto'yu birkaç defa görmüştüm gerçekten yakışıklı bir adam. Onunla bir ilişkiye başlamayı düşünüyor musun?"
"Evet haklısın yakışıklı ve çok da eğlenceli biri ama onunla iyi bir ikili olacağımızı sanmıyorum. Karakterlerimiz birbirinden çok farklı. Birbirimize ayak uydurmamız neredeyse imkansız." Kevın ile yakaladığımız uyumu kimseyle yakalayabileceğimi sanmıyordum. Bana düşünceli bir şekilde baktı.
"Umarım aşk hayatın en kısa zamanda yoluna girer tatlım. Mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyorsun." Uzanıp elini tuttum.
"Teşekkür ederim. Sen çok iyi bir dostsun Abi." Kevın'ın odasının kapısı açıldı ve kardeşiyle birlikte dışarıya çıktı. Tıpkı sabah onu gördüğümde ki gibi çok fazla durgundu ve bu hali içime oturdu. Ayaküstü bir şeyler konuştular sonra Kevın telefonunu çıkarıp birini aradı. Onlara çok dikkatli baktığımı fark edince bir şeylerle oyalanıyormuş gibi yapmayı akıl ettim ve bu defa göz ucuyla izlemeye başladım.
Cooper odasına giderken Kevın da kendi odasına giriyordu ki Abigail ona seslendi.
"Bir şeye ihtiyacınız var mı Bay Kevın?" Onu duymadı bile ve kapıyı kapatıp gözden kayboldu.
"Oldukça dalgın."
"Uzun yıllardır birlikte çalıştığımız için onu çok iyi tanıyorum. Anladığım kadarıyla canını sıkan bir şeyler var."
"Sanırım işle ilgili." Bana imalı bir bakış atıp omuzlarını yukarıya kaldırdı.
*
Çiftlikten dönüşümüzün üzerinden üç gün geçti. Bu zaman zarfında Kevın benden hiç olmadığı kadar uzak durdu. Eskisi gibi laf sokmuyor, hatta görmezden gelerek hiç yokmuşum gibi davranıyordu. Bir şeylerin değiştiğini hissediyordum ama benden böylesine uzak durmasına bir anlam veremiyordum.
O gün işten dönüşümün ardından iki saat geçmişti ki telefonum çaldı.
"Selam bu akşam için bir planın var mı?" Arayan Ayda idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Novela JuvenilÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.