Selam çekilişe 2 bölüm kala...
Yapmanız gereken profilimi takip etmek, yıldıza basmak ve yorum yapmak o kadarcık ;))
Şu ana kadar yazdığım en uzun bölüm oldu.
Keyifli okumalar
"Demek seni etkiledim?"
Ukala ve son derece seksi bir şekilde söylemişti. Hem de hiçbir kadının karşı koyamayacağı cinsten... Lanet olsun yanaklarım fena halde kızardı. Elimi omzundan çekip saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve ondan uzaklaşmak istedim. Fakat belimi bir mengene gibi sıkarak buna izin vermedi. Bulunduğumuz pozisyon hiç iyi değildi aslında. Göğüslerim onun kaslı göğsüne yapışmış yüzlerimiz birbirine çok yaklaşmıştı. Ben hızla nefes alıp verirken yüzündeki ifade sertleşti. Bütün vücudumu yakıp yıkan asi duyguları zorlukla kontrol ediyordum. Ondan yükselen ateşte kendimden geçmek istiyordum böylelikle dudaklarım bir öpücük beklentisiyle aralandı.
Kalça kıvrımlarımı okşadığında belimden aşağıya bir haz dalgası yayıldı. Gözleri dudaklarımı talan ederken onu uygulamaya geçirmeyen şeyi deli gibi bilmek istiyordum. Ne için bekliyor bu adam? Beni hoşnutsuz bir yüzle bıraktığında ayakta durmak benim için oldukça güçtü.
"Özür dilerim." dediğinde yaşadığım hayal kırıklığını yüzümden okumaması için;
"Bir şeyler içeceğim." diyerek topuğumun üzerinde döndüm.
Kevın'ın arkamdan sertçe iç çektiğini duyunca küçük bir tatmin yaşamıştım. O an anladım ki evet beni istiyordu, hem de çok fena istiyordu ama kendini frenliyordu. Onu böylesine geri çeken şeyi merak ediyordum. Düşüncelerimden sıyrıldığımda etrafa bakındım Kevin ortalarda görünmüyordu. Bardağımı elime alıp açık olan teras kapısından dışarı çıktım. Gökyüzü açıktı ve yıldızlar net bir şekilde görünürken ay ışıl ışıl parlıyordu. Çocukken gökyüzünü ne kadar çok izlediğimi hatırlattı bana bu manzara. Hatta yıldızlarla konuşur onlarla birlikte hayal kurardım. Kapıda dikilen Kerem'i fark ettiğimde ona kocaman gülümsedim.
"Neden gelmiyorsun?"
"O kadar mutlu görünüyordun ki, rahatsız etmek istemedim."
Birkaç adımda yanıma gelip gözlerimin derinlerine indi. Sanki içimi görüyordu. Sanki başkalarının göremediğini görüyordu. Belki de maskenin ardına saklanmış gerçek beni görüyordu.
"Güldüğün zamanlar o kadar az ki Juli. Gerçek anlamda içten bir şekilde gülümsemenden bahsediyorum. Genelde hep üzgün bir ruh hali içindesin. Keşke daha sık gülebilsen." Ona bakmayı bırakıp tekrar yıldızlara döndüm. Konuyu değiştirmek en iyisiydi. Ortamı romantikleştirmenin bir anlamı yoktu.
"Baksana ne kadar güzeller."
"Eşsiz bir güzellik." dedi bakışlarını üzerimden ayırmadan konuşmuştu. Ona utangaç bir ifadeyle baktım. Beni mutlu ediyordu. Gerçek anlamda beni mutlu ediyordu. Öylece durup sadece bakıştık. Kendini ilk toparlayan Kevın oldu. Elinde tuttuğu battaniyeyi yere sererken fark ettim. Elimden tutarak oturmamı sağladı. Bana karşı her zaman nazik davranıyordu. Tam bir centilmendi.
"Şimdi yıldızları daha rahat izleyebilirsin."
Sırt üstü uzanarak ellerini ensesinde birleştirdi. Tek kelime etmeden onun yanına uzandım. Kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu ve güvende hissediyordum. Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum ama önemli olan bunu başarabilmesiydi. Ona minnettardım. Bu düşünceyle başımı kaldırıp ona baktım. Düşünceli ve kederli görünüyordu.
"Teşekkür ederim."
"Buna hiç gerek yok."
"Hayır var." diyerek itiraz ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Novela JuvenilÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.