"Sen Julietta sen benim sevdiğim kadın Linda'nın kızısın. Yani ben senin öz babanım." Aleksandar ile gözgöze geldiğimizde o da benim kadar şok olmuş görünüyordu. Gözlerinde sıralanan soru işaretlerini fark etmemek imkansızdı. Ondan önce ben konuştum.
"Bu nasıl mümkün olabilir? Bence yanılıyorsunuz, siz beni biriyle karıştırdınız. Evet öyle olmalı bunun başka bir açıklaması olamaz." Beynime bir ok saplanmış gibiydi içten içe bir sarsıntı hissettim.
"Hayır kızım bu öyle ulu orta atılmış bir varsayım asla değil. Günlerdir araştırma yapıyoruz. Her şey en ince ayrıntısına kadar titizlikle incelendi." Zihnimde büyük bir çığlık kopunca hızla ayağa kalktığımda Aleksander da benimle birlikte doğruldu.
"Sakin ol Julietta neler olduğunu anlamaya çalışalım." Diyerek koluma dokundu. Bakışlarım yeşil gözlerini bulduğunda zihnim bir an durulur gibi oldu. Eğer duyduklarım doğruysa bu adam benim kuzenim oluyordu. O sırada babam olduğunu söyleyen adamda ayağa kalktı, bana bakan gözleri şefkat yüklüydü oysa ben ağlamak istiyordum.
"Linda'yı görmek istiyorum. Hasta olduğunu öğrendim durumu nasıl?" Aleksander araya girdi.
"Amca şu an bunun sırası değil. Görmüyor musun Julietta iyi görünmüyor." Bay Valentine titizlikle beni incelemeye başlayınca gerildiğimi hissettim.
"Kızım bir şeye ihtiyacın var mı? Doktor çağırmamı ister misin?"Yanıma gelip omzumdan tutmaya çalışınca ondan bir miktar uzaklaşıp Aleksander'a doğru adım attım. Genç adam beni kollarının arasına aldığında itiraz etmeden ona sığındım.
"Tamam sakin ol güzelim hiçbir sorun yok. Seni buradan götürmemi ister misin?" Zihnim çığlık çığlığa haykırırken gözyaşlarımın beni dürttüğünü hissettim.
"Evet gitmek istiyorum. Lütfen..." Yaşlı adam endişeyle atıldı.
"Konuşulacak çok şey var kızım, biraz daha kalamaz mısın?" Haklıydı konuşulacak çok şey vardı. Sorulmayı bekleyen soruların ve verilmesi gereken bir hesabın olduğu gibi ama bunun zamanı şimdi değildi. Konuşacak güç bulamayınca başımı iki yana sallamak zorunda kaldım. Neyse ki Aleksander iyi olmadığımı anlamıştı.
"Ben onunla konuşurum amca sen merak etme. Ona zaman tanımalısın. Tabi kendine de..." Araya girdiği için minnettardım. Beni belimden tutup yönlendirdiğinde ceketine sıkıca tutundum çünkü bayılacakmış gibi hissediyordum.
"İyi misin, yürüyebilecek misin?" Konuşmak yerine başımı aşağı yukarı salladım.
"Açıkçası bunu bende beklemiyordum. Benim içinde büyük bir sürpriz oldu."
Hiçbir şey söylemedim. Biliyordum ki beni sakinleştirmeye ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Evden çıktığımızda verandada durup gözgöze gelmemizi sağladı.
"Sana bir şey söylemek istiyorum Julietta. Amcam öyle gelişigüzel konuşacak bir adam değildir. Bu da demek oluyor ki sen onun gerçekten kızısın. Babam öldüğü günden beri amcam benim hep yanımdaydı. Babamın yokluğunu asla hissettirmedi. Onun gibi bir babaya sahip olduğun için çok şanslısın. İnan bana bu dünya da ondan daha iyi bir baba asla bulamazdın."
Bakışlarımı kaçırınca yürümeye devam etti. Arabaya bindiğimizde tek kelime etmemişti. Bunun için minnettardım. Zihnim oldukça bulanıktı ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bay Valentine eğer benim babamsa bunu sadece annem söyleyebilirdi. Şu an için annemi böylesi büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya getirmeye niyetim yoktu.
"Üzülme güzel kız." Başımı kaldırıp ona dolu dolu gözlerle baktım. Gözyaşlarımın beni dürttüğünü hissettim. Artık ağlamanın kıyısındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Julietta
Novela JuvenilÇıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş.