GEÇMİŞTEN BİR ANI

10.8K 224 23
                                    

      31 Aralık 2015

   Arabadan müzik sesi yükselirken, karlar altında kalan peri bacalarına baktı. Gün batarken, yerdeki karlar siyaha bürünüyordu.  Peri bacalarının üzerindeki turuncu ışıklar manzarasını eşsiz şekilde güzelleştiriyordu. Hele de yılın bu son gününde ağaçlara asılmış süsler ışıl ışıl parlıyordu. Önde hoş bir sohbetin içinde olan anne ve babasına dönüp sordu.

"Anne, bana dün anlattığın hikayedeki melek buraya gelmiş midir?" Yüzündeki meraklı ve masum ifade görülmeye değerdi. Annesi gülümseyerek kızına baktı.

"Hayır bebeğim, Eliza cennetin kapısında bekleyen bir melek, buraya gelmemiştir,"

"Benim adımı o yüzden mi Eliza  koydun?"

"Evet, ben bu ismi çok seviyorum,"

"Anne peki ben de öyle olursam, yani ölürsem ve cennetin kapısında bekleyip hiç içeri giremezsem," Eliza masum şekilde sordu. Annesi ve babası bu soruya gülümsemişti. Ama annesi yine de ölüm lafını duyunca kötü hissetti.

"Şşş öyle söyleme, ne demek o? Sadece ismin anlamından bahsediyorum ben, birçok melek var onlar cennetin kapısında beklemekle görevliler,"

"Peki o meleğin orada beklemesi Allah'ın öfkesi ile mi ilgili? Şey, ne demiştin sen? Sanki bir isim söylemiştin."

"Ase-"

Annesi kelimeyi tamamlayamadı. Buz tutmuş karın üzerinde kayan araba aniden karşıdan gelen kamyona çarpmıştı. Kelimesi yarım kaldı, yarım kalan hayatları gibi. Eğer kelimesini tamamlayabilseydi, Eliza ona yaklaşan Allah'ın öfkesini erkenden tanıyabilirdi...

 

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin