BÖLÜM 40

1.1K 54 92
                                    

Herkese kocaman sevgiler...
Sevdiğiniz bir bölüm olması dileğiyle...
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum, sevgiyle kalın
❤️❤️❤️

***

"Muazzam bir ihtimalsin.
Gökyüzüne dokunmak gibi.
Tüm maviliklerin sahibi olmak gibi.
Hani nasıl desem, 'mutlu olmak' gibi.
               
                              Cahit Zarifoğlu

***

**Asef Arjen**

Çok savaş gördüm. Hem kanlı hem aşağılık planlarla örülmüş acımasız savaşlar... Daha yirmi yaşımda kafese atıldığım gün ölümcül savaşım başladı benim. Her savaşımda ruhumun bir parçası öldü ve ben biraz daha cehenneme ait oldum. Bir şeytanın zırhını kuşanırken yapabileceklerimin sınırını çoktan aşıp, şeytanın ta kendisi ben oldum.

Ama bu bir meleğin kanatları ile kuşanana kadardı. Şimdi kollarımda parlayan meleğim bana yeniden yaşamak için bir umut olduğunu bir kez daha gösterdi. Yaşadığı bu büyük acının içinde sadece bana güvenerek bir kez daha onu bulduğum için şükretmemi sağladı. Onu ilk gördüğüm an, ona ilk dokunduğum an hayatımın altının üstüne geleceğini anlamıştım. Ve cennetin bana geleceğinin...

Kollarımda ağlayan kadınım biraz sakinleşince geri çekilip gözlerime baktı. Çaresiz bakışlarındaki o yardım çağrısı dünyayı yakmam için yeterli bir sebepti.

"Sana ihanet etmemi istedi ama ben sadece sana gelmeyi biliyorum, ihanet etmeyi değil..."

"Korkma, ben yanındayken hiçbir şeyden korkma ve senin en iyi bildiğin şey benim senden beklediğim tek şey... Sen hep bana gelirsin, olur da gelmezsen merak etme ben zaten sana gelmiş olurum... " Mis kokulu saçlarını öpüp elini tuttum. Odaya girdiğimizde gördüğü kişilerle şaşıran yüzünü saklamamıştı. Deniz, Cihan ve Özgür başları ile selam verip bir şey söylemediler. Eliza'nın ne kadar hassas olduğunun farkındaydı hepsi.

"İşiniz mi vardı?" Kısık sesiyle dudaklarını büzerek sorduğu soru ile gülümsedim.

"Tek işim sensin." Koltuğa otururken onu da yanıma çekip kolumu omzuna sardım. Bedeni hâlâ titriyordu. "Rahatla sevgilim," Başımı eğip kısık sesle sadece onun duyabileceği şekilde fısıldadım. "Şu an masaj yapacağım uygun bir ortam yok."

Dolu gözleri ile gülümserken dudaklarından tek bir kelime döküldü. "Babam..."

"Endişe etme, hiçbir şey olmayacak."

"Ama o dedi ki, gitmezsem babamı ifşa edermiş. Babam yapmamıştır değil mi Asef? Biliyor musun? Bak burada neler yazıyor? Yalan değil mi?" Elindeki dosyayı titreyerek bana uzattı. Çırpınan halleri, etrafımda ne var yoksa yakma ihtiyacı doğuruyordu. Ama kendimi tutup ona daha sıkı sarıldım.

"Hiçbir şey olmayacak, artık kimse bir şey yapamaz." Sorusuna yalan diyemedim çünkü dosyada yazan her şey maalesef gerçekti.

Her şey dün gece başladı. O kaosun içinde, tüm sevdiklerimiz tehdit altındayken soğukkanlılığımı korumak çok zor olmuştu. Özellikle Eliza'nın içinde olduğu arabadaki mayını anlamak benim için en dehşet verici andı. Ama bunu belli etmeden helikopterlerin geleceği anı beklemek zorundaydım. Yoksa hepsi zarar görecekti. O anın şokunu yaşarken Eliza'nın nefes sesini dahi duymamak dikkatimi çekmemişti. Ama Özgür'ün kurduğu sistem basit değildi. Tüm ana merkez oydu, biz duymasak da sistemin saldırıya uğraması onu aşamazdı. Biz Özgür'ün sesini duymadığımızda bağlantı koptu zannetsek de o saldırı yapan ağı dinliyordu. Evet, götünü kurtarmaya çalışırken aynı zamanda Eliza'ya yapılan tüm tehdidi duyup sisteme kayıt etmişti. Bunu bana söylemek için geceyi beklemişti, bu yüzden Eliza'yı yalnız bırakıp yanından ayrılmıştım.

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin