BÖLÜM 45

653 40 49
                                        

Kocaman sevgiler, oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
***


"Beni yokluğunla savaştırma, kaybederim..."

                            Özdemir Asaf

***

Tüm bedeni sızlarken kendini zincire vurulmuş gibi hissediyordu. Zihnini toplamaya çalışırken gerçeklik ile yüzleşmesi çok sürmedi. Ve o anın şokuyla gözünü açtı.

"Siktir!"

Gerçekten zincire vurulmuştu. Cihan ayaklarından itibaren göğsüne sarılan, ayaklarını ve kollarını hareketsiz bırakan zincirlere baktı. Üstelik kalındı. Ayağa kalkmak istedi ama zincir alt tarafa sabitlenmişti.

"Sikeyim! Bu ne amına koyayım!"

Kuruyan boğazı yutkunurken acıyordu. Neden bu haldeydi? Ne olmuştu. Hatırlamaya çalıştı, aklına gelen şeylerle aniden hareketleri dondu. Gerçek değildi. Geberip gitmişse mümkündü, rüyalarına giren kadına kavuşmuştu. Yok hayatttaysa sikerdi böyle işi...

"Cihan..."

Kulağına dolan sesle yumdu gözlerini. Ölüydü, cehennemde zebaniler ona Çiçek'in sesiyle işkence etmeye hazırlanıyordu. Başka türlüsü mümkün değildi. Ama burnuna dolan bu tarçın ve kiraz çiçeğinin kokusu neyin nesiydi? Dayanamayıp yavaşça araladı gözlerini. Kehribar gözler ve karamel saçlar hemen dibindeydi. Alt dudağını gergin şekilde ısıran kadın kanlı canlı ona bakıyordu.

Hayalet de olabilirdi. Birisi ona ilaç vermiş ve halüsinasyon görmesine neden oluyor olabilirdi. Ama kalbi de böyle atmamalıydı?

Öfkelendi kalbine... Gözleri titredi... Tüm bedeni alev almaya başladı.

"Sikeyim!" Dudaklarından dökülen kelimelere şaşkın şekilde bakarak karşılık verdi Lavinya. Ama esas şaşıran Cihan oldu çünkü duyduğu sözlerle sevdiği kadının gerçek olduğunu gayet net anlamıştı.

"İlki kadar acıtacak mı? Hemen mi yapmak istiyorsun?"

Lavinya kirpiklerini hızlı şekilde kırparken yanakları kızarmaya başladı. Normal insanlara bir doz verilen ilacı, Cihan'a beş doz vermişti. Bir gün boyunca kendine gelmeyen adamın uyanmasını korkuyla beklerken bir yandan da heyecan doluydu. Yıllar sonra yanındaydı, içinde tarifi olmayan bir heyecan vardı. Ne yapacağını şaşırmış haldeydi, yoksa az önce sorduğu saçma soruyu sormazdı.

"Çiçek." Cihan karşısında duran kadının gerçek olduğuna emindi artık. Bu kızaran yanaklar ne hayal ne de cehennem olabilirdi. "Hayattasın, gerçekten sensin. Ölmemişsin..."

"Benim, hayattayım." Ürkek bakışlarla bakıyordu Lavinya. Her zaman kuşandığı cesareti şu an kuşanmakta zorluk yaşıyordu.

"Hayatın gibi ölümün de sahteydi." Cihan kendine gelip öfkesini kuşanmak için çok beklemedi. Kızgınlığı, kırgınlığını hatırlattı kendine. İhanet eden bir kadını sevmişti, ölerek ödemeliydi bedelini. Ama şimdi karşısındaydı, yaptığı şeyler yetmezmiş gibi dalga geçer gibi ona bakıyordu. Onun gibi bir adam için bile fazlaydı. "Madem yaptın böyle bir kötülük, kalsaydın olduğun cehennemde! Ne bok yiyorsun şimdi?"

"Önce sakin ol." Lavinya ellerini kaldırıp Cihan'ın hemen önündeki sandalyeye oturdu. Daha fazla heyecana dayanamayacaktı.

"Sakin mi olayım? Sence zincirle bağlıyken nasıl sakin olabilirim?" Cihan bedenini işaret edip başını öne doğru eğdi. "Nasıl becerdin sen bunu ayrıca?"

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin