BÖLÜM 11

3.3K 189 116
                                    

''Sığınak çukurlarında melek bulunmaz."

Charles Bukowski

****

"Bir daha bana böyle bakmayacaksın!"

Herkes buz tutmuş ikisine bakıyordu. Asef'in yüksek sesle bağırıp öfkeli attığı bakışlar herkesin yüreğini hoplatırken, sadece birisi korkusuz bakıyordu.

"Yaa!" Eliza öyle bağırdı ki mutfaktaki çalışanlar yerinden zıplamıştı. Hatta Asef bile gözlerini kısıp şaşkın şekilde baktı. "Ne biçim insansın sen?"

O sırada Deniz eli ağzında kapıda gülerek şok içinde bakıyordu.

"Nimet o nimet! Hiç mi insanlık öğrenmedin sen? Onu bulamayan insanlar var, aç insanlar aç!"

Eliza bir adım atıp Asef'e daha da yaklaştı, adam bir adım geri gitmişti. Yüzü hala şaşkındı. Deniz kahkaha atarken karnını tutuyordu.

"Tabi senin gibi bir eli yağda diğer eli balda birisi nereden bilsin? Zengin züppesi! Pis Zengin... Çöpe attığın o yemeğe muhtaç kal inşallah!" Eliza arkasını dönüp hışımla çıktı mutfaktan. "Çekil sen de be!" Deniz'e çarpıp geçmişti.

"Ben ne yaptım ya? Her şeyi bu puşt yapıyor." dedi Deniz gülerek. Onun söylediği şeyle çalışanlar kıkırdamıştı. Asef öfkeyle dönüp bakınca hepsi aniden sustu.

"Bekle sen," Asef sinirle mutfaktan çıkarken Deniz kolunu tuttu.

"Hop! Nereye?"

"Onun o bağıran ağzını..." Asef derin bir nefes alıp gözünü sıkıp açtı.

"Hayvan, kadın var karşında. İnsan ol!"

"Ne kadını ya! Cadı var cadı. Ayrıca hepiniz ne meraklısınız bana insanlık öğretmeye. Bırak!" dedi kolunu kurtarırken Asef. Merdivene yönelmişti.

"Hep öğretmen olmak istemiştim ama daha havalı ve kadınlar bayılıyor diye cerrah oldum," Deniz kendi kendine konuşurken genç bir çalışan gülerek bakıyordu ona. Deniz kadına göz kırpıp Asef'in ardından koştu. "Asef'im bekle!"

Asef merdivenleri ikişer ikişer çıkıp Alya'nın açık kapısından daldı. Tam önünde duran Eliza'ya çarpmıştı.

"Oha!" diye kısık sesle karşılık verdi Eliza. "Böbreğimi deldin."

"Sen bana bağırıp gidemezsin." Asef kardeşinin odasında olduğu bilinciyle sakin ama tehdit dolu bir sesle konuştu. Şu an ikisi de Alya'yı unutmuş öfkeyle birbirine bakıyordu. Hatta kulaklarına gelen şarkı söyleme sesini bile umursamıyorlardı.

"Sen de benim emek verip yaptığım yemeği çöpe atamazsın! Ben böyle bir şeyi asla kabul etmem." Eliza da sakin ama gizleyemediği sinirle karşılık verdi.

"O yemeği Alya'ya verecektin!" dedi Asef.

"Çöpe atmak zorunda mıydın?" dedi Eliza.

"Dediğim şeylerin tersini yapmak zorunda mıydın?"

"Sürekli emir verip durmak zorunda mısın?"

"Sürekli bana karşı gelip duracak mısın küçük kızım?" dedi Asef kıza yaklaşarak. Eliza yutkunup susmuştu.

"Ohaaa!" Deniz ikisinin ortasından geçip odaya daldı. O sırada Asef ve Eliza da kendine gelip Deniz'in baktığı yere dönmüşlerdi.

Asef şokla derin bir nefes aldı. Elleri titremişti. Yıllardır bu görüntüyü bekliyordu. Alya minik bir kuş gibi ses çıkararak gülüyordu. O kadar güzel görünüyordu ki...

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin