BÖLÜM 8

4.1K 225 162
                                    

Herkese kucak dolusu sevgiler, bu zor günlerde yazmak biraz da olsa bana iyi geldi. Kafamı biraz dağıtıp normal devam etmek için yazmak büyük nimetmiş... Gerçekleri kaldıramadığımızda hayallere sığınmak aslında iyiymiş...

İyi okumalar...

*******

"Sevilmek uğruna sevmek insansaldır, sevmek uğruna sevmek melekseldir..."

Alphonse de Lamartine

***

"Uzun zamandır seni burada hayal ediyorum..."

"Ben seni hiç kendimle hayal etmiyorum ama. Tamam belki arada ediyorum..." Deniz, donmuş şekilde bakan Eliza'nın önüne gelip Asef'e baktı.

Eliza önündeki manzarayı anlamlandırmaya çalışırken yerinde mıhlanmış şekilde bakıyordu.

"Nasıl kulakların var senin? Köpek gibisin her şeyi de duy." Asef sinirle karşılık verince Deniz kenara çekilip Eliza'nın önünü boşalttı.

"Sana hassas benim kulaklarım kuzum."diyip gülmüştü Deniz.

Eliza ise ikisinin konuşmasını dinlemiyordu sadece önündeki kişiye bakıyordu. Tekerlekli sandalyede oturan sarı saçlı, mavi gözleri olan zayıf bir kıza bakıyordu dikkatle. En fazla on yedi yaşında gösteriyordu ama beyaz ve solgun teni daha da küçük olduğunu hissettiriyordu. Kız da durgun şekilde gözlerini Eliza'ya dikip öylece bakıyordu. Yüzünde hiçbir mimik oynamıyordu, sadece üzgün gözlerle bakıyordu.

"Benim güzel Alya'm," Asef Eliza'nın arkasından çıkıp kızın yanına doğru gitti. Hemen önünde diz çöküp iki elini de tekerlekli sandalyenin kenarına koymuştu, kıza dokunmamaya çalışıyordu. "Abin seni çok özledi." dedi.

Eliza şimdiye kadar sadece karanlık ve korkutucu yönünü gördüğü bu adamın, bu şekilde genç bir kız çocuğunun önünde diz çöküp masum bir şekilde bakmasını garipsemişti. Aynı zamanda adamın gözlerinde saklayamadığı bir acı vardı. Alya yüzünü abisine çevirip baktı ama yine herhangi bir tepki vermemişti. Sadece yavaşça elini kaldırıp işaret parmağını uzattı abisine. Asef hızla elindeki deri eldiveni çıkarıp işaret parmağını aynı şekilde kaldırdı ve kızın parmağına dokundurdu. Asef'in dudağının kenarı yukarı doğru hafif şekilde kıvrılmıştı ama Alya hiçbir ifade olmadan bakmaya devam ediyordu. Eliza bu sırada eldiveni çıkaran adamın parmaklarındaki garip sembolleri fark etti ama gözlerini çekip etrafına bakınmaya başladı.

Büyük bir odaydı ve pembe tonları hakimdi her yerde. Tüllerle örtülü yatağın önünde pembe puflar diziliydi ve önünde bir masa vardı. Üzerinde birçok boya kalemi ve resim vardı. Odada en dikkat çeken şey ise tüm perdelerin kapalı olmasıydı.

"Ona kendini tanıt," Eliza kısık şekilde arkasında Deniz'in sesini duyunca hafif irkildi. Dönüp baktığı zaman cesaret verici şekilde başını sallamıştı Deniz.

Asef ile ilgili düşündüğü şeyin yanlış olduğunu o an anladı. Başka bir niyeti vardı. Aklına gelen şeyle yakından uzağa ilgisi yok gibiydi ama yine de davranışı Eliza için hala korkutucuydu.

"Merhaba," dedi Eliza ama sesi kısık çıkmıştı. Hatta yaşadığı bu kadar şey sonrası sesinin çıkması bile bir mucizeydi. Alya soluk gözlerini çevirip baktı dikkatle. "Ben Eliza," derken birkaç adım atıp yaklaştı. Alya hala ifadesiz bir yüzle bakıyordu ama Eliza'nın iri yeşil gözlerine biraz daha dikkatle bakmıştı.

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin