Herkese kucak dolusu sevgiler... Okuyan, beğenen, yorum yapıp ve oy atan herkese teşekkür ederim... Eliza ailesi gün geçtikçe büyüyor, hepinizi çok seviyorum...
🧚♀️🧚♀️🧚♀️
"Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum.
Söndürmek istedikçe sana yanıyorum.
Yenildim işte!
Yine seni seviyorum...Özdemir Asaf
****
Ne büyük acıları prangalarını eskitmişti onun. Ne dayanılmaz ateşleri bedenine hapsedip cayır cayır yanmıştı. Ne tarifsiz kederleri içinde parçalanmıştı.Ama bu hiçbirine benzemiyordu, hiçbiri onun ruhunu böyle acıtmamıştı. Hani ruh acı çekmezdi? Acıyı beden çekerdi ama ruhu çok acıyordu.
Asef üçüncü sigarasını içerken dakikalardır yürüdüğü gizli karargahta yeniden volta atmaya başladı. Gözü yeniden, Cihan'ın hepsini toplayıp getirdiği resimlere kayınca tekrar küfür etti. Eliza'nın telefonu kapandıktan sonra nasıl gittiğini bilmediği bir şekilde sahil kenarına gitmişti. On üç dakikada...
On üç dakikada, on üç asırlık bir acı çekmişti...
Orada, beni bekliyor... Bir şey olmadı... Kendine sürekli bu cümleleri söyleyip durmuştu ama yalan olduğunu yüreğinde bir yer biliyordu. Nitekim sahil kenarına ulaştığında başı elleri arasında şokla ağlayan Nehir'i gördüğünde yüreğinin doğru söylediğini anlamıştı.
Yüreğinden nefret ediyordu...
Nehir şimdi başka bir odada Tolga ve Deniz ile bekliyordu. Asef ise en iyi adamları ile özel bir oda olan yerde Eliza'nın izini bulmaya çalışıyordu. Güvenlik ekibinin başı Cihan ve teknoloji uzmanı Özgür uydu görüntüleri üzerinden Eliza'nın yerini takip etmek için yirmi dakikadır durmadan çalışıyordu. Asef'in öfkeli hali ise herkesin üzerinde gerginliğe neden olduğu için işler daha da zor ilerliyordu.
Asef dikkatle Eliza'nın çekilmiş resimlerine bakınca altta olan bir resmi eline aldı. Eliza evindeydi ve bornozla odasında ayakta durmuş telefona bakıyordu. Uzaktan çekildiği için çok net değildi ama bu Asef'i çıldırtmaya yetmişti. Eline ilk gelen şeyi alıp pencereye attı. Ve bu bir dizüstü bilgisayardı. Hem bilgisayar hem de cam parçalanıp etrafa dağılmıştı.
"Sikeyim! Eliza şu an ne halde bilmiyorum! Korkuyor mu ?! Sağ mı!? Kimin yanında?!" Asef öfkeli bir aslan gibi bağırırken bu defa sandalyeyi alıp camdan dışarı attı.
Tüm adamları sakin şekilde durup ona bakmaya başlamıştı. Çünkü dakikalardır böyle bir öfke patlamasını hepsi bekliyordu. Cihan ayağa kalkıp adamların önüne geçti. Çünkü Asef'in diğer hedefi adamlarından birisi olacaktı ve kendisine saldırmasını doğru buluyordu. Özgür geniş çerçeveli kemik gözlüğünü düzeltip uzun dağınık saçları ile Eliza'yı aramaya devam ediyordu. Asef'in şimdilik onun bilgisayarına saldırmamasını umut ediyordu.
"Yanımdaydı... Yanımdaydı lan! Bir saat önce benim yanımdaydı! Kollarımda, güvendeydi!"
Asef bağırırken bu defa masaya sertçe vurup çatlaması neden oldu.
Asef'in bakışı Cihan'ın getirdiği adamlara döndü. Cihan bunu anladığı an Asef'e yaklaştı ama yediği sert yumrukla geriye savrulmuştu. "Siz orada ne bok yiyordunuz lan! Benim kadınım kaçırılırken siz ne bok yiyordunuz?!" Asef önce öndeki adamın çenesini kıran bir yumruk attı. Sonra diğer adamın boğazına sarılıp öldürmek üzere sıkmaya başladı. "Nasıl aldı lan o adam Eliza'yı?! Nasıl aldı?!"
![](https://img.wattpad.com/cover/325439252-288-k565850.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİZA
General Fiction"Yemin ederim meleğim... Aldığım her nefeste, özlemin kalbimi yakıyor..." "O cennetin kapısında bekleyen bir melekti ama şeytan kanatlarını yaktı..." ###### BU HİKÂYEDEKİ KİŞİ VE KURUMLAR HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ YA DA KURUMLAR İLE İLGİSİ YOKTUR!