BÖLÜM 39

1K 57 92
                                    

Herkese kocaman sevgiler, karakter anlatımı olan bir bölümle geldim. Diğer bölüm de devam edecek ama bu defa kişimiz farklı olacak. Seveceğiniz bir bölüm olması dileğiyle. Oy ve yorumlarınız ile bana eşlik edin lütfen... Sizleri çok seviyorum...

***

"Bana hissettirdiklerini seviyorum,
Sanki her şey mümkünmüş gibi,
Sanki, yaşamaya değermiş gibi..."

Cahit Zarifoğlu

**Eliza Soykan**

Her yer öyle karanlıktı ki... Zifiri bir kaybolmuşluğun içindeydim... Kalbim nefes almayı bırakmıştı, verdiği kararın altında ezilmiş can çekişiyordu.

Aptal olma Eliza, dedim kendime. Bu kararı kalbin değil o lanet beynin verdi. Yoksa kalbin Asef'e ihanet etmeyi asla kabul etmezdi.

İhanet...

Hayır ona ihanet etmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Sadece öyle çok korktum ki, o an düşünmedim bile... Elim hala soğuk camın üzerinde öylece dururken, aklımda sadece sevdiğim insanların güvende olması vardı. O ses beni öyle çok korkutuyordu ki... Zihnimden günlerce çıkmayan o ses yine beni mahvetmişti.

"Aferin Eliza, bekle..."

Kulağıma dolan ses sonrası arabaya doğru öfkeyle yaklaşan sevdiğim adamı duydum. Ve aniden diğerlerinin telaşlı sesleri de kulağıma doldu. Sadece bana özel olan o sinyal gitmişti, beni bir fırtınanın ortasına bırakıp...

"Eliza!" İçinde olduğum arabanın kapısı açıldı. "Eliza, sevgilim... Nehir, Tolga hızlı şekilde arabadan inip diğer arabaya geçin." Asef, cevap vermemizi beklemeden hareket edip elimi tuttu. Aynı anda saatine bakıp Deniz'e döndü. "Deniz şimdi!"

Biz arabadan inip şaşkın şekilde bakarken Deniz arabaya doğru koştu. "Allah senin belanı versin! En tehlikeli işleri hep bana yaptır zaten! Alfa'yı ben alırım, mayınlara da ben koşarım! Seni Allah'ın cezası! Lanet pislik!"

"Ne oluyor Asef?" Beni diğer araca sürükleyen adama baktım. Gözleri vahşice kısılmış, katliama hazır şekilde bakıyordu.

"Bana tuzak kuranın gelmişini geçmişini sikiyorum!"

Hiçbirimiz ona cevap veremeden Cihan'ın açtığı kapıdan girdik. Şaşkın şekilde bakıp ne diyeceğimizi düşünürken gökte duyulan seslerle donup kaldık. Birkaç helikopter aniden ateşe başlamış, çevremizdeki çemberi parçalamaya başlamıştı. Ama en fenası bu değildi, Deniz altı bomba dolu olan aracı hızla mayınlı yola sürüyordu.

"Asef!" diyebildim sadece, büyük bir şoktaydım.

"Endişelenme bebeğim, kulaklarını kapat ve bana beş dakika ver." Kısa bir süre dudaklarımı öpüp geri çekildi. Bedenimin her uzvu büyük bir şok içindeyken hiçbir tepkide bulunamıyordum. Aklım, bedenim her zerrem donmuş tepki veremiyor gibiydi.

"Deniz neden mayınlara doğru sürüyor arabayı?!" Nehir şokla bağırınca hepimiz hızla giden araca baktık. Şu an resmen aklımızı kaybetmiş gibiydik. Deniz arabayı aniden öyle bir hızlandırdı ki korku dolu nidalar dudaklarımızdan firâr ermişti.

Sadece saliseler içinde... Saliseler içinde oldu ne olduysa... Deniz arabadan öyle hızlı atladı ki bu gerçek miydi emin olamadım. Mayınlı yola giren siyah araç havaya uçarken içinde olduğumuz araba sallanmıştı ve korkuyla yeniden çığlık atmıştık. Nehir ve ben hayatımızın en korkunç gecesi içindeydik. Ya da en korkunç bu gece miydi ben henüz bilmiyordum...

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin