BÖLÜM 14

3.4K 192 187
                                    

Herkese kucak dolusu sevgiler...
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum...

Bölüm şarkısı:

Play with fire
Sam Tinnesz

*************

"Eğer şeytanla dans ediyorsan, sakın ayağına basma."

                   Hermann Hesse

****

İnsanlar pişmanlık duyduğu şeyleri bir daha yapmamaya çalışır. Çünkü aklı iradesine hakim gelmeye başlamıştır. Ama yaptığımız şey yanlış olsa da pişmanlık duymuyorsak irade aklın çok önündedir.

Asef kollarında yatan kızın saçlarını geriye atarak güzel yüzünü biraz daha ortaya çıkardı. Yaklaşık on dakikadır odasında Eliza kucağında koltukta oturuyordu. Neden kızı kucağından indirmeden oturduğu ise kendisinin bile cevap veremediği bir soruydu. Bir kadına böyle sarılıp oturmak onun için bir mucize sayılırdı ve Asef şu an bu mucizenin içinde kaybolmak istiyordu. Sağ eli Eliza'nın başı altında olduğu için dişinden yardım alarak sol elindeki siyah deri eldiveni çıkardı. Az önce adamın dilini keserken üzerine kan sıçradığı için gömleğini çıkarıp kısa kollu siyah bir tişört giymişti.

Anlamını sadece Asef'in bildiği dövmeli parmakları Eliza'nın yumuşak sol yanağında gezindi. Asef önce parmaklarında bir karıncalanma olmasını bekledi ama sadece ufak bir sıcaklık dışında bir şey hissetmemişti, bir kez daha parmaklarının tersiyle yanağından çenesine doğru okşamaya devam etti. Bedenini saran tatlı bir sıcaklık dışında herhangi olumsuz bir şey hissetmedi. Dudağının kenarı yukarı kıvrılırken şaşkınlığını gizleyemiyordu.

Hafif eğilip çilek kokan saçlara dokundu. Öyle yumuşaktı ki parmaklarının arasında kayan bir ipek var gibiydi.

"Neden sana karşı böyleyim, neden tüm kadınlar bana zehirken sen panzehirsin?" Asef'in sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Eliza'nın kirpikleri hafif kıpırdamaya başlayınca Asef donmuş gibi kaldı bir an. Eli kızın saçlarında yüzüne doğru sıcak nefesini üflerken Eliza gözlerini açtı.

Dünyanın tüm yeşillerinin toplandığı o iri gözler, karanlığın yerleştiği siyah gözlere önce donuk şekilde baktı. Birbirine çok yakın iki yüz öylece bakıp zaman durmuşçasına hareket etmiyordu. Bu donukluğu bozan ise Eliza oldu. Aniden çığlık atmaya başlayıp Asef'in kucağında debelenmeye başladı.

"Dur! Eliza sakin ol!" Asef bağırıp kızı sakinleştirmeye çalışsa da Eliza daha da bağırıp daha çok çırpınmaya başladı.

"Sus, bağırma Eliza!" Asef kızın iki kolunu tek eliyle sabitleyip bacaklarını da diğer eliyle kavrayıp durdurdu. Eliza nefes nefese adama bakarken kaşlarını çattı.

"Susmazsam ne yaparsın? Dilimi mi kesersin?" diye bağırdı Eliza. Asef kızın ne kadar korktuğunu o an yeniden idrak ediyordu. Ama yüzüne çok yakın yüze bakarken aklı dağılıyordu. "Niye susuyorsun? Dilimi kesmeyi düşünüyorsun değil mi?"

"Hayır o dilinle başka bir şey yapmayı düşünüyorum." Asef'in sesi kısık ama çekiciydi. Eliza gözleri kocaman olmuş şekilde bakınca Asef boğazını temizledi. "Yani acı biber sürmeyi düşündüm."

"Sen o biberi kendine sür." Eliza aniden kafasını çevirip Asef'in kolunu ısırmaya başladı. Tüm kuvvetini verdiği için resmen adamın canını yakmıştı.

ELİZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin