11. Küçük Bir Ders.

251 26 4
                                    

Deniz...
Zeynep'in yanından ayrıldıktan sonra hastayı ameliyat için hazırlamaya gitdim. Kafam çok doluydu. Kendimi bi türlü odaklayamıyordum. Sürekli dalıp dalıp gidiyordum.

Ameliyat bitdikten sonra çıkıp kafeteryaya indim. Yine dalıp giderken bu sefer gelen sesle irkildim "Deniz?" "Efendim Burak". Burak asistanlığının 4cü yılındaydı. Ben buraya geldiğimden beri bana olan ilgisini belli ediyordu ama ben ona fırsat vermediğim için yaklaşmaya cesaret etmiyordu.

"Otura bilir miyim" diye sorunca "tabi buyur" dedim elimle sandalyeyi göstererek. "Nasılsın? Karşılaşamıyoruz pek" dedi . Karşılaşmamız mı lazım anlamadım "öyle bi sorunumuz mu var?" dedim birden sesli düşünerek. "Nasıl?" diye sorunca "Yok yoğunum bu aralar o yüzden" dedim toparlar gibi yapıp. "evet duydum güzel vaka kapmışsın" dedi.

Evet anlamın kafamı salladım. Ben susunca tekrar konuştu "akşam bi işin var m?"diye sorunca kafamı ona çevirip sorgulayan gözlerle baktım. Ben böyle bakınca toparlamaya çalışır gibi yapıp "yani bişeyler yeriz sende o sırada bugünkü ameliyatı anlatırsın"dedi.

Kafamı sallayıp ayağa kalktım "Hasret hoca benden daha hakim konuya, istersen bu teklifi bide ona yap, eminim sana benden çok yardımı dokunacaktır, görüşürüz" deyip oradan ayrıldım.

Azra...
Buraya geldiğime çoktan pişman olmuştum. Babam resmen benim yaşımda birini tutup karşıma nişanlım diye çıkarmıştı. Şaşkınlıkla onları izlerken ellerimi havaya kaldırıp alkışladım "tebrik ederim valla bravo, beni bunun için mi çağırdın buraya?" dedim.

Babam "Azra lütfen" deyince sinirle ona dönüp "Ne lütfeni ya, bana ne? Kimle evleniyosan kimle nişanlanıyosan bana ne? dedim sesim biraz çok çıkmıştı.

Babam "Azra bi sakin ol otur şuraya da adam gibi konuşalım" dedi eliyle koltuğu gösterirken "ne konuşucaz ya, siz söyleyeceğinizi söylediniz zaten bana müsade" deyip arkamı dönüp gitmek için haraketlenirken birden babam "Bi kardeşin olacak" dedi. Olduğum yerde kalıp arkamı dönüp şaşkınca "ne?" dedim. "Duydun" dedi soğukkanlılıkla. İnanmayarak "şaka mı?" diye sorunca kafasını olumsuz anlamda salladı.

Hiçbirşey söylemeyip arkamı dönüp çıktım. Arabama binip eve doğru sürmeye başladım. Sinirimi arabadan çıkarır gibi gaza basıyodum. Artık hızdan etrafımdakı şeyler görüntüsünü karışık renklere bırakıyordu. Eve geldiğimde arabada oturup biraz bekledim.

Uzaktan Deniz'in geldiğini görünce gülümsememe engel olamadım. Üzerimdeki etkisi inkar edilemezdi. Babamın beni soktuğu olumsuz atmosferden kurtulup kendimi Deniz'in okyanusuna bıraktım.

Deniz...
Hastanedeki işim bitdikden sonra arabama binip eve doğru sürdüm. Zeynep bu gece nöbetçiydi o yüzden yalnız döndüm. Eve ulaşınca Azra'nın arabada düşünceli durduğunu gördüm. Bi derdi vardı ama fark ettirmemeye çalışır gibiydi.

Beni görünce arabadan indi. Bende park etdikden sonra indim. Konuşmadığını görünce sessizliği ben bozdum.
"Ne o komiser trip mi atıyorsun?" diye sordum arkamı arabaya yaslarken. O da gülüp bana doğru yaklaşarak "Ne o doktor beni mi özledin?" diye sordu yüzündeki çapkın gülüşü takınırken.

"Hemde nasıl" dedim alayla. Bana biraz daha yaklaşıp dibime girdi iyice ve yüzüme eğilip "Nasıl?" diye sordu. Konuşmanın iyi yere vamayacağını görünce "Neyse sormadım say iyi geceler" deyip gitmek için haraketlenirken elini yaslandığım kapının üzerine koyup yolumu kesti.

Ben "Ne yapıyorsun?" diye sorunca diğer elini de koyup beni arabayla arasında sıkıştırdı. "Beni özlemişsin ya, özlemini gideriyorum" dedi sırıtarak dudaklarıma bakıp. "Saçmalama, çekil" dedim elimle kolunu iterek.

Ama kımılamadı. "Hadi ama doktor amma naz yaptın" diye konuşunca ona döndüm kaşlarımı çatıp "Naz mı? Hangi konuda?" diye sordum. "Benden hoşlanman konusunda" dedi kafasını sağa doğru yatırırken. "Yalnız senin bu espirilerin kabak tadı vermeye başladı artık çekil" dedim yine elini itmeye çalışırken ama yine de kımıldamayınca derin bi nefes aldım ve arkamı arabaya geri yaslayıp ona sinirle baktım.

"Espiri olduğunu kim söyledi?" deyince. Gözlerimi gözlerine kitleyip "Öyle mi?" dedim kafamı aşağı yukarı sallarken. "Öyle" deyince "Peki" dedim. Sana küçük bir ders verelim o zaman komiser. "Söyleyeyim o zaman" dedim sesimi yumuşaltarak. "E bi zahmet" deyince bu sefer ben ona yaklaştım.

Dudaklarına doğru eğilip, aramızda nerdeyse hiç mesafe bırakmayarak konuşmaya başladım. Nefesim dudaklarına çarpıyordu. Öyle yakındık ki o konuşsa dudaklarımız buluşacaktı. Ben yaklaşınca gözlerini kapadığını gördüm. Bu haline gülümserken kendimi toparlayıp "Ben" dedim kısık sesle "Senden" biraz daha yaklaşıp "Hoşlanmıyorum komiser..."

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin