7. Uyuz ve Keçi.

269 26 0
                                    

Azra...
Sabah erkenden işe gitmek için hazırlanıp evden çıkmıştım telefonda Yankıyla konuşurken karşımda onu gördüm yine aynısı olmuştu onu her gördüğümde bi garip oluyordum buz kesmiş gibi. Belki de gözlerinin maviliğindendir.

Öyle bir gözleri var ki 40° güneşin altında kalsam gözlerine bakıp serinlerdim. İstiyatifimi hiç bozmadan "Yankı sonra konuşuruz abicim" deyip telefonu kapatıp yanlarına gittim. Sanırım yanındakı arkadaşıydı. Onunla tanıştım.

Denizi dün hastaneden ben aldığım için arabası orada kalmıştı. Arkadaşının da arabası anladığım kadarıyla yok gibi bişeydi. Onları götürmeyi teklif ettim ama Deniz yine kabul etmedi tabi.

Arkadaşı hemen atlarken gülüp kafamı çevirip ona baktım "e hadi" der gibi bakışlarımla arabayı göstererek. Deniz başka yolu kalmayınca sinirlenip nefesini verdi yanımdan bi hışımla geçerek arabaya bindi ben kafamı hiç çevirmeden gözlerimle onu izledim. Ardında bende binip arabayı çalıştırdım. Zeynep ön koltukta oturunca Deniz de arkaya bindi.

Yol boyunca Zeynep'le konuştuk. Daha doğrusu o sordu ben cevapladım diyelim. Aynadan Deniz'e bakıyordum arada. Kafasını yola çevirmiş hiç bize katılmıyordu. Ne bu hırçın asi tavırlar be güzelim dedim içimden.

Ardından Zeynep'in sesiyle irkildim "Öyle mi?" diye sordu " Ne öyle mi pardon dalmışım?" dedim gülerek. Deniz kafasını sonunda bize doğru çevirerek "Zeynep yeter bence bu kadar" dedi. Zeynep onu hiç umursamadan "ne var ya sohbet ediyoruz komiserle işte" dedi Deniz ona göz devirip tekrar yola döndü Zeynep sorusunu tekrarladı "mesleğiniz diyorum zor baya" dedi elini çenesine koyarak. "evet, en az sizinki kadar" dedim aynadan Deniz'e bakarak. Bu sefer göz göze gelmiştik.

Hiç istemesem de gözlerimi ondan çekip yola bakmaya devam ettim. Hastaneye gelmiştik Zeynep inerken omzuma dokunup "sağol komiser ya teşekkürler" dedi. Omzuma dokunurken kendimi istemsizce geri çekmiştim çünkü yarama değmişti yüzüm acıdan buruşurken fark ettirmemeye çalıştım.

Deniz yerinden doğrulup bana bakarken ben Zeynepe "bişey değil" dedim. Gülümseyip arabadan indikten sonra omuzumu tutup nefesimi verdim. Deniz'in inmediğini görünce kafamı ona doğru çevirdim, tekrar önüme dönüp aynadan ona bakarak konuştum. Olayı şakaya vurarak "benimle emniyete gelmek istiyorsunuz galiba doktor hanım?" dedim. Kafasını olumsuzca sağa sola sallayıp yüzünü buruşturup bana bakarken indi arabadan.

Birden benim kapımı açınca gözlerimi ona dikip baktım. "Ben seninle emniyete gelmiyorum ama sen benimle hastaneye geliyorsun" dedi önümde dikilirken soğukkanlılıkla. Şaşkınca gülerken "Ne neden?" diye sordum. Başıyla omzumu gösterirken "Şu yarana baktırman gerek artık" dedi benim de bakışlarım omzuma giderken, ardından "merak etme ben dokunmam" dedi dün geceyi kasdederken "Zeynep'e söylersin o bakar malum çok sevdiniz bir birinizi" dedi imayla. Gülerek arabadan inip karşısında dikildim, yine geri çekilmemişti ve ben yine onun dibine kadar girmiştim.

Yüzüne yakınlaşıp  "sen beni kıskanıyor musun doktor?" dedim. Güldü, kollarını bir birine dolayıp "evet çook, nerden anladın?" dedi alayla. O gülünce gözlerim yine dudaklarına kaydı tekrar gözlerine bakınca gülüşüne karşılık verip "çok belli ediyosun, ordan" "hadi ya tüh" dedi benim sözümü bana satarak. Kollarını çözüp kafasıyla hastaneyi gösterdi "hadi" deyip önden yürüdü.

Elimi arabanın kapısına yaslayıp "yalnız kendi doktorumdan başkasına baktırmam ona göre" dedim bana bakıp "sen o şansını kaybettin artık üzgünüm" dedi suratını büzerek arkasını dönüp giderken "hadi ya" dedim hayıflanırcasına. Bu sefer bana bakmadan "merak etme seni çaylaklara vermiycem" dedi güldüyü belli olan sesiyle. Kapıyı kapatıp arabayı kitledikten sonra arkasından gitdim.

Yaram gerçekten sızlıyodu ve bu sefer Deniz'in teklifini geri çevirmedim. Hastaneye girdikten sonra Deniz hemşireye yakınlaşıp bişey söyledi ve ardından bana bakıp "gel" dedi. Odaya gelince "geç otur" dedi kendi de oturark.

Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. O yüzden dayanamayıp sordum "telepati yoluyla mı tedavi ediceksin?" dedim alayla. Gülüp bana baktı yine kollarını birleştirerek "hayır ben değil" dedi. "Kim o zaman?" sordum o sırada kapı açıldı.

Zeynep "beni çağırmışsın noldu?" diye sordu odaya girerken. Girdikten sonra beni fark edince şaşırdı. Deniz'e bakıp "şaka yaptığını sanmıştım" dedim. Bana omuz silkip "şakalar ve espiriler sizin uzmanlık alanınız komiser" dedi gülümseyip kafasıyla kendini onaylarken.

Hiçbir şey anlamayan Zeynep sorgulayan gözlerle bize bakıyordu "neler oluyor?" Deniz "Zeynepciğim kendi yaptığını kendin düzelt istedim" dedi ayağa kalkarak. Zeynep anlamayarak "nasıl yani?" diye sordu. "Gerisini KOMİSERİN anlatır" deyip bana göz kırpıp odadan çıktı.

O nasıl esip geçmektir yine insafsız. Ardından kapıya aptal gibi gülümseyerek bakarken Zeynep'in bana "komiser?" demesiyle ayıldım. "Efendim?" "Neler olduğunu anlatacak mısın?". Yüzümdeki aptal gülümsem hala durarken Zeynep'e olan biteni anlatmıştım.

O yaramla ilgilenirken defalarca özür dilemişti "ya ben gerçekten üzgünüm bilmiyordum tekrar özür-" "Zeynep, tamam sorun değil, artık acımıyor zaten" dedim sözünü keserek. Yarama bakarken "dikişler mükemmel kim yaptı?" diye sordu. Ben yine gülümsememi yüzüme takınırken, derin bi nefes alıp verdikten sonra "Deniz" dedim.

Zeynep gözünü omzumdan çekip gözlerime baktı "baya önceden tanışıyorsunuz heralde" "evet sayılır". Omzuma bakıp "bitti mi?" diye sordum. Elindeki bandı açıp yapştırdıktan sonra "evet şimdi bitdi, geçmiş olsun., kendini fazla zorlamasan iyi olur" dedi bende "benim işim zor" deyip teşekkür edip çıktım.

Deniz'in yaptığı aklıma geldikce gülümsememe engel olamıyordum. Resmen dün bakmasına izin vermedim diye yaptığı şeylere bak. Sesli şekilde "hey allahım ya" deyip gülerek hastaneden çıktım. Arabama binip merkeze doğru gitdim.

Deniz...
İşe geç kalmamak, Hasret hocanın gazabına uğramamak için ha bide Zeynepin beni anında sattığı için onunla gitmeye mecbur kalmıştım. Arabada Zeyneple konuşmalarına katılmayıp dışarıyı izlemeyi seçmiştim.

Hastaneye ulaştığımızda Zeynep Azra'nın yaralı omzuna dokunmuştu bilmediği için. Azra'nın acı çektiğini ama fark ettirmemeye çalıştığını anladım. Bu kadar inat neden arkadaş ya?. Arabadan inip onun kapısını açıp artık yarasına baktırmasını istemiştim. Neden bilmiyorum ama onun için galiba endişeleniyordum. Ben her hastam için endişeleniyordum sonuçta.

Benim dün bakmamı istemediği için başkasına baktırırsın dedim. Hatta iyi anlaştıkları için Zeynep'e. Arabadan inip dibime kadar girince yine geri çekilmemiştim. Bide bana beni kıskanıyor musun diye sormaz mı? Gerçekten espiri yeteneğini geliştirmelisin komiser.

Sonunda onu ikna etmiştim. Ona benim bakacağımı umut ederek takılmıştı peşime. Karşısında Zeynep'i görünce şaşırıp kalması hoşuma gitmişti. Ne sandı ki? Dün geceden sonra ona bakacağımı mı? Çok beklerdi.

Onu Zeynepe emanet edip odadan çıktım. Telefonum çalınca bakmak için cebimden çıkardım "-efendim anne, -iyiyim sen nasılsın?, -merak etme, -dikkat ediyorum anne, -evet, -tamam".

Ben tıp okumak için İstanbula gelmiştim ailem İzmirde yaşıyordu. Ailem dediğim annem teyzemler, kuzenlerim. Babamı ben Universiteye giridikten sonra kaybetmiştik. Annem Babam öldükten sonra onun şirketini idare ediyodu o yüzden bir araya sık gelemiyorduk. Annem benden uzakta olduğu için hep endişelenirdi benim için. Ama gerek yoktu ben artık çocuk değildim. Anneler işte.

Ben telefonla konuşurken hemşire geldi "Deniz hanım Hasret hoca ameliyata girmek için asistana ihtiyacı olduğunu söyledi" ona kafa sallayıp anneme "-anneciğim sonra konuşuruz tamam mı öpüyorum çok" deyip kapatıp ameliyathaneye doğru irelledim.

Yorucu geçen 3 saatlik ameliyatın sonunda dinlenme odasına doğru irelledim. Azra çoktan gitmiş olmalıydı. Odanın kapısını açıp içeri geçtim. Zeynep de burdaydı. Gülerek geçip karşısına oturdum. "KOMİSERİN gitti mi" diye sordum. Bana imalı imalı bakarak "gitti" dedi düz tonda.

Gözlerini kısarak bişey demek ister gibi bana bakıyordu. Kaşlarımı çatıp kafamı 'ne oldu?' anlamında salladım. Konuşmayıp öylece bakınca "ne?" diye sordum. Belini koltuktan ayırıp kollarını dizine koydu bana doğrularak. "Şu uyuz ve keçi" söyleyip duraksadı, kafamı 'ee' anlamında sallayınca "Azra mı?..."

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin