17. Kontrolü Kaybetmek.

302 26 3
                                    

Azra...
Burçin'le yemeklerimizi yedikten sonra restorandan çıkmıştık. Ben yemek yemekten daha çok sinir krizi geçirmiştim gerçi. Burçin beni eve getirdikten sonra ona teşekkür edip arabadan inecekken kolumdan tuttu "Azra, söylediklerimi düşünmeni istiyorum senden, eğer bize bi şans daha vereceksen ben burdayım" gözlerimi gözlerne dikip "iyi geceler Burçin" deyip arabadan indim.

Kapıyı kapatacakken "düşünecek misin?" diye sordu. Hiçbişey söylemeden kapıyı kapattım. Arabanın arkasına geçip orda bekledim. Dikiz aynasından bana bakıp gaza bastı ve gitdi. Ben onun bıraktığı boşluğa bakarken arkamdan araba sesi duydum. Oraya döndüymde Deniz'i görünce hiç ona bakmadan eve gitmeye karar vermiştim ki bana benden kaçıyor musun dedi.

Kendi adını bana koyuyordu resmen. Sinirliydim onla konuşsaydım kalbini kıra bilirdim. Bu yüzden gitmeyi seçmiştim ama o ısrarla kalıp tartışmamızın taraftarıydı. Tahmin ettiğim olmuştu, tartışmıştık. Bi süre sonra tartışmamız hararetlenmişti hatta Deniz söylediklerime sinirlenip bana bi tokat atmıştı.

Ben tokatın şokundan çıkmazken birden yakamdan tutup dudaklarımdan öpmüştü. Önce ne yaptığını anlamadan olduğum yerde çakılıp kalmıştım. Ama daha sonra kendime geldiğimde gülümseyip ona karşılık vermeye başladım sanki bu anı beklemiş gibi. Onun elleri benim yakamdaydı bende kollarından tutup onu kendime biraz da çekmiştim.

Tartışmamızın sinirini dudaklarımızdan çıkarır gibi öpüşürken nefes nefese kalıp ayrılmıştık. Ben gözlerimi açıp ona bakarken onun gözleri hala kapalıydı ve biz çok yakındık. Gözlerini açıp bana baktığında alt dudağımı içeri doğru kıvırıp ısırdım gülümseyerek.

Sessizliği bozup "sen az önce ne yaptın?" diye sordum. Sorduğum soruyla kendine gelip tuttuğu yakamdan hafif iterek benden uzaklaştı. Bir elini alnına diğerini beline koyup kendi kendine söylenmeye başladı gözlerini kapatarak. "Hayır, hayır olamaz ne yapıyorum ben kendine gel, kendine gel"

Ben ona hala gülümseyerek bakıyordum aptal aşık gibi. En sonunda "Deniz bi sakin olur musun?" deyince ellerini indirip parmağını bana doğru salalyarak "sen" dedi dişlerini bir birine sıkarak. Ardından "sen bütün dengemi altüst ediyorsun" dediğinde dudaklarımı bir birine bastırıp güldüm. Bana sinirle bakıp koluma bi tane vurdu "Gülme" deyip arkasını döndü tekrar bir elini yüzüne koyarak.

Elinden tutmak isteyince geri çekti. Kaşlarımı çatıp "ne bu şimdi?" dedim anlamayarak. Bana dönüp "ne mi? sevgilin var ya hani Azra sevgilin. Hani hiç dibinden ayrılmayan sürekli sana temas eden öpen" dedi sinirle. Gözlerimi devirip "Deniz" dedim açıklamak isteyerek.

Beni dinlemeyip tekrar eliyle yüzünü kapatıp "gerçekten bu yaptığıma inanmıyorum" dedi. Ben derin bi nefes alıp yine "Deniz" dedim. Ama o beni yine dinlemedi. Ellerini yüzünden çekip avuç içlerini bana doğru tutarak "tamam şöyle yapalım, unutalım" dedi. Tekrar "Deniz" dedim o yine beni duymayarak "hiç olmamış gibi sayalım en doğrusu b-" deyince bu sefer tamamlamasına izin vermeden kesmiştim sözünü hemde dudaklarımla.

Durmayacağını anlayıp boynundan tutp kendime çektim ve dudaklarına bu sefer ben yapıştım. Geri çekilmemesi beni gülümsetdi. Ayrıldığımzda alnımı alnına dayayıp "unutmayalım" dedim kısık sesle gözlerim hala kapalıyken, gözlerimi açıp devam ettim "unutmayalım hatta mümkünse hep hatırlayalım" dedim. Deniz gözlerini açıp bana kaşlarını çatıp bakarken yanağını okşadım ve gıcık edici ses tonumla "bu arada Burçin benim sevgilim değil" dediğimde kaşları havalandı.

Tekrar ellerimi indirip benden uzaklaşarak "öyle mi? o yüzden mi sokakta öpmeler, okşamalar hayatımlar, aşkımlar falan?" deyince dudağımı ısırarak güldüm. Ona yaklaşıp fısıldayarak "kıskanınca ne kadar seksi oluyorsun sen öyle" dedim bakışlarım dudaklarına kayarken. Bana sinirli gözlerle bakıp "dibime girmeden konuş" dedi.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin