44. Melek Yüzlü Şeytan.

239 20 18
                                    

Azra...
Sabah tatlı bir yorgunlukla uyanıp Deniz'i yanımda görünce gülümsedim. Derin bi nefes alıp dakikalarca onu seyrettim Manzara gibiydi. Bi de gözlerini açsa tamam derim, İstanbul boğazı tam karşımda.

Bu her defasnda nasıl oluyor bilmiyorum ama Deniz'le yaşadığım herşeyi ilk defa yaşıyormuşum gibi geliyor. Aynı heyecan, aynı hiss. Aşk böyle bişey mi?

Kafamı diğer yana çevirip komidinin üzerineki telefonuma uzandım sakince. Saate bakıp 06:37 olduğunu görünce yavaşca yataktan kalktım. Üstümü giyinip aynada gömleğimin düğmesini iliklerken 1 çift gözün üzerimde olduğu yoğunluğu hissettim.

Kafamı çevirmeden aynadan Deniz'e bakınca göz göze geldik. Gülümsedim. "Uyandırdım mı?" "yo hayır" "Günaydın" deyip arkamı dönüp ona doğru yürüdüm.

Etrafa bakınarak "saat kaç?" diye sordu. Yaklaşıp yanağına bi öpücük kondurarak "Erken daha uyu sen" dedim bir elim yanağını okşarken. Uyku mahmurluğuna kendini bırakırken kafasını salladı. Ben de evden çıkıp merkeze gitdim.

Yankı beni kapıda karşılayınca "noldu bi durum mu var?" dedim. "Gel de kendin gör deyip eliyle sorgu odasını gösterdi. Odaya girince yüksek sesle agresif bi şekilde sorgu yapıldığını gördüm.

Camın önüne gelip kim olduğna bakınca kaşlarım çatıldı. Şaşkınca Yankıya dönüp "Ekin?" dedim sadece. O da bana bakarak kafasını sallayıp "ne güzel raslantı dimi?" dedi.

Bir an aklım Polis Akademisi okuduğum yıllara gitti. Ekinle aynı okuldaydık. O fazla hırslıydı, fazla kibirli. Tuttuğunu koparırdı. Tehlikeyi severdi. Cesaretliydi. Akıl oyunları oynamayı severdi. Ama biraz tezcanlıydı.

Benim karşımda tek eksisi de buydu. Sırf bu yüzden bana kafayı takmışlığı bile vardı. Aramızn iyi olduğu söylenemezdi. Kötü de değildi. Ortada bi soğuk savaş vardı tabi.

Akademiden sonra özel harekatda olduğnu duymuştum. Karşımda görünce bi hayli şaşırdım tabiki. Kafamı sallayıp düşüncelerimden kurtularak sorguyu izledim.

Yankı'ya "olay ne?" diye sordum. Yankı "Eylül Çelebi, 26 yaşında, cerrahi asistan, buraya atanmış, gelirken çantasında yüklü miktarda eroin tespit edilmiş" dedi. "Kim tespit etmiş?" "Ekin'in köpeği, kızla aynı uçaktalarmış" "desene kız şanssız günündeymiş, baya da güzelmiş" "aynen öyle".

Hoş köpek olmasa da Ekin alırdı eroinin kokusunu da neyse. "Niye gelmiş bu?" "Engin amirin işleri işte, önce Burçin şimdi Ekin" "Anladım, tanımasam adam benle uğraşıyo diycem de neyse".

Ekinin kızı resmen duvara sıkıştırdığını görünce daha fazla dayanamayıp yanlarına gitdim. Yaklaşınca sesler daha katlanamaz hal alıyordu. Ekin "uğraştırma kızım söyle kime çalışıyorsun?" Kız " benim anlattıklarınla hiç bi alakam yok daha kaç defa söyliycem bilmiyorum benim değil"

Kapıyı açıp "tamam yeter bu kadar" deyince ikisi de bana döndü. Ekin beni görünce tanımıyormuş gibi yapıp "sorgudayız şuan görmüyor musun?" dedi. Gülümseyerek "onu görüyorum, ben de yeter dedim". "Pardon?" diyerek bana yaklaştı.

Benim bu tavrıma sinirlenmişti. Hoş kim olsa sinirlenirdi. "Sen ne hakla benim sorgumu bölüyorsun?" diye devam etti. "Böyle sorgu mu olur? Kız titriyo görmüyor musun?" "Allah Allah senden mi öğrenicem sorgu nasıl olur, ayrıca keşlerin olayı bu titrerler, soğuk soğuk terlerler" "Hadi ya" dedim alay edercesine.

Başımı hafif yana çevirip gözlerimi kızın üzerinde gezdirdim, tekrar ona dönüp "hiç keşe benzemiyor bu" deyince daha da sinirlenip "nerden biliyorsun babanın kızı mı?" dedi.

Güldüm. "Nerden bilicem acaba bakkalda şeker satıyoruz ya şurda Allah Allah" "Böylelerine Melek Yüzlü Şeytan derler bir anda kandırırlar, alı verirler aklını bilemezsin" dedi. Kafamı sallayıp yine alaycı tavrımı takınarak "A öyle mi?" deyince "Neyse uzatma sorgumdan çık devam edicem" dedi arkasını dönerek. "Etmiyceksin" dedim.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin