6. Kızıl Şeytan.

285 25 0
                                    

Azra...
Deniz'in ifadesini aldıktan sonra ekibi toplayıp merkezden çıkmıştık. Mahkemeden yakalama emri çıkınca hemen Alev'in yerini tespit edip yakalamaya gitmişdik.

Evinin kapısını çalıp açmasını bekledim yanımda Yankı arkada ekiple beraber. Biraz geçince kapıyı açtı önce şaşırıp kendini bozmadan "oo amirim, sizi hangi rüzgar attı buraya böyle" dedi gülerek yine her zamanki gibi hiçbirşeyle ilgisi yokmuş gibi davranıyordu.

Bende gülerek ona karşılık verdim "geçiyoduk uğrayalım dedik arkadaşlarla, eliboş geldik kusura bakma" dedim gülerek "aa olur mu amirim sefa getirdiniz" dedi kapıda dikilirken "e bizi içeri almıycak mısın?" dedim sahtece bozulmuş gibi yaparken. "tabi buyurun" dedi içtensizlikle.

Hiç aldırış etmeden memurlara burda kalmalarını işaret edip, Yankıyla içeri geçtik. Koltuğa geçip oturduk. Alev "bi kahve ikram edeyim size nasıl içersiniz?" diye sordu ardından bana bakıp "ya da başka bişey içmek isterseniz?" diye sordu. "Hiç gerek yok kahveye biz sende şey oduğunu duyduk da" dedim koltuğa yayılarak Alev sorgularcasına kafasını salladı karşımdakı koltuğa otururken "Silikon" dedim dudaklarımı büzerek "Ne silikonu?" diye sordu. Dudaklarımı aşağı kıvırarak "bilmem göğüs, kalça, başka yerlere de yapıyolar mı?" dedim gülerek kafamı Yankı'ya çevirirken.

Alev kafasını sağa sola sallayıp "anlamadım" dedi sahtece gülerek. Ben biraz da eğlenmek istercesine devam ettim "biz diyoruz ki yardım vakfı düzenleyelim, göğsü küçük olan kadınlara senin şu "hatıra amaçlı" sakladığın silikonları takalım ne dersin? Sevap işlemiş oluruz" dedim alayla gülerken. O da bozuntuya vermek istemeyerek güldü.

Gülüşümü yüzümde yok edip, gözlerimi kısarak ona bakarken "Yankı, alın şu silikon güzelini, ya da uyuşturucu mu demeliyim?" dedim suratımı büzerek. Gözlerini açıp kaşlarını havaya kaldırdı sahtece gülerek "ahha amirim ben o işleri bıraktım biliyorsun işim olmaz" kafamı salladım "tabi canım tabi ki, bi laf vardır Alev bilir misin?" diye sordum ayağa kalkarak.

Gözlerini oturduğu koltuktan bana dikip baktı bende koltuğun kollarına ellerimi koyup ona yaklaştım ve "alışmış kudurmuştan beterdir" deyip doğruldum,  evden çıktım. Arkamdan bağırıp çağırsa da bakmadım. Yankı arkamdan kelepçeleri ona çoktan takmıştı.

Merkeze döndüğümde keyfim yerindeydi taki Deniz'le takışıncaya kadar. Sanırım onu kızdırmış olacaktım ki beni arkasında bırakıp gitdi arkasından durdurup onu eve bırakmaya zorla ikna ede bilmiştim sonunda.

Eve gelince üzgün olduğumu söyledim ama o hiç oralı olmadı. Birden gözlerini omzuma çevirip yaramın kanadığını söylemişti, bende kafamı çevirdiğimde gömleğime kan bulaştığını gördüm ama hiçbir şey hissetmiyordum.

Deniz elini gömleğimin düğmesine atınca birden şaşırdım. Gömleğimin üzerindeki elini tutup ona baktım. "Ne yapıyorsun?" diye sordum. "Nasıl yani napıyorsun? yarana bakıyorum" dedi elimin altındakı eli haraketlenirken "ya gerek yok acımıyor zaten" dedim elini tutup. Durup bana baktı "saçmalama sıcakken hissetmemen normal, izin ver bakayım" dedi tekrar gözü düğmeme giderken elini elimden kurtarmak istercesine. Elini sıkıca tutup "gerçekten gerek yok" dedim tekrar. "dikişlerin patlamış ola bilir" dedi gözlerini kısarak. "İyiyim" dedim.

Mavilerini gözlerime dikdi, sonra yeni fark etmiş gibi ellerimize baktı. Tuttuğum eliyle beni hafifce omzumdan geriye iterken "iyi, ne halin varsa gör" deyip çıktı arabadan kapıyı sertçe kapatıp evine doğru irelledi bende ardından baktım. Bu 4 sayılır mıydı?

Arabayı park etdikden sonra inip eve doğru yürümeye başladım omzum hafiften sızlanmaya başlamıştı. Kapıyı açıp eve girdim gömleğimi çıkarıp omzuma baktım. Allahtan dikişler patlamamıştı ama kanamıştı. Sanırım çok zorlamıştım bugün kendimi.

Eczaneden aldıklarımı alıp banyoya gitdim. Aynanın karşısına geçip yaramı temizleyip yeni pansuman yaptım. Çok da kötü gözükmüyordu, katlanabilirdim. Deniz'in yardım teklifini geri çevirmiştim, bu zamana kadar kendi yaralarımı hep kendim sarmıştım, her konuda. Bundan sonra da sara bilirdim.

Deniz...
Arabadan sinirle inip kapıyı sertçe kapattım eve doğru irelledim. Bütün günüm emniyetde geçmişti bu uyuz yüzünden bi de onun için endişelenip yarasına bakıyorum.

Kapıyı açıp içeri geçtim sesli şekilde "keçi ya keçi" dedim işığı yandırırken "kim?" diye gelen sesle irkilirken arkamı dönüp sesin geldiği yere doğru baktım "Zeynepp??" dedim sorgularcasına.

Koltukta oturmuş meyve yerken kitap okuyordu "ödümü kopardın" dedim kapıyı kapatırken. Omuz silkip önündeki meyve tabağına döndü. Onu süzerken "ne işin var burda?, karanlıkta niye oturuyorsun? Asıl eve nasıl girdin?" diye peş peşe soruları sıraladım. "Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? diye de sor tam olsun" dedi dalga geçerek.

Ellerimi belime koyup "Zeyneep" dedim uyarıcı ses tonumla. "Tamam tamam istediğim sorudan başlaya bilir miyim öğretmenim?" bak ya hala dalga geçiyordu. Ters ters ona bakarken "off annemlerle takıştık biraz bende kapıyı çarpıp çıktım, eve de saksıdakı yedek anahtarla girdim. Asıl sen anlat ya, ne oldu? öldüm meraktan, aradım, mesaj da atdım ama dönmedin" dedi.

Bende gidip yanına oturdum meyve tabağından bir elma alıp ağzıma götürürken "hiiç sorma" dedim yorgunca. Merakla bana bakarken "keçi kim peki?" diye sordu kafamı ona çevirip bıkkınlıkla nefesimi verdim "asıl onu hiç sorma" dedim.

Zeynepin elinden bu sefer kurtulamayacağımı anlayıp olan biteni anlattım ona beni şaşkınlıkla dinlerken Azra'yla olanları es geçmiştim tabi. En sonunda oldukca yorgun olduğumu söyleyip odama çıktmıştım. Güzel bi duş yapıb kendimi uykuya teslim etdim

Sabah kalkıp işe gitmek için hazırlanırken Zeynep yine erkenden kalkmıştı. Kahvaltı yapıp evden çıktık. Bu günün güzel geçeceğine dair bir hiss vardı içimde. Ta ki onu görene kadar. Yine karşımdaydı KIZIL ŞEYTAN. Bu isim ona çok yakışmıştı.

Arabasına doğru irellerken telefonla konuşuyordu beni görünce kafasıyla selam verdi bende sahtece gülümsedim göz devirerek Zeynepe doğru baktım bana noldu der gibi bakınca gelen sesle yine ona döndüm telefonunu kapatıp "hanımlar, günaydın" dedi gülerek. Bu ne neşe sabah sabah ya.

Zeynep hemen "Günaydın" dedi gülerek ona ters ters bakıp Azraya döndüm tekrar konuştu "sizi bırakmamı ister misiniz?" hemen devreye girip "gerek yok Zeynep'in arabasıyla gideriz" dedim, kaşlarını çatıp bana baktı anlamamış gibi. O bana bakarken ben Zeynep'e dönüp "ee nerde araban?" diye sordum "şey Deniz ben dün evden tartışıp çıkınca-" ne diyeceğini anlayıp sözünü kestim elimi alnıma koyarken "tamam anladım sus" dedim derin nefes alırken.

Azra tekrar konuştu "teklifim hala geçerli bu arada" dedi arkasını arabaya yaslamış bizi seyr ederken. Bizi mi dinliyordu o? Tekrar ona cevap verip "gerek yok taksi çağırıcam" dedim çantamdan telefonu çıkarmak için yeltenirken. Ayağını diğer ayağının önüne atıp sallarken ellerini çeplerine atıp omuz silkerek konuştu "kendin bilirsin en çabuk yarım saate gelir, yine geç kalırsın, geç kalınca da ne olucağını biliyoruz dimi ikimiz de" deyip göz kırptı.

Zeynep bize film izler gibi bakarken dayanamayıp konuştu "sizin alıp veremediğiniz ne allah aşkına". Azra arabadan uzaklaşıp bize doğru geldi elini Zeynepe uzatıp "bizi tanıştırmadılar" dedi bana bakarak tekrar Zeynepe dönüp "Azra ben" Zeynep elini hemen sıkıp "memnun oldum Zeynep" deyip güldü sonradan dank etmiş gibi "Azra a bu Azra o Az-" derken koluna dirseğimi geçirdim. Azra gülerek bana bakıp "beni mi çekiştirdin?" diye sordu hemen "ne alakası var?" dedim gözlerimi kısarak.

Omuz silkip arkasını döndü arabasına doğru irellerken. Kapıyı açıp "geliyor musunuz?" diye sordu. Zeynep "valla ben geç kalıp Hasret hocanın gazabına uğrayamam" deyip "ben geliyorum komiserim" deyip arabaya bindi. Ağzım açık elim havada ona baktım. Azra ona gülerek bakıp bakışlarını bana çevirdi. "Ee şimdi geliyor musun?"

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin