23. Şehvetin Dayanılmaz Öfkesi.

363 27 4
                                    

Azra...
Deniz yine benimle oyun oynamıştı. Ve ben yine ona kanmıştım ya da kanmak istemiştim. Böyle yaparak beni vazgeçireceğini ya da yıldıracağını düşünmesi hataydı tabi.

Sabah erkenden kalkıp işe gitmek için hazrlandım. Deniz hala uyuyordu. Uyanmaması için sessizce haraket ediyordum. Kahvaltı sevmediğini biliyordum ama yine de ona küçük bişeyler hazrlayıp kağıda da bi not yazıp evden çıktım. Arabaya binip merkeze doğru sürdüm.

Merkeze geldiğimde direk Yankı'nın odasına geçtim. "Naber çaylak?" deyip koltuğa oturdum. "İyidir amirim"dedi gülümseyerek. Koltukta bi sağa bi sola dönerken "Şu uyuşturucu satıcısından haber var mı?" diye sordum.

Kafasını iki yana sallayarak "Yok, adam inkar ediyor, elde kanıt da yok" "şu çocuk emin mi adamdan aldığına?" "Evet, ama adam bütün gün dükkanda oturuyor dışarı çıkmıyo, e haliyle-" sözünü kesip "adam ne satıyodu demiştin?" diye sordum "Çikolata dükkanı var işte" deyince gülümsedim.

Sorgulayan gözlerle bana bakıp "Ne noldu?" "Sen git bana getir şu adamı" dedim ayağa kalkarak. "İyi de daha dün burdaydı kanıt olmadığı için-" yine sözünü kesip "Yankı hadi abicim dediğimi yap, ha bu arada gelirken çikolata almayı unutma" dedim.

Kaşlarını çatıp "Çikolata mı? Napıcaksın?" diye sordu. Gözlerimi devirip "yicem Yankı yicem Allah Allah dediğimi yap" dedim. Kafasını sallayıp "emredersiniz amirim" dedi imayla "hadi hadi" deyip odadan çıktım.

Kendi odamda biraz oyalandıktan sonra Yankı'nın geldiğini duyup odamdan çıktım. Memurlara "Adamı sorgu odasına alın geliyorum" dedim. Ardından yankıya dönüp "aldın mı?" diye sordum.

Gözlerini devirip çikolataları cepledinden çıkararark "al ne çikolataymış arkadaş" deyip elime sıkıştırdı. Gülümseyip "gel benle" dedim.

Sorgu odasına irellerken Yankı da peşimden geliyordu. Odaya geçip adamın karşısına oturdum. Yankı da ayakta bizi izliyordu. Koltuğa yayılıp adama göz kırptım. "Naber çikolatacı?"

Adam ellerini havaya savurarak "ya beni yine niye getirdiniz buraya ben söyledim zaten bildiğim herşeyi. Benim bi ilgim yok uyuşturucu-" söznü tamamlamasına izin vermeden "kees" dedim.

Adam irkilirken yaslandığım yerden doğrulup Yankı'nın adamın dükkanından aldığı çikolataları önüne koydum. "Biz seni burda çaya davet ediyoruz senin yaptığına bak oldu mu şimdi?" dedim. Adam gerilince "noldu? sevdiğinden değil mi yoksa?" diye sordum alayla.

Cevap vermeyince kağıdını açıp ona doğru uzattım. Kafasını iki yana sallayıp "B ben yemem" dedi. "Aa neden? İkram geri çevrilmez ama öğretmediler mi hiç sana" deyip uzattım tekrar. Kafasını iki yana sallayınca ayağa kalkıp yanaklarını sıktım "ulan madem bu kadar korkuyorsun ne diye elalemin çoluğunu çocuğunu zehirliyorsun it" dedim sinirle.

Yankı şaşırarak "nasıl? bi dakka uyuşturucuyu çikolatanın içine mi koymuş?" dedi yeni anlayarak. Ona dönüp "evet bu şerefsiz aklınca böyle yaparak bağımlı yapıyor sonra da" Yankı cümlemin devamını getirerek "sonra da kendine müşteri kazanıyor" dedi.

Kafamla onu onaylayıp "aynen öyle" dedim. Ardından adamı kafamla işaret edip "alın bunu mahkemeye sevk edin, mümkünse hapishanede çürüsün" deyip odadan çıktım. Kendi odama geçip koltuğuma oturdum.

Biraz geçdikten sonra Yankı da geldi. İçeri geçip alkışlayarak "bravo amirim, gerçekten" dedi. Gülüp "tamam abartma" dedim. Etrafa göz gezdirip "Burçin yok ortalık-" derken söznü kesip "aman diyim Yankı aman anma adını" dedim.

Eliyle ağzına görünmez fermuar çekip ayağa kalktı. "Neyse ben işleri halledeyim görüşürüz sonra" dedi. Kafamı onaylarcasına salladım.

Gerçekten Burçin ortalarda yoktu. En son konuşmamızda biraz kırıcı olmuştum sanırım. Ama işleri bu raddeye o getirmişti.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin