15. Kıskançlık.

260 24 0
                                    

Azra...
Burçin'i geçirdikten sonra evde bunalıp dışarı yürümeye çıkmıştım. Önümde onu görünce adımlarımı yavaşlatdım. Ne işi vardı ki bu saatde dışarıda. Sevgilisi evde değil miydi? O niye burada? Morali mi bozuktu acaba diye düşünürken birden arkasını döndü.

"Beni mi takip ediyorsun sen?" diye sorunca gözlerimi devirdim "Ne münasebet canım bende hava almaya çıktım öyle, ne bileyim senin burda olduğunu" dedim elimi havaya savurarak.

Hiçbişey söylemeyip, arkasını dönüp yürümeye devam etti. Arkasından konuşmaya başladım "Sevgilin yok mu?" cevap vermeyince tekrar konuştum "Seni yalnız mı bıraktı gece vakti?" yine cevap vermedi. "Kavga mı ettiniz yoksa" deyince birden durup sinirle arkasını döndü. "Sana ne komiser sa-na ne, seni ne ilgilendirir ki, sen önce bi kendine bak" dedi.

Kaşlarımı çatıp "ne varmış bende" diye sordum. Ellerini göğsünde birleştirip  "bakıyorum da hiç vakit kaybetmemişsin" dedi. Anlamayıp "hangi konuda?" diye sordum "sevgili bulma konusunda" deyince kastettiği şeyi anlamıştım. "Burçini mi diyosun?" dedim. "Adı ne haltsa" deyince istemsizce kahkaha attım.

"Ne gülüyosun?" dedi kaşlarını çatıp. "Doktor valla alemsin ha, hem benden hoşlanmadığını söylüyosun, hemde beni kıskanıyosun bu nasıl iş?" diye sordum kafamı yana yatırarak. "Seni kıskandığım falan yok hayal kurmayı bırak artık" deyip tekrar arkasını dönüp yürümeye devam etti.

"Sonuna kadar inkar diyosun ha?" deyince yine durdu bana dönüp gözlerimin içine baktı "olmayan bişeyi neden inkar edeyim?" deyince sesi buz gibi çıkmıştı. "Olmayan bişey demek öyle mi?" dedim sitemkar sesimle "Öyle" dedi yine soğukkanlılıkla. Daha fazla uzatmadan "peki öyleyse sana iyi geceler doktor" deyip ayrıldım yanından.

Daha fazla yanında durup kendime bu kötülüğü yapamazdım. Hani uzak duracaktım, hani unutacaktım. Hepsi laf. Görünce yine yelkenlerim suya inmişti. Bu duruma acilen bi çözüm bulmam gerekti. Aksi taktirde böyle yıpranan ben olacaktım.

Eve dönüp yatak odama geçtim. Yarın bi operasyon vardı uyumam gerekti. Daha fazla onu düşünmeyip kendimi uyumaya zorladım.

Sabah erkenden kalkıp Burçin'in gelmesini bekledim. Dün beni alacağı operasyona birlikte gideceğimiz konusunda anlaşmıştık. Kahvaltımı edip aşağı indim. Saatime baktım, daha 10 dakka vardı gelmesine. Arabama yaslanıp bekledim.

Ben gözümü yola dikmiş bakarken birden "günaydın komiserim" diyen sese doğru kafamı çevirdim. Gülümseyerek "günaydın Zeynep" dedim Deniz orda yokmuş gibi davranarak. Madem hamfendi böyle istiyordu. Buyursun bakalım.

Zeynep bir Denize bir bana bakıp aramızdakı gerilimi fark etmiş gibi konuyu değiştirdi. "Birini mi bekliyosun?" diye sorunca tam ona cevap verecekken Burçin geldi. Arabadan inip yanıma gelip yanaklarımdan öpüp sarıldı. Ben kaşlarımı çatıp ona bakarken "Günaydın hayatım" dedi.

Güneş gözlüğünü çıkarıp Denizlere bakarken ona "Burçin seni bu konuda uyardığımı hatırlıyorum" dedim kısık sesle. Tekrar bana dönüp "hayatım şimdi bunları mu tartışıcaz herkesin önünde" deyip onlara döndü. "Beni arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?" deyip onlara doğru yürüdü.

Gözlerimi devirip arabaya doğru irelledim "Hadi Burçin". Aynadan bakınca Burçinin onlarla el sıkıştığını görünce kornaya bastım. Hepsi birden irkilirken Burçin yanlarından ayrılıp arabaya bindi. Ona ters ters baktığımı görünce "Ne?" diye sordu. Sinirle "Ne mi?" Napıyorsun Burçin? Şaşırdın iyice sen" dedim.

"Abartıyosun hayatım alt tarafı arkadaşlarınla tanıştım ne var bunda?" deyince parmaklarımı saçlarımdan geçirip "1cisi onlar benim arkadaşım değil. 2cisi bana hayatım demeyi kes" dedim. "Sinirlenince aşırı seksi oluyosun" deyince "Burçiin" dedim uyarıcı ses tonumla. Elini havaya kaldırıp "tamam tamam sustum" deyip ağzına görünmez bi fermuar çekti. Derin bi nefes alıp gözümü yola diktim.

Deniz...
Akşam Azra söylediğim söze alınıp gidince ben de biraz yürüyüp eve döndüm. Alındı deyince yani bence alınmıştı. Benim ondan hoşlanmam onu kıskanmam bu kadar önemli miydi onun için yani? Aman ne önemli olacak egosunu tatmin etmeye çalışıyordur o kesin.

Muhtemelen ilk kez redd ediliyordur. O yüzden takıntı haline getirmiştir. Bana aşık olacak hali yok gerçi o kimseye aşık olmaz. Sevgilisine acıdım şimdi hayatında bitek kendisi olmadığını bilse, neyse beni ilgilendirmez sonuçta.

Eve gelince Zeynepler salonda televizyon izliyordu. Beni görüp "erken döndün" deyince "evet, ben odamdayım" deyip yukarı çıktım. Odama gidip yatağıma uzandım. Artık onu düşünmemeye ve uyumaya çalıştım.

Sabah erkenden kalkıp aşağı indim. Barışla Zeynep çoktan uyanmışlardı. Bende yanlarına gidip masaya oturdum. "Günaydın" deyince ikiside "Günaydın" dedi. Zeynep "daha iyi misin canım?" deyince "evet evet iyiyim" dedim. Barışa dönüp "ya kuzen kusura bakma dün için biraz yorgundum da" deyince Barış "olur mu kuzen ya sen iyi ol da" dedi gülümseyerek.

Gülümsemesine karşılık verip "Emin ol bu akşam telafi edeceğim. Akşam seni çok güzel biyere götürücem" dedim. Zeynep'e dönüp "sen de bize katılırsın dimi" dedim. "Çok isterdim ama akşam başka planım var size iyi eğlenceler" "iyi peki işin biterse gelirsin" "neden olmasın".

Hazırlanıp evden çıkınca yine onla karşılaşmıştık. E komşu olunca normaldi tabi. Arabasına yaslanmış birini bekliyordu. Ben hiç bişey söylemeyip arabama doğru giderken Zeynep yine yapmıştı yapacağını. O zeyneple konuşurken bana asla bakmıyordu.

Neydi bu şimdi? Tavır mı? Trip mi? İyi de neden? Ondan hoşlanmadığımı söyledim diye mi? İyi öyle olsun bakalım komiser. Zeynep birini mi beklediğini sorunca yine akşamki araba durmuştu önümde. Ve yine o kız.

Arabadan inip Azra'nın yanına gitdi. Birden sarılıp öpünce yine gözlerimi kapatıp derin bi nefes alıp başka yöne çevirmiştim bakışlarımı. Hayatım lafını duyunca tekrar onlara dönmüştüm. Azra kızdan ayrılıp arabaya giderken kız bizle tanışmak için yanımıza geldi.

Elini önce Zeynepe uzatıp "meraba ben Burçin" "Zeynep" elini ondan ayrıp benimkini tutarken "Deniz" dedim sahte gülümsememi yüzüme yerleştirerek "memnun oldum çok" deyince "ben de" dedim.

Birden korna sesiyle hepimiz irkikdik. Kızıl şeytan yapmıştı gene yapacağını. Burçin sesi duyunca hızla arabaya giderken biz de arkalarından baktık. Zeynep sessizlipi bozarak "kim bu kız?" diye sordu. "Uyuzun sevgilisi işte,  sevgilisi de aynı kendine benziyor" deyip kapıyı açtım. Zeynep'in bana baktığını görünce kafamı ona çevirdim. "Ne?" diye sorunca gülüp "şşt bana bak sen yoksa Azra'yı kıskandın mı?" deyince kan beynime sıçradı.

"Gerçekten bak gerçekten bunu bi kişi daha söylerse Hippokrat yeminimi bozup birilerini yaralayacağım artık yeter" dedim. Zeynep şaşkınlıkla bana bakarak "başka kim söyledi ki?" diye sorunca ona dönüp "kim olacak uyuz komiserin, neyse bu konuyu daha fazla konuşmak istemiyorum kapatalım lütfen" deyip arabaya binip hastaneye geldik.

Hastanedeki işlerimi bitirip çıktıktan sonra Barış'ı aradım. Arkadaşının yanında olduğunu söyleyince onu almaya gitdim. Bu aşkam onu yemeğe çıkaracağıma söz vermiştim. Barış'ı alıp güzel bi mekana geçtik. Deniz manzaralı işıklı hoş bi mekandı. Zeyneple hep buraya gelirdik.

Mekandan içeri geçerken ben etrafa göz gezdiriyordum o sırada garson bi masayı işaret ederek "buyurun efendim" deyince gösterdiği masaya doğru kafamı döndüm. Gözüm birden yan masaya çarptı. Gördüğüm şeyle kaşlarımı çatmıştım. Bunların burada ne işi vardı??...

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin