38. Bitmeyen Kavgalar.

282 24 6
                                    

Azra...
Deniz'i karşımda görünce donup kalmıştım. Bana sorgulayan gözlerle bakınca banyodan çıkan Burçin'e çevirdim kafamı. Bornozla saçları ıslak şekilde yanıma yaklaşarak "kim gelmiş?" diye sordu. Gözlerimi kapatıp derin bi nefes aldım. İşte şimdi bitmiştim.

Gözlerimi Deniz'e çevirdiğimde şaşkınca bize bakıyordu. Herşeyi yanlış anlamıştı belli. Bir adım öne gelip "Deniz göründüğü gibi değil" dedim. Kafasını iki yana sallayıp kinayeyle gülümsedi. Ardından hiçbişey söylemeden arkasını dönüp çekip gitti.

Arkasından "Deniz" diye seslensem de durmadı tabi. Kafamı Burçin'e çevirip sinirle ona baktım. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp bana bakınca masanın üzerindeki telefonumla silahımı alıp odadan çıktım.

Deniz'in peşinden gidip ona yetişmeye çalışıyordum. Ama o durmuyordu. "Deniz bi durur musun Deniz". Sonunda kolundan tutup kendime çevirerek onu durdurdum. "Ne var ne?" dedi sinirle. "Göründüğü gibi değil diyorum, yanlış anladın" "naparsan yap Azra" deyip kolunu benden kurtararak devam etti.

Peşinden gidip arabasının kapısını açınca elimle geri kapatıp "bunu yapma işte yapma bunu" dedim. Sinirle bana dönüp "neyi yapmiyim ya ne?" dedi. "Umursamıyomuş gibi yapma" "umursamıyorum çünkü" dedi tekrar kapıyı açarken. Ben de tekrar geri kapatıp "yalan söyleme" dedim.

Sinirden ateş fışkıran gözlerini bana dikip "çek elini" dedi. "Gitmiyosun hiçbiyere". Kinayeyle güldü. "Kim karar veriyo buna sen mi?" "Beni dinlemek zorundasın" "Hiçbişey yapmak zorunda değilim, dinlemek istemiyorum" deyince "Deniz beni delirtme" dedim dişlerimi sıkarak.

Elleriyle beni göğsümden itip "Ne sandın ya bi kere yakınlaşdık diye sana aşık mı oldum, ne sanıyosun ya sen kendini?" dedi "Deniz bak ileri gidiyosun" Omuzlarımdan iterek "hadi ya, kimsin ki sen, sen kimsin Azra kimsi-" deyince cümlesini tamamlamasına izin vermeden yanaklarından tutup dudaklarına yapıştım.

Ellerimi yüzünden indirip beni omuzlarımdan iterek "sakın bi daha bunu tekrarlama sakın" dedi "neden?" diye sorunca "İstemiyorum çünkü" dedi. Beni baştan aşağı aşağılayıcı bakışıyla süzerek "üzerinde hala o kızın kokusu var ya senin, çekil önümden" deyip beni kenara iterek arabasına binip çekip gitti.

Hiçbişey söyleyemedim. Öylece kalakaldım. Derin bi nefes alıp otele geri döndüm. Burçinin kaldığı odaya girip sinirle kapıyı açıp "Deniz buraya nasıl geldi?" diye sordum. "Bilmem sen sormadın mı?" dedi gayet rahat tavrıyla "Burçin benimle oyun oynama cevap ver" deyince "ben nerden bileyim Azra sevgiline sorsaydın ya" dedi.

Kafamı sallayıp "onu sen çağırdın buraya dimi?" diye sorunca cevap vermedi. "Sen çağırdın tabi" ona yaklaşıp "bak Burçin benim sabrımı taşırma, sınırlarımı zorlama, beni çileden çıkarma, aksi halde senin için katlanılması zor hale gelirim, bu sana son uyarım" deyip kapıyı çarpıp otelden ayrıldım.

Deniz...
Burçin'le Azra'yı öyle görünce kan beynime sıçramıştı. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü resmen. Bu olayın beni bu kadar etkilemesi normal miydi? Ben daha önce hiç bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyordum.

Kime neye sinirlendiğimi de bilmiyordum. Kendime mi ona mı? Kıskançlık mıydı bu duygunun adı yoksa başka bişey mi? Bilemiyorum. Ellerim sinirden titrerken direksiyonu sıktım. Arabada son sürat hıza ulaşınca eve ne zaman nasıl geldiğimi bile farketmedim.

Kapıyı açıp içeri geçtim. Zeynep beni görünce "Aa Deniz erken dönmüşsün" dedi. Konuşacak halim olmadığından "ben yatıyorum" deyip merdivenlere yöneldim. Kanepeden kalkıp yanıma gelerek "dur bi dakka noldu?" diye sordu. Derin bi nefes alıp "bişey olmadı Zeynep" dedim.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin