22. Mantık İnsanı.

243 21 4
                                    

Deniz...
Azra'nın yüzündeki şaşkın ifadeden benden böyle bir cevap beklemediği belliydi. Yüzüne çapkın bi gülümseme yerleşirken "Ne? Nasıl yani?" diye sordu. Gözlerimi kısıp gözlerine dikerek "yani diyorum ki..." dedim. Kafasını 2 yana sallayıp "ee?" dedi gözleri hala dudaklarımdayken.

Onun bu haline gülümseyip kendimi geri çekerek "benim yüzünden yerinden olma ben salonda yatarım diyorum" dedim. Yüzünde oluşan hayal kırıklığını görünce dudaklarımı gülmemek için bir birine bastırdım.

Yaptığım haraketle kaşları havalanırken gözlerini kısıp gözlerime dikti. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip "sen beni düşünme doktor, rahatına bak, hadi iyi geceler" deyip odadan çıktı. Bozulmuş gibiydi.

İyi de ne sanıyordu ki onunla birlikte uyuyacağımı mı? Daha neler. Gerçi onunla olunca uyurmuyduk? Orası da muamma da neyse. Odadan çıkdıktan sonra arkasından gülümseyip kafamı iki yana salladım. Duş almak istesem de herşeyim evdeydi.

O yüzden yatağa geçip uyumayı seçtim. Kendimi onun odasında olduğum için biraz garip hissetmiştim. Başımı yastığa koyunca Azra'nın kokusu geldi burnuma. Her bana yaklaştığında içime çekmemek için kendimi zor tuttuğum o koku.

Yastığı elime alıp koklarken gözlerimi kapattım. İlk kez gönül rahatlığıyla koklamıştım çünkü Azra burada yoktu. Onun yanındayken böyle yapsam egosunu koyacak yer bulamazdı kesin. Yastığı başımın altına koyup kendimi uykuya teslim ettim.

Sabah alarımın sesiyle uyandım. Odada olan banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra giyinip odadan çıktım. Ev sessizdi Azra sanırım hala uyuyordu. Salona geçtiğimde orada yoktu. Mutfağa gittiğimde masada bi not gördüm. Kaşlarımı çatıp nota bakarken elime alıp okudum. "~Günaydın Boncuk. Umarım rahat uyumuşsundur. Kahvaltı yapmadığını biliyorum ama yine de senin için bişeyler hazrladım. Senin için bi yedek anahtar bıraktım lazım olur diye. Gidip biraz kötü adamları yakalayayım. Görüşürüz~"

Notu okurken yüzümde kocaman bi gülümseme oluşmuştu. Şapşal ya bu. İyice aptal aşık oldu başıma. Ben her defasında bu sefer benden uzaklaşıcak derken o biraz daha beni şaşırtıyordu. Sert seviyo galiba.

Gülümseyip kafamı iki yana sallarken gözm masaya takıldı. Benim için hazırladığı kahvaltı ve yanında taze sıkılmış meyve suyu vardı. Gerçekten böyle giderse ona kapılmadan duramayacaktım. Düşüncelerimi bi kenara bırakıp meyve suyundan içtim.

Kahvaltı sevmediğim için ağzıma bir iki bişey atıp evden çıktım. Sokağa gelince evimin orada bi hareketlenme gördüm. Annemlerdi. Bu saatde hayrdır inşallah diyerek oraya doğru yürüdüm. Annem beni görünce "aa Deniz günaydın" dedi telaşla.

Şaşkınca onlara bakıp "günaydın anne de ne bu telaş bu saatte?" diye sordum. Bana inanamıyormuş gibi bakıp "kızım? akşam kuzeninin düğünü var ya onun için işte koşturuyoruz yetişelim diye biliyosun aniden gelişti herşey" dedi. Ben ona anlamsızca bakarken "unuttun mu yoksa?" diye sordu.

Anneciğim bilmiyordum ki unutayım. Buraya geldiğimden beri herkesle yabancılaşmıştım resmen. Herkes telaşla arabalara binerken annem bana sorgulayan gözlerle bakıp "sen gelmeyecek misin yoksa?" dedi. Yüzümü buruşturunca annem tekrar konuştu "bak Denizciğim İzmirde olsa gelmemen sorun olmazdı. Yani nasıl desem-" sözünü kesip "tamam anne bi ara uğramaya çalışacağım" dedim.

Bana gülümseyerek sarılıp gitti. Ben de arabama atlayıp hastaneye gittim. Hastaneye gelince soyunma odasına gittim. Zeynep yine benden önce gelmişti. Bu kız bu kadar enerjiyi nereden depoluyor merak ediyordum. Beni görünce yüzüne gülümseme yerleşerek "Günaydıın" dedi. Ben de ona gülümseyip "Günaydın dedim.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin