42. Bilinmezlik: Romantik İtiraf.

425 29 18
                                    

Azra...
Burak'ın evlenme teklifini duyunca biçok duyguyu aynı anda yaşadım. Deniz'i kaybetmenin üzüntüsü, onu başkasına kaptırmanın pişmanlığı, en esası elimden bişey gelmemesinin vermiş olduğu sinir ve çaresizlik hissi.

Onu başkasının yanında görmek yeterince acıydı evet ama evlilik... Bu çok başka bişey. İşte bunun acısına dayanabilir miyim bilmiyorum.

Deniz gülümseyerek ayağa kalkıp Burak'ın önünde durduğunu görünce işte herşey bitti dedim içimden. Ağzından çıkan "Tabiki" kelimesini duyunca gözlerimi kapatıp derin bi nefes aldım.

Tarifsiz bi acı. Baş edilemez. O an tam anlamıyla kalbimin kırıldığını hissettim. Gözlerimi açıp tekrar ona baktığımda yüzündeşi gülümsemeyi yok edip ciddi bir ifade takınarak "hayır" dedi.

Kaşlarımı kaldırıp son derece şaşkınca ona baktım. Napmaya çalışıyodu bu?. Zeynep de şaşırarak "ne hayır mı dedi o?" diye sordu.

Ben onlara bakmaya devam ederken Burak en az bizim kadar şaşırarak ayağa kalkıp "ne nasıl ama ama..." dedi bu cevabı beklemiyormuşcasına.

Deniz sinirli şekilde "ne sandın? Beni kandırarak benimle evlenebileceğini mi? Salak mıyım ben?" dedi hesap sorarak. Burak "nasıl sen herşeyi hatırlıyor musun?" diye sorunca bütün dikkatimi Deniz'e verip cevabını bekledim. "Evet gerizekalı".

Evet dedi. Hatırlıyordu. Bunca zamandır bizi kandırdı mı yani? Oyun mu oynadı bizle ya da belki de benimle. Gözümün içine baka baka, acı çektiğimi görerek bunu nasıl yapar? Onun için o kadar uğraşmışken bu nasıl bir kibir?

Bunca zaman ben boşuna mı acı çekmişim. Boşuna mı kendimi suçlamışım. Yüzümdeki şaşkınlık ifadesinin yerini sinirli halim alırken en sonunda dayanamayıp yerimden kalktım. Yanına gidip kolundan tutarak "Sen bi gelsene benle" diyerek onu mekanın dışına sürükledim.

Kolunu çekişdirerek "napıyosun, bırak, kolumu acıtıyosun Azra" dese de onu duymayıp devam ettim. Dışarı çıkınca kolunu kurtarıp bana dönerek "ne yaptığını sanıyosun?" dedi sinirle.

Kaşlarımı çatıp "Asıl sen ne yaptığını sanıyosun? Ne hakkın var ya bu kadar insanı kandırmaya? Günlerdir senin için ne kadar uğraştığımızı görmüyor musun? Bu mu karşılığı?" dedim tek nefeste hesap sorar gibi.

"Uğraşmasaydın Azra senden böyle bişey isteyen mi oldu?" dedi yine kibirini konuşturarak. Güldüm. "Sana inanamıyorum, ne kadar bencilsin". Eliyle kendini göstererek "ben mi bencilim asıl sen kendine bak be" dedi.

Kafamı iki yana sallayarak "ne varmış bende?" diye sordum. "Eski sevgiline dönmek içün fırsat kolluyormuşsun resmen" dediğinde kan beynime sıçradı. "Sen bana hesap mı soruyosun?" dedim dişlerimi sıkarak "Hangi yüzle?, Neyinim ben senin Deniz? Neyiz biz? Sen bana ne hakla hesap sora biliyosun?" diye ardarda döşedim soruları yüzüne.

Cevap veremeyince dudaklarını ıslatıp "Doğru haklısın" dedi kafasını sallayarak. Kinayeyle güldüm. "Haklıyım, haklıyım tabi".

Gözlerimi üzerinde gezdirerek "Şu haline bak, kaç yaşına gelmişsin hala küçük bi çocuk gibi davranıyosun, yeter artık Deniz kendine gel, böyle yapmaya devam edersen etrafında kimse kalmıycak" deyip konuşmasına fırsat vermeden arkamı dönüp çekip gittim.

Benim tanıdığım Deniz bu lafların altında kalmazdı. Ama suçlu olduğunu biliyodu o yüzden sustu. Konuşsa ne diyecekti ki zaten. Bu sefer fazla abartmıştı, o da farkındaydı. Daha fazla kırmadan ve kırılmadan bu konuşmayı bitirmek ikimiz için de en hayırlısıydı.

Deniz...
Evet hatırlıyordum. Herşey o gece başladı. Tam 4 gün bundan önce uykumdan sıçrayarak uyandım. Karmakarışık gördüğüm rüyanın ardından herşeyi bir bir hatırlamaya başlamıştım. Burak'ın yalanları, Azra'nın benden uzaklaşması herşey.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin