35. Gizemli Geçmiş.

278 25 4
                                    

Azra...
Deniz'in ölen babasının yanında kendi babamı görünce şaşırmıştım. Kafamda onlarca senaryo kurup kurup siliyordum. Onun ölümünün babamla alakalı olmaması için içimden dua ederken Deniz'in bana uzattığı suyla düşüncelerimden kurtuldum.

Suyu elinden alıp içerken elimdeki fotoğrafı ona göstermeden saklamaya çalıştım. Sudan 2 yudum alıp ona gülümseyerek teşekkür ettim. Elimden alıp masaya koyarken ben de fotoğrafı katlayıp pantalonumun cebine yerleştirdim.

Yanıma oturunca ona dönüp "bana biraz babandan bahsetsene" dedim. Kaşlarını çatıp şaşırarak "babam mı?" dedi. Kafamı sallayıp "evet yani bi sakıncası yoksa" dedim. Derin bi nefes verdi.

Ardından babasının bi fotoğrafını eline alıp ona bakarak konuşmaya başladı. "Ahmet Demir... çok iyi bir babaydı. Deniz gözlüm diye severdi beni. Önüne gelen herkese benim kızım doktor olucak derdi. Benimle gurur duyardı. Doktor olduğunu bi görsem gözüm açık gitmez derdi hep. Göremedi" dedi gözünden düşen bi damla yaşı silerken.

Onu ağlarken görmeye dayanamıyordum ama bu bilgilere ihtiyacım vardı. "Nasıl öldü peki?" diye sordum içten içe korkarak. "Kalp krizi dediler" deyince rahatlayıp derin bi nefes verdim. Ama uzun sürmedi.

Ardından "inanmadım" deyince kafamı hızla ona çevirip baktım. O da bana dönüp "Morga girdim, yanına. Hiç korkmadım ondan biliyor musun?" deyince gülümsedi dolan gözleriyle.

Omuz silkip "belki seçmiş olduğum meslekten dolayıydı, belki de babam olduğu için bilemiyorum, hani derler ya mezarlıklardan korkuyosanız eğer en değer verdiğiniz kişi daha ölmemiştir diye" deyince yutkundum. "Sonra noldu?" "Kurşun izi vardı" dedi işaret parmağıyla kalbini göstererek "tam burda".

Gözlerini benden çekip tekrar fotoğrafa baktı. "Kimseye söylemedim. Hiçkimseye. Şu an sana niye söylediğimi de bilmiyorum hiç. Bu işin peşine çok düştüm, çok araştırdım, ama ne onu öldüreni, ne de onun ölüm sebebini bula bildim. Böyle olunca da haliyle dosyası kapandı".

"Peki bi düşmanı falan var mıydı? ya da kavgalı olduğu birileri?" "Bildiğim kadarıyla yoktu, ama son günlerde hep bi karamsardı, kara kara düşünüyordu, düşünceliydi, bi derdi var gibiydi, ama paylaşmadı, böylece çıktı gitti hayatımızdan" dedikten sonra tuttuğu göz yaşlarını bıraktı.

Omzundan tutup onu kendime çekerek göğsüme bastırdım. "Özür dilerim Deniz seni üzmek istememiştim çok üzgünüm". Onu kaldırıp yüzünü avuçlarımın içine aldım. Baş parmağımla göz yaşlarını silip gözlerine bakarak "baban yaşasaydı emin ol hala seninle gurur duyardı" dedim.

Gülümsedi. "Ben her zaman senin yanındayım tamam mı? Ne olursa olsun" dedim alnına bir öpücük kondurarak. Derin bi nefes alıp benden ayrıldı "teşekkür ederim" deyip göz yaşlarını silip kendine geldi.

Ben de ayağa kalkıp gitmek için hareketlendim. "Neyse geç oldu, ben artık gitsem iyi olacak" dediğimde o da ayağa kalktı. "Sen gelme ben kendim giderim" dediğimde kafasını salladı "Görüşürüz" deyip yanağından öperek evden çıktım.

Dışarı çıkınca gözlerimi kapatıp soğuk havayı ciğerlerime çektim. Ardından arabama atlayıp eve sürdüm. Anlaşılan Tekin beyle konuşacaklarımız var. Eve gelince arabadan inip kapıyı çaldım.

Açılınca "Aysel babam nerde?" diye sordum bi hışımla eve girerken. Bana şaşırarak bakıp "çalışma odasında" deyince oraya gitdim. Kapıyı çalmadan içeri geçip kapıyı kapattım. Babam beni görünce şaşırıp "Azra bu ne güzel süpriz böyle hayırdır?" dedi.

Cebime buruşturarak soktuğum fotoğrafı çıkarıp önüne koydum. Kaşlarını çatarak bana bakıp "Bu ne?" dedi. "Onu sen söyleyeceksin" dedim. Yerinden doğrulup fotoğrafa bakınca tekrar bana döndü. "Tanıyor musun?" diye sordum. "Evet, eski bi dostum Ahmet, Allah rahmet eylesin nolmuş?" dedi soğukkanlılıkla.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin