45. Uyumsuz Çift Seçimi.

183 21 18
                                    

Azra...
Ekin'in artık bizimle olacağını duyunca sinirim hepten tepeme çıkmıştı. Bu ne ya? Önce Burçin, şimdi Ekin. Yılanın istemediği ot dibinde bitermiş dedikleri bu olsa gerek.

Hiçbişey söylemeyip odadan çıktım. Kendi odama doğru giderken arkamdan gelen sese doğru döndüm. "Hey bi baksana".
Arkamı dönünce o kızı gördüm. Ekin'in sorguda haşat ettiği kızı.

Önce sağa sola bakıp tekrar ona döndüm. Elimle kendimi göstererek "bana mı dedin?" diye sordum. Yanıma yaklaşıp suratına samimi gülüş takınarak "evet sen" dedi.

Sorgulayan gözlerimi bi süre üzerinde gezdirdim. Daha sonra "seni bıraktılar mı?" diye sorunca "a evet, ben de onun için sana teşekkür edecektim" dedi.  Kaşlarımı çattım "ne teşekkürü, niçin?"

"Beni o kadının ellerine bırakmadığın için, ya dün geceden beri annemden emdiğim sütü burnumdan getirdi, doğduğuma bin pişman etti, ben böyle bişey görmedim, Allah düşmanımın başına vermesin". Bir nefeste Ekin'den sitem edince dayanamayıp güldüm.

Güldüğümü görünce "ya çok pardon, seni de meşgul ediyorum dimi, sadece teşekkür etmek istedim, çok saol" dedi
"Yok bişey değil, kim olsa aynısını yapardı"

Gözlerini devirip "Yapsalardı dün geceden beri yaparlardı, umarım benim yüzümden başın ağrımamıştır" dedi baş komseri kastederek. Kafamı iki yana sallayıp "Yok sen takma kafana, geçmiş olsun" dedim.

Tam gidecekken elini bana uzatarak "A bu arada Eylül ben" dedi "Memnun oldum Azra" dedim elini sıkarak.
"Teşekkürler Azra, herşey için" deyip bü süre elimi sıkarak gözlerime baktı. Gülümseyip "Bişey değil" dedim elimi nazikce geri çekerek.

Arkasını dönüp gidecekken "ha bu arada" deyince bana döndü.
"Ekin... onun tarzı o, biraz asabi sana özel değil yani". Gülümsedi "bildiğim iyi oldu, iyi günler" "sana da".

El sallayıp gitdikten sonra ben de odama geçtim. Birden arkamdan gelen sese kafamı çevirdim "Yengem kızmasın".

Yankı sinsice arkamdan gelip odaya girmişti. Onu farketmediğim için "sen ne zaman geldin, ayrıca ne saçmalıyosun?" dedim.

"Deminden beri şöyle bi izledim de sizi"
"ee?"
"Essi nç"
"ne?"
"Olmaz yani"
"ne olmaz oğlum ne diyosun?"
"Sarı ve kızıl, uyumsuz bikere, ne o öyle cimbom gibi, yok nç unut"

"Yankı, saçmalama abicim, kız teşekkür etti sadece ve gitti, hadi sen de git"
"Böyle şeyler önce teşekkürle başlar daha sonra.." lafını kesip "ne saçmalıyosun ya?" dedim.

Yüzüne ciddi ifade takınarak "Ya Azra bişey farkettim de" dedi. Ne anlamında kafamı salladım.
"Senin şu renkli gözlere karşı zaafın mı var?"
"O nerden çıktı?"
"Şimdi yengem mavi gözlü, e bu kız da yeşi..-"

Cümlesini tamamlamasına izin vermeden sinirle "Yankı! Kaybol!" diye bağrınca bi de tozunun kaldığını gördüm. Fesuphanallah, ben de ciddi ciddi dinliyorum ya şu gevezeyi.

Deniz...
Eylül'le Azra bir birini görüp tanıyınca şaşırmıştım. Nerden tanışıyor ola bilirler ki, acaba bu da Burçin gibi eskilerden mi, bunun mazisi nasıl acaba diye kafamda bin bir türlü senaryo kurduktan sonra onlara o malum soruyu yöneltdim. "Siz tanışıyor musunuz?"

İkisi bir birine bakınca gözlerimi kapatıp derin bi nefes aldım. Ardından Azra'ya dönüp "Azra, sana soruyorum, tanışıyor musunuz?" dedim.

Azra bi Eylül'e bi bana bakarak "ee evet tanışıyoruz" dedi. Yüzüme sahte bi gülümseme ekleyip "öyle mi, ne güzel, nerden?" diye bu sefer Eylül'e döndüm.

Eylül gözlerini Azra'dan çekip bana döndü.

"Hani size başıma bi olay geldi dedim ya?"

"Ee, başına gelen olay Azra mıydı?" Bu sırada arkadan "efendim bunları nereye koyalım?" diye Eylül'e seslenince "Üzgünüm gitmek zorundayım, konuşuruz yine, nasıl olsa aynı sitedeyiz, iyi günler" deyip gitti.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin