30. Huzurlu Uyku.

265 28 10
                                    

Deniz...
Sabah uyandığımda Azra yanımda yoktu. Etrafa bakınca odada da olmadığını gördüm. Gitmişti. O sırada kapının açılmasıyla oraya döndüm. Zeynep elinde tepsiyle "Günaydıın" diyerek içeri girdi. Gülümseyerek "günaydın" diyip ona karşılık verdim.

"Kahvalti saati" deyince yüzümü buruşturup "Off Zeynep kahvaltı etmediğimi bilmiyosun sanki" dedim. "Aa olmaz öyle bunların hepsi bitecek" dedi tepsiyi önüme koyarak. Derin bi nefes alıp "tamam senden kurtuluş yok" deyip çatalı elime aldım.

O da gülümseyerek koltuğa oturdu. Kafamı ona çevirip "bişey sorucam" dedim "sor" dedi "şeyi gördün mü bugün?" deyip önüme dönüp yemeğe devam ettim "kimi?" diye sorunca "şeyi işte ya Azryı" dedim. İsmini içime söylemiştim adeta. Kaşlarını çatıp "kimi pardon duyamadım?" dedi kulağını bana doğrultarak.

Gözlerimi devirip "Azrayı, oldu mu?" dedim. Gülüp "oldu" dedi. Gözlerine bakıp "ee?" diyince "ne ee? ha yok görmedim niye sordun?" dedi. Madem bilmiyosun ne uğraştırıyosun o zaman kızım? Ecel terleri döktüm burda. Omuz silkip "öylesine" dedim.

Kafasını sallayıp "gece bi ara uğradım yanına-" demesiyle meyve suyu boğazıma kaçtı. Ayağa kalkıp "helal helal noldu?" diyerek yanıma geldi. Azrayla uyuduğum aklıma gelince "ge gece derken" dedim kekeleyerek. "işte gece denmez sabaha karşı 5 gibi falan".

Merakla ona bakıp "ee?" dedim "esi uyuyodun ben de öyle bakıp gitdim" "uyuyodum dimi ben yalnız uyuyodum" "kimle uyuyacaktın başka Hasret hocayla mı?" diyip gülünce görmemiş olması içimi rahatlatmıştı. "dimi benimki de laf" dedim gülerek elimi havaya savurup. Kaşlarını çatıp "Deniz sen iyi misin?" diye sorunca. "Evet çok iyiyim" dedim daha fazla pot kırmamak için ağzımı kahvaltıyla meşgul ederken.

Demek ki Azra çok erken gitmişti. Nasıl hissetmemiştim acaba. İlaçların etkisindeymişsem demek ki. Gece yanıma gelip arkamdan sarılınca garip bi şekilde huzurlu hissetmiştim. Bu sefer ona karşı koymamıştım. En azından bedenim koymamı istemiyordu. Sanki ona ihtiyacım varmış gibiydi. Bi yanım eksik kalmış da o tamamlıyor gibi. Elini çekerse üşüyecekmişim gibi. O yüzden dün gece kendimi ona teslim ettim.

Konuyu hızla değiştirip "ben ne zaman çıkarım?" diye sordum "belki bu akşam belki de yarın sabah erkenden" diye cevap verdi "ya Zeynep lütfen şu işlemleri hallet artık çıkmak istiyorum" dedim "tamam ben hallederim, o önündekileri bitir ama" deyip ayağa kalktı "tamam" deyince gülümseyip odadan çıktı.

Azra...
Sabah erkenden uyandığımda gün daha aymamıştı. Gözümü açar açmaz Deniz'i yanımda görmek beni gülümsetmişti. Hafifce saçlarından öpüp geri çekildim. Yerimden doğrulduğumda her tarafımın tutulduğunu görüp yüzümü buruşturarak boynumu tuttum. Yerim ne kadar rahatsız olsa da belki de şimdiye kadarki en huzurlu uykumdu.

Deniz'i uyandırmamaya dikkat ederek yavaşca yanından kalkıp odadan çıktım. Arabama atlayıp merkeze gitdim. Odama geçince Yankı beni görüp peşimden geldi. Ardından telefonum çalınca Halam
olduğunu görüp ona haber vermediğim aklıma gelince yüzümü buruşturdum.

Odama giren Yankı'ya elimle dur işareti yapıp telefonu açtım."-efendim Dilber sultan, efendim halaların en güzeli, +hiç yalakalık yapma Azra nerdesin sen? bana niye haber vermiyosun öldüm meraktan?, -tamam çok haklısın ama inan ki neler olduğunu öğrenince bana hakk vericeksin, +biliyorum, Yankı anlattı, -ha demek biliyosun" deyip Yankıya ters ters baktım.

Kafasını sorgular gibi iki yana sallayınca tekrar telefona döndüm "+evet canım senin aksine arkadaşın akıl etmiş bana haber vermeyi, neyse boncuk gözlü nasıl?, -iyi hala iyi, +sen nasılsın peki?, -iyi olmaya çalışıyorum hala olayın etkisindeyim, +anlıyorum canım, tamam o zaman konuşuruz eve gelince, ayrıca hesabımı sorucam unuttum sanma, -tamam Dilber sultan tamam" deyip telefonu kapattım.

Ardından Yankı'ya dönüp "beni halama mı ispiyonladın?" dedim. "Aşk olsun bana teşekkür edeceğin yerde ne diyosun" dedi yalandan sitem ederek. Telefonu masaya bırakıp "neyse tamam" dedim. "Deniz nasıl?" diye sorunca "İyi" dedim "peki sen?" elimle kendimi gösterip "gördüğün gibi" dedim.

O sırada odaya bi memur gelip Baş komserin Yankı'yı istediğini söyleyince "peki geliyorum şimdi" deyip gitti.

Merkezdeki işlermi bitirince hastaneye geçtim. Deniz'in odasına giderken Zeynep'le karşılaştık "Denize mi?" diye sorunca "evet" dedi. Ardından ikimiz de odanın önüne gelince kapının aralı olduğunu gördüm.

Kaşlarımı çatıp kapıyı biraz daha aralayınca odada bi adamın olduğunu görüp durdum. Ben durunca Zeynep de durup sorgular gibi bana baktı. Zeynep'e dönüp "Bu adam kim? diye sorunca "ha o mu Burak, Denizin yanığı" dedi gülerek.

Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi açarak ona baktım "yani Deniz geldiğinden beri peşinde" diye devam etti. Tekrar ona öyle bakınca "Deniz yüz vermiyo tabi canım" dedi toparlamaya çalışarak. Saol içimi rahatlattın. Ardından kafamı sallayıp "anladım" dedim.

Arkamızdan bi hemşire "doktor hanım bi baka bilir misiniz?" deyince Zeynep "geliyorum" deyip gitti. Ben de memurun gelmesiyle birlikte odaya bodoslama daldım. Yüzüme sahte gülümseme yerleştirerek "Doktor hanımın ifadesi alınacaktı sizi dışarı alalım" dedim.

Kafasını sallayıp "peki" dedi ardından Deniz'e dönüp "Deniz bak bişeye ihtiyacın olursa buralardayım" deyip elni elinin üzerine koydu. O an dişlerimi bir birine sıkıp "Yalnız..." dedim bağırarak. Sesimin çok çıktığını farkedip yine sahte gülümsememi takınırken "biraz çabuk olursak" diye devam ettim.

Tekrar kafasını sallayıp Deniz'e döndü. "geçmiş olsun tekrar" kapıya doğru gidince önüne geçip "ayrıca bişeye ihtiyacı olursa biz burdayız siz zahmet etmeyin, asistan bey" dedim. Kaşlarını çatıp bana anlamayarak bakıp Deniz'e döndü. Deniz gözlerini kaçırınca tekrar bana baktı. Ardından hiçbişey söylemeden gitdi.

Ben de arkasından göz devirip yanımdakı memura "hadi sen bi kahve molası ver" dedim. Kafasını sallayıp gidince Deniz'e döndüm. Güldüğünü görünce "ne?" dedim yanındakı koltuğa oturarak. Omuzlarını silkip "yok bişey" dedi. Yanına oturunca "bişeye ihtiyacı olursa biz burdayız asistan bey" diye beni taklit etti.

Kaşlarımı çatıp "komik mi?" diye sordum. O da kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı. Gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdığını görüyordum. Gözlerimi devirip "neyse senin bi ifadeni alalım bakalım" dedim "bu senin işin mi?" diye sordu. Oturduğum koltuğu yatağa yaklaştırıp yüzüne eğildim "söz konusu sen olunca..." gözlerim dudaklarına kaydı, tekrar gözlerine bakıp "benim işim evet" dedim.

Deniz'in ifadesni aldıktan sonra koltuktan kalkıp yanına oturdum. Gözlerinin içine bakıp "iyi misin?" diye sordum. Gözlerini evet anlamında kapatıp açarak cevap verdi. Ardından yine elini elimin üzerine koyup "sen iyi misin?" diye sordu "iyiyim" dedim.

Başını yana eğip "emin misin?" diye sorunca kafamı salladım. "En son ne zaman eve gitdin?" diye sorunca o an düşünüp "İşte dün değil evelsi gün niye sordun?" dedim "Çok yorgun gözüküyosun" deyince "yok ya iyiyim" dedim.

Kafasını iki yana sallayıp "bırak Allah aşkına Azra bas baya yorgunsun işte" deyince gülümseyip "sen benim için endişeleniyor musun boncuk?" diye sordum.

O da lafıma karşılık "sen endişelenmiyor musun benim için?" diye cevap verdi. "Bak ya" deyip gülerek ellerimize baktım. "Sen uyumamışsındır da şimdi" deyince kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Ardından elini kavrayıp "uyudum..." dedim. "...ve emin ol hayatımda uyuduğum en huzurlu uykuydu"...

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin