32. Kavga ve İnatlaşma.

278 27 3
                                    

Deniz...
Burak'ı karşımda görünce şaşırmıştım. Üstelik Azra'nın da burada olması Buraktan hoşlanmadığını bildiğim için beni germişti açıkcası. Düşüncelerden kurtulup kendime gelerek "Burak? H hoşgeldin" dedim.

Gülümseyerek "Rahatsız etmiyorum umarım?" dedi. Kafamı iki yana sallayıp "Yok şaşırdım sadece" dedim sahte gülümsememi yüzüme takınırken.

Azra arkamdan kimin geldiğine bakmak için gelmişti. Burak Azra'yı görünce "misafirin mi vardı?" diye sordu bozularak.

Kafamı sallayıp "evet, sen ne için gelmiştin?" "Ya ben hiç öylesine, 1 haftadır yoksun öyle geçiyodum uğriyim dedim, iyi misin diye, neyse siz hiç rahatsız olmayın benim işim vardı zaten" dedi cümlelerini zar zor toparlamaya çalışırken

Kafamı sallayıp "Anladım, içeri gelseydin?" dedim elimle içeriyi göstererek "Yok saol, hastanede görüşürüz, yarın dönüyosun nasıl olsa" deyince Azra'ya baktım "dimi?" diye sorunca tekrar ona dönüp "Ha evet, evet dönüyorum" dedim. "Oldu o zaman iyi akşamlar" "sana da" deyip kapıyı kapattım.

Arkamı döndüğümde Azra'nın sinirlenmiş  surat ifadesiyle karşılaştım. Kafamı iki yana sallayıp "Ne?" dedim. Dudağının iç kısmını kemirerek "Neydi şimdi bu?" diye sordu.

Kaşlarımı çatıp "Ne demek neydi? Gördün işte ben de senin gibi şaşırdım" dedim salona doğru irellerken. "O yüzden mi içeri davet ettin, şaşkınlıktan?" deyince durup ona döndüm."Napsaydım kovsa mıydım adamı?" dedim.

Kinayeyle gülümseyip "yok canım ben giderdim siz rahat rahat takılırdınız" deyince suratımı buruşturup "Azra ne saçmalıyorsun Allah aşkına" dedim. Derin bi nefes alıp "Senin bu adamla aranda bişey var mı?" diye sorunca kaşlarımı çattım.

Ardından ona yaklaşarak "Ne?" dedim "Duydun" dedi duz tonda. Kafamı sallayıp "evet ama duymamayı tercih ederdim" dedim. Dişlerini bir birine bastırıp "soruma cevap ver" dedi.

Bu tavrına sinirlenip "böyle bir soruya cevap vermek zorunda değilim" dedim. "Deniz beni delirtme" "Azra, gereksiz kıskançlık yaptığının farkındasın dimi?" "Bunun kıskançlıkla ne alakası var?" deyince kaşlarımı kaldırıp "Öyle mi ne peki bu?" diye sordum.

"Gecenin bilmem kaçı adamın biri kapına dayanıyor, sen onu içeri davet ediyosun ve ben olmasam adam içeri gelecek, üstelik adamın sana karşı olan hisleri de bariz" dedi bağırarak. "Ee yani ne demek istiyosun?" dedim ben de bağırarak.

Cevabını beklemeden "Ayrıca sen bana laf edecek en son insansın" dedim. Kaşlarını kaldırıp "öyle mi nedenmiş o?" diye sordu. "Kapının önünde Burçin'le öpüşmeni ne çabuk unuttun". Kafasını iki yana sallayıp "şu an onun bu konuyla alakası yok tamam mı?" dedi.

Ben de kafamı kendimi onaylayarak sallayıp "Bas baya var, konu sen olunca problem yok, bana gelince mi sorun oluyor?" dedim.

"Deniz, saçmalama artık yeter" "Asıl sana yeter, şu an sinirlisin sağlıklı düşünemiyorsun" deyip demin kapattığım kapıyı tekrar açtım. Bana şaşırarak bakıp "ne yani gitmemi mi istiyorsun?" dedi.

Bakışlarımı başka yöne çevirip "sakinleşince konuşalım" dedim. Ceketini alıp bana yaklaşarak "bence artık konuşacak bişey yok" dedi. Kafamı ona çevirip "öyle mi?" diye sordum. Düz bi tonda sadece "iyi geceler" deyip gitti.

Kapıyı kapatacakken Zeynep'in geldiğini görüp açık bırakıp salona doğru irelledim. Arkamdan gelip kapıyı kapattı. Şaşkınca bana bakıp "Noluyo kızım sesiniz ta öte sokaktan duyuluyor" dedi.

Omuz silkip "yok bişey" dedim. Tekrar "noldu ya kavga mı ettiniz?" diye sorunca "Zeynep, konuşmak istemiyorum şu an, lütfen" deyip kanepeye oturdum. O da yanıma oturarak "tamam nasıl istersen" dedi.

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin