48. İnce Bir Teklif.

162 19 19
                                    

Deniz...
Azra'nın teklifiyle bi süre duraksayıp yüzüne baka kaldım. Sorgulayan gözlerini bana dikip "Bi cevap vermedin" deyince kendime geldim.

Derin bi nefes alıp ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Ne diyosun Azra daha neler uykundan mı kaldı sabah sabah ben işe gidiyorum" diyip kalkacakken kolumdan tutup beni kendine çekti. Üzerine düşmemle "Napıyosun?" dedim direk.

Elini belime yerleştirip beni daha çok kendine bastırdı. Gözleri yüzümü incelerken bakışları dudaklarıma indi. Belimdeki eli vücuduma sıcaklık yayarken "Neden olmasın, kal işte burda, benimle" dedi son kelimesini burnunu burnuma değdirerek.

Ben olayın büyüsüne çok kapılmamak için işi şakaya vurup "Bunun ardından ne gelicek acaba evlenme teklifi falan mı?" deyince kaşlarını çatıp gözlerime baktı. "Ben ciddiyim"
"Ben de ciddiyim ve işe geç kalıyorum sana iyi rüyalar" deyip üzerinden kalktım.

Göz göze gelmemek için hemen üstümü giyinip odadan çıktım. Daha neler ya benimle kalmış. Ben ona olan duygularımı daha yeni kendime de ona da itiraf etmişken bu fazlaydı. En azından benim için.

Tamam iyi vakit geçiriyoruz onunla mutluyum, onu seviyorum ama aynı evde yaşamak bambaşka bi olay. Bu yüzden de böyle şeyi kabul edemezdim.

Azra'dan çıkdıktan sonra eve uğrayıp duş aldım. Ayak üstü bişeyler atıştırıp, üzerimi giyinip hastaneye gitdim. Hastanede de aklımda sürekli Azra'nın söyledikleri dönüp dolaşıyordu.

Boş vakit bulunca bahçeye çıkıp çimlerin üzerinde oturdum. Bacaklarımı kendime çekip gözlerimi kapatarak temiz havayı içime çektim. Bu sırada yanımda hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi açıp o tarafa baktım.

Karşımda Zeynep'in gülümseyen yüzünü görünce ben de ona gülümsedim. Biraz sohbet etdikten sonra beni düşünceli farkedip neyim olduğunu sordu. Ben de kafamdakı düşüncelerden kurtulmanın tek yolunun biriyle paylaşmak olduğumu düşünüp ona herşeyi anlattım.

Şaşkın bir o kadar da hayran ifadesiyle beni dinliyordu. "Bildiğin gel bana taşın dedi böyle kaldım ne diyeceğimi şaşırdım" deyince Zeynep konuşmam boyunca sessizliğini bozarak "Ya Deniz ama çok İnce bir teklif keşke kabul etseydin" dedi sitemle. Zeynep'ten de bu beklenirdi zaten.

"Saçmalama istersen Zeynep ateşle barut hiç yan yana durur mu?"
"Niye olmasın ya sen sevmiyor musun? Azra'yı?"
"Ne alaka şimdi?" dedim gözlerimi başka yere çevirerek.

Nedense bu sevgi aşk meşk olayları beni istemsiz geriyordu. Dile getirmek sürekli söylemek hoşuma gitmiyordu. Tabi Zeynep'ten kaçmak olur mu?
"Cevap ver" dedi
Kaçışım olmadığını farkedip "Seviyorum" dedim omuz silkip tekrar gözlerimi kaçırarak. "E o zaman neden istemiyorsun?"

Derin bi nefes alıp ona döndüm.
"Olmaz Zeynep, sürekli yan yana dip dibe bağlanırım, çok severim, kopamam, sonra üzülürüm, yıpranırım, dağılırım, daha da beni kimse toplayamaz, öyle işte."
"Azra seni çok seviyor, üzmez ki" deyince sesli nefes verip ona baktım ardından önüme dönüp "Herkes bigün üzer Zeynep" dedim

"Ayy keçiye laf anlatılmaz ki, komserimi terslemeseydin keşke"
"Terslemedim zaten kibarca böyle bişeyin mümkün olmayacağını söyledim." Böyle söyleyince Zeynep "Kibarca?" diye sordu imayla. "Evet" dedim omuz silkerek "Sen?" deyince "Zeynep!" diye uyardım.

Ne yani ben kaba biri miyim Allah Allah ya.
"İyi tamam kibarcık" deyince gözlerimi devirip bakışlarımı tekrar ondan çektim. "Komserime bak ya baya baya romantik aşık oldu." deyip gülünce ben de gülümseyip kafamı iki yana salladım.

Ona romantik değil de aptal aşık derler. Tabi ben kime diyosam, ben de en az onun kadar ona... herneyse.

Azra...
Deniz apar topar evden çıkıp gitdikten sonra ben de kalkıp işe gitdim. Yoksa kafam başka türlü dağılmazdı. Bu kız neden böyle yapıyor ya. Aramızdakı herşeyi halletmedik mi zaten. Beni delirtmekse niyeti başarıyor da. Bana aşık olduğunu itiraf etmese beni sevmediğini düşünücem o derece.

Sürekli bi kaçamak oynama arzusu, hep bi yokuş aşağı sürme çabası beni çileden çıkarıyor. Senin de elbet bi kırılma noktan vardır Deniz hanım. Bekleyelim bakalım, biraz daha çekelim şu nazını. Başka şansım yok zaten.

Ben işe gidince kafam dağılır mı demiştim. Palavra. Sürekli aklımda kafamın ve kalbimin tam orta yerinde kocaman bi cumhuriyet kendisi. Hiç havamda olmadığım için Yankı'ya bana dosya işlerini paslamasını önemli bişey olmadıkca da beni rahatsız etmemesini söyledim.

Dağ gibi dosyaları incelerken bile sürekli aklmdaydı. En sonunda bunalıp işten erken çıkıp eve gitdim

Eve gidip kapının açık olduğunu ve içerden güzel yemek kokularının geldiğini duyunca halamın evde olduğunu anladım. Anahtar çıkarmakla uğraşmadan direk kapıyı açıp içeri geçtim.

Bir birimizi görünce sevinmiştik. Gerçekten baba tarafından sevdiğim tek akrabam oydu. Başka da kimseyi sevmez görüşmezdim zaten. Beni görür görmez direk elimi sormuştu. Onu da iş kazası diyerek geçiştire bilmiştim. Deniz yetmezmiş gibi bi de halam ilgiden beni bunaltmıştı. 4 hafta çekiceğim vardı anlaşılan.

Biraz hasret giderip yemek yerken sohbet etmişdik. Tabi benim kafam yine biyerlerdeydi. Ara sıra dalıp dalıp gidiyordum.

Yemekten sonra kahveleri içmek için kanepeye oturduk. Düşünceli olmam Dilber sultanın gözünden kaçmamıştı tabi. "Sen iyi misin biraz düşünceli gibisin?" diye sorunca kahvemden bi yudum alıp ona döndüm.

Derin bi nefes alıp konuşacakken dışarıdan araba sesi duyup ayağa kalktım. Camın önüne gelip aşağı bakınca Deniz'i gördüm. Onu görünce omzumu cama yaslayıp hayran hayran onu izledim. Her hareketini.

Gözlerimi ondan ayırmadan konuştum.
"Ben çok pis aşık oldum galiba hala"
"Kime diye sormalı mıyım?"
"Dünyanın en güzel gözlü kızına"
"Tahmin etmesi zor değil, Ee ilişkinizde bi yol katetmediniz mi hala?"
"Geçen gece sen burdayken buraya geldi ya hani"
"Evet?"
"Bana aşık olduğunu söylemeye gelmiş"
"Öyle mi çok sevindim nihayet berabersiniz"

Kahveden bi yudum alıp "Değiliz" dedim.
"Ne, nasıl neden peki?"
"Korkuyor, bağlanmaktan, çok sevmekten, aşık olmaktan, beraberinde üzülmekten, onu üzmemden, bırakmamdan korkuyor yani"
"E sen ne düşünüyorsun peki bu konuda?" diye sorunca Deniz'le göz göze geldik.

Bi süre bakıştık. O da öylece hareket etmeden durup bana bakıyordu. Gözlerinin içine bakarak
"Sürekli yanımda olsun istiyorum, hep ona bakmak istiyorum, onu görmek, ona sarılmak, bu yüzden ona bana taşınmayı teklif ettim" dedim. "Pek sıcak bakmamış anlaşılan"

Bu sırada gözlerini benden çekip evine doğru yürüdü. Resmen bakışlarıyla ısınan içim bakışlarını üzerimden çekince buz kesmişti. Nefesimi vetip ben de arkamı dönüp perdeyi çektim. Koltuğa tekrar oturarak "Napıcam ben böyle hala?" diye sordum.

Elini yanağıma yerleştirip
"Canım böyle durumlarda üstüne gitmemek en iyisi" dedi
"Sence ben çok mu sıkıyorum onu?"
Yanağımdakı eliyle elimi sıkıca kavrayıp "Hayır tabiki öyle değil sadece biraz boş bırak emin ol bu ikiniz için de iyi olucak güven bana" dedi.

Gülümsedim "Sen öyle diyosan". O da gülümseyip ayağa kalktı. "Öyle, hadi iyi geceler sen de çok düşünme yat"
"İyi geceler hala iyi ki, varsın"
"Sen de iyi ki varsın kınalı kuzum"...

Melek Yüzlü Şeytan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin