0.9

1.2K 110 131
                                    

herkese selam, ben geldim! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın. bir önceki bölüm beni çok mutlu etti 💜🤏🏻

iyi okumalar perisi güzellerime 🧚‍♀️

Çok güzeldi, Aybike. Berk ona baktıkça bir daha bakmak istiyordu. Bu isteğini nasıl tanımlayacağını, hangi hisle açıklayacağını bilmiyordu. Bildiği tek şey; yeşiller içerisindeki bu kadının tanıdığı en güzel kadın olmasıydı. Giyimiyle, fiziğiyle, gözlerindeki sarmaşıkları dışa yansıtışıyla ve gerçek bir hayat ağacı oluşuyla...

Paltosu, pantolonu ve üstü... Hepsi yeşildi, yemyeşil. Saçlarını düzleştirmiş, hafif bir makyaj yapmıştı. Botları açık kahverengiydi ve kulağında küpesi vardı. Sürekli aksesuar olarak küpe taktığını görüyordu, sanırım seviyordu.

"Merhaba," dedi kızıl. Aybike oturduğu masada ayaklandı, kızıl komutanın uzattığı eli tutup sıkarken hızla süzdü. Beyaz gömleğinin üstten üç düğmesi açıktı, tıpkı profil fotoğrafındaki gibi boynunda zincir vardı. Altında siyah kotu ve aynı renk postallarıyla hâlâ asker izlenimi veriyordu.

Elini uzatmadan, "Komutanım..." dediğinde güldü, Ömer. "Gel lan, gel!" Ömer'in ayağa kalkmasıyla birlikte birbirlerine sarılan ikiliyi izledi, Kaan. Dudaklarında buruk bir tebessüm vardı. Hiçbir zaman Ömer'e sarılmamıştı ve belki de bunun nasıl bir his olduğunu asla bilemeyecekti.

Berk, Ömer'den ayrıldıktan sonra Kaan'a bakıp gülümsedi. "Kardeşim," dedi yanlış anlaşılma çözüme kavuştuğundan ötürü rahatlatabildiği tavırlarıyla.

Gülümsedi, Kaan. Berkle birbirlerine sarıldıklarında, "Ne kadar oldu?" diyerek sordu kumral olan. Kızıl konuştu. "Lise son."

Yerlerine oturduklarında Aybike ile Kaan yan yanaydı. Genç kadının karşısında kızıl komutan, Kaan'ı ise Ömer vardı.

"Siz nereden tanışıyorsunuz?" diyerek sordu, Ömer. Kaan cevapladı. "Lise arkadaşıyız Berkle ama uzun zamandır görüşememiştik."

"Lise zamanı da bu kadar asosyaldiniz yani?" dedi Aybike. Berk, genç kadının kendisine geldiğinden beri laf sokmamasını garipsemişti. Aradaki büyük eksiklik tamamlandığında bir nefes verdi, kızıl komutan.

"Pek asosyal olduğum söylenemezdi." Kaan'a baktı. "Öyle değil mi?"

Aybike, yakın arkadaşı Kaan'a merakla karışık baktığında oğlan güldü.

"Biraz öyleydin." Aybike'nin zafer kazanmışçasına sırıtmasına fırsat kalmadan cümlesine ekleme yapmıştı, kumral oğlan. "Kızlara karşı olan yakınlığın dışında."

Sebepsiz olduğunu düşünsede yüzünün düşmesini engelleyemedi, genç kadın. Alttan alta sırıtan kızıla baktığında, "Ama sonra size katlanabilecek tek kişinin teröristler olduğuna karar verdiniz," dedi. "Çünkü ben herhangi bir hemcinsimin böyle yanlışa kapılacağını düşünmüyorum."

Ömer kaşlarını çattı. "Siz neden laf sokup duruyorsunuz birbirinize?" Aybike omuz silkip garsona siparişleri verdiğinde gözüne Kaan'ı kestirdi, Ömer. Sorulmadığı sürece sessizliğini koruması dikkatinden kaçmamıştı.

"Peki Kaan?" diyerek sordu Berk'e. "O da lise zamanı bu kadar sessiz miydi?" Kaan, Ömer'in Berk'e kendisine soruşuyla birlikte gülümsemek istese de dürtüsüne engel oldu.

Başını olumlu anlamda salladı, Berk. "Kaan sınıfın en çalışkanıydı, aynı zamanda tam bir edebiyat düşkünü. Ben tarihe yatkındım, o tüm derslere. Konuşurdu ama az ve öz."

Kaan güldü. "Hakkımda bunca şey bilip liseden sonra aramaman takdire şayan, Berko." Kızıl komutan kıkırdadığında Aybike kaşlarını çattı. "Berko?"

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin