1.6

950 74 53
                                    

herkese selam! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın. bu bir geçiş bölümüdür! 

iyi okumalar perisi 🧚‍♀️

Kaan, elindeki sıcak çikolatasından bir yudum alarak bacaklarını kendisine çekti. Oturduğu koltukta bağdaş kurup kupanın sıcaklığıyla üşümüş avuçlarını ısıtmaya çalıştı. "Dışarısı çok soğuk..." dedi sızlanarak. "Doğu taraflarının soğuğu çekilmez derlerdi de inanmazdım." 

Genç kadın, en yakın arkadaşının söylediği şeye karşı güldü. Kahvesini alıp karşısındaki koltuğa oturduğunda onu taklit ederek bacaklarını kendisine çekti, bağdaş kurdu. Avuçlarını kupanın sıcaklığıyla ısıtırken birbirlerinin haline güldüler. "Antalya'dayken soğukta bile dışarı çıkardık," dedi oğlan. 

Aybike onu başıyla onayladı. "Termosumuza kahvemizi yapar, kitaplarımızı alıp sahile inerdik. En çok akşamüstü severdik hatta." Kaan sıcak çikolatasından yeni bir yudum aldı. İçini ısıtan sıvıyla biraz olsun rahatlarken, "Benim için inerdin," dedi. "Daha çok üşüyordun ama yine de benimle geliyordun."

Kaan, özellikle soğuk havalarda sahile gitmeyi severdi. Dalgaların hırçın sesiyle okuduğu kitabın evreni birbirine karıştığı an üşüdüğünü hissetmezdi. O an daha iyi anlardı karakterleri. Televizyon ünitesinin üstünde duran kitaba erişti gözleri. 

"İlk sahile gittiğimde Serenad okumuştum," dedi. "Profesörün Şile'ye gidip o soğukta keman çalışını iliklerimde hissetmiştim. Sonra bir baktım onun gibi ben de üşüyorum ama hissetmiyorum." 

Aybike usulca tebessüm etti. "Donuyordun!" Arkadaşının gözlerinin daldığı yönü anladığında boğazını temizledi. "İyi mi aranız abimle?"

Omzunu silkti. "Geçenlerde Berk'in şu silah olayı vardı ya," dedi. Genç kadın daha bir dikkat kesildi arkadaşına. O anlar film şeridi gibi gözlerinin önünden geçip çekilen tetiğin sesini yeniden kulaklarında yankılandığını hissettiğinde kahvesinden bir yudum aldı. Geçmişti işte, artık kızıl komutan daha iyiydi. 

"O gece beni aradı Ömer, henüz kitapçıdan ayrılmadığımı öğrendiğinde de yanıma geldi."

Kızıl komutanın intihara teşebbüs ettiği gece, 2.14

Kaan, kitapçıdan içeri giren kumral adama baktı. Kaşları çatık, yüzünde sert bir ifade vardı. İçerideki sıcaklığı esir alan soğuğa ürpermemişti ama o yüz ifadesini görmek ruhunu üşütmüştü. "Selam," dedi Ömer. Kaan başıyla onayladı, oturması için karşısındaki rahat koltuktlardan birini gösterdi. 

"Bir şeyler içmek ister misin?" Başını iki yana salladı. "Halim yok." 

Kumralın öfkesi oldukça keskindi. Kaan, okuduğu kitap karakterlerini hatırladı. Hiçbirinde öfkeyi böylesine belirgin hissetmemişti. Saf, korumacı ama biraz fevrilik barındıran öfke... Komutan Ömer Eren. Onun formülü buydu; çözmesi basitti çünkü düz bir adamdı. 

"Kötü bir şey olmadı umarım?" diyerek sordu. Ömer, parmaklarını çıtlatıp sol dizini sallamaya başladı. Kaan tebessüm etmek istese de buna engel oldu. Ne zaman öfkelense ve söze nasıl başlayacağını bilemese sol bacağını sallar, düşünür ve kelimelerini toplamaya çalışırdı. 

"Sen düz başla," dedi anlayışla. "Ben bir yerlerden yakalarım."

Ömer yumuşadı. Karşısındaki oğlanın bu kadar düşünceli olmasını anlayamıyordu. Naif kişiliği vardı, belki de Aybike'yle bu yüzden yakınlardı. Birbirlerine benziyorlardı. 

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin