1.7

1K 85 67
                                    

herkese selam! detaylarına aşık olacağınız o bölüm bu bölüm! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen. iyi okumalar perisi 🧚‍♀️

3 hafta sonra.

Kızıl komutan, karargahta pansumanı yapılmak zorunda kalınan arkadaşı Emir'e kısa bir bakış attı; iyi görünüyordu. Yüzündeki acı ifadesini seçebilse de ucuz kurtulduğunun herkes farkındaydı. Eğer Cem onu yana itmese kurşun daha kötü bir yere isabet edebilirdi.

"Neyse," dedi Emir, pansumanını yapan Aslı'ya gülümseyerek. Buradaki tek kadın askerdi ve görevini üstün bir başarıyla yerine getiriyordu. "En azından pansumanımı bir hanımefendi yapıyor."

Aslı, Emir'e gülümsedi. İlk başlarda çok yakın iki arkadaş olsalar da genç kadının hisleri değişmeye başlamıştı, bu onu korkutuyordu. Emir onu sadece arkadaşı olarak görüyorken farklı, daha üst şeyler hissetmesi anlamsızdı!

Ömer, "Durum ne?" diyerek sordu. Ellerini masaya yaslamış, hafifçe eğilmişti. Doruk araya girdi. "Üç şehidimiz var, komutanım."

Berk yutkunamadı. "Ayrıca çoğu terörist imha edilse de elebaşlarını alamadık, elimizden kaçtı."

Bahsettikleri elebaşı, okula saldırı eylemini düzenleyenleri yöneten herifti.

Gergince karargahın içerisinde volta atmaya başladı, kumral olan komutan. "Elimize geçen kim var?"

"Bir kişi, muhtemelen kaçtığı yeri biliyor olmalı. En azından kurulacak bağlantılarla ilgili konuşturabiliriz."

Başını olumlu anlamda salladı, Ömer. En azından yolunda giden şeyler olabiliyordu. Kızılın elindeki kesiğe kısa bir bakış atarak, "Sen nasıl oldun?" diyerek sordu.

"İyiyim, komutanım. Bir sorunum yok." Ömer'in ufak bir baş hareketiyle onaylayıp geçmesi işine gelmişti. Bir askere kesik izi etki etmez ama diye düşündü kendi kendine ve aklına küçük hanımla olan vedalaşmaları geldi. Duygular işin içine girdimi karışıyor her şey.

"Gidin dinlenin," dedi Ömer. "Hepiniz çok yoruldunuz, aslanlarım."

"Komutanım," dedi Fethi. "Tek gitmeyin, sizi bırakalım."

Başını olumsuz anlamda iki yana salladı, Ömer. O kadar ölmemişti henüz! "Hayır," dedi net bir dille. Okulun camına atılan taşın üstünde her ne kadar kendi fotoğrafı olsa da bulmak için ellerinden geleni yapıyorlardı zaten.

Fethi ısrar edecek gibi olduğunda Berk araya girdi, bir an önce uzanıp dinlenmek istiyordu. Elindeki kesiği de temizleyememişti, enfeksiyon kapabilirdi. "Zaten aynı yere gidiyoruz komutanımla, cümbür cemaat dikkat çeker." Küçük hanım durumdan haberdar değil.

"Evet," diyerek kızılı onayladı. "Gidip uyuyun."

***

"Komutanım," dedi kızıl sessizce. "Sizinle gelmemi ister misiniz yoksa-" Ömer tebessüm ederek Berk'in sözünü kesti. "Yok aslanım, sen gir dairene. Elini temizle."

Başıyla onayladı, kızıl. Ömer, Berk'in dairesine girdiğini gördüğünde anahtarını çıkarttı ve kapıyı açtı.

Elinde kahve, bir şeyler yazan genç kadın kapının açılış sesini duydu. Heyecanla ayağa kalktı. Üç hafta... Koskoca üç hafta olmuştu.

Abisini görmesiyle birlikte dolan gözlerini engelleyemedi. Hiçbir şey söylemedi, aralarındaki mesafeyi kapatarak sıkıca sarıldı. "Fındık içim..." dedi kumral komutan. Kız kardeşinin saçlarına bir öpücük bıraktı. "Çok özledim seni."

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin