3.1

805 58 53
                                    

selam herkese! yorumların yükselmeye başlaması o kadar güzel ki... lütfen bizi yalnız bırakmamaya devam edin! 🐣

yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen. 💖

iyi okumalar perisi en güzel elma şekerlerimeee 🧚‍♀️

"Sana anlatacaklarım var, müsait misin?"

Komutan Berk Özkaya, kapısını çaldıktan sonra ciddiyetle sorusunu soran lise arkadaşı Kaan'a şüphe içerisinde bakmıştı. Biliyordu, Kaan her zaman ciddiydi ama asla bir kapıdan içeri girip hal hatır sormadığı sürece anlatacağı şeyi belli etmezdi. Demek ki durum acildi.

"Tabii ki kardeşim," diyerek kapının önünden çekildi, Berk. Kaan, kızıl komutanın çekilmesiyle açılan boşluktan rahatlıkla içeri girdi. Aybike'ye bunları anlatamazdı, gücü yetmezdi. Ömer'in karşısına çıkıp hesap sorsa her an hamleler değişebilirdi. En akıllıca çözüm Berk Özkaya'ya anlatmak, fevri davranmasını engellemekti. İmkânları daha genişti, o bir şekilde Ömer'in neler karıştırdığını öğrenebilirdi. 

Öte yandan konunun birebir muhatabı Berk Özkaya'ydı.

Kaan, koltuklardan birine oturduğunda Berk onu inceledi. Öne eğdiği başı, kucağında birleştirdiği elleri ve sürekli oynadığı parmaklarıyla stresli olduğunu okuyabilmişti. "İyi misin sen?" diyerek sordu merakla. "Su getirebilirim?"

Başını olumsuz anlamda salladı, Kaan. "Teşekkürler ama istemiyorum." 

"Kahve?" Güldü, Kaan. "Aybike miyim ben su yerine kahveyi tercih edeyim?"

Berk, genç kadının ismini duyduğunda tebessüm etmekten alıkoyamadı kendisini. Burada ne çok kahve yapmışlardı birbirlerine... O anlar çok güzeldi, çok özeldi. Genç kadının taşınmadan önceki yakınlığını özlüyordu. Keşke burada olsaydı, ihtiyacı olduğu her an göz göze gelselerdi ve Berk Özkaya hayatında sadece kurşun seslerinin olmadığını o güzel gözlere bakarak yeniden hatırlasaydı.

"Sigara kullanıyor musun?" Başını olumsuz anlamda salladı, Kaan. "Bir şey istemiyorum, çok teşekkür ederim. Eğer soru sormaya devam edersen ben gerçekten anlatamayacağım." 

Kaşlarını çattı, kızıl komutan. Kaan hep açık sözlüydü, ağzına geleni söyler ve arkadaşı olup olmamasını umursamadan düzgün bir üslupla haklıyla haksızı anlatırdı. Oysa şu an ima ettiği şey, gerçeklerde zorlandığıydı. 

Oysa Berk Özkaya, hayatında Kaan Atakul kadar gerçekçi bir arkadaşla daha karşılaşmamıştı. 

"Konu ne, Kaan?"

"Evinden çalınan belgeler." Bir süre sessiz kaldı, kızıl komutan. Aybike'yi savunmak için mi gelmişti? Onun ne kadar üzüldüğünü mü söyleyecekti? "Ben biliyorum," diyerek girdi lafa hızla. "Aybike'yi ne kadar üzdüğümü-" 

Kaan onu hızla böldü. "Belgeleri alan kişi Ömer."

Kaşlarını çattı, kızıl komutan. Duyduğunu bir süre idrak etmeye çalıştı. Tepki veremedi, sadece sessizleşti. Ömer... Belgeleri alan kişi Ömer. 

Ama Ömer ona yardım etmeye çalışmamış mıydı? 

"N-nasıl..." diyerek kekeledi. Berk Özkaya, ona zamanında çok yardımcı olan ve derdini dinleyen Ömer Eren'den böyle bir hamle beklemediği için büyük bir yenilgiye uğramıştı. "Nereden biliyorsun?"

Kaan Atakul, arkadaşının titremeye başlayan ellerine kısa süreliğine bir bakış attı. Anlatmak zorundaydı. Berk Özkaya, babasının ölümünün üstüne gittiği için Ömer Eren'den neredeyse ihraç yiyecek, görevden uzaklaştırılacak ve intihar edecekti. Berk'in bunu bilmeye hakkı vardı. 

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin