selam! bakalım bizimkiler bugün nelere imza atıyorlar nelere 😋 yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın! iyi okumalar perisi 🧚♀️
Dün gecenin üstüne nasıl davranacağını bilemiyordu, Aybike. Berk'in evinden ayrıldığında sabaha geliyordu, iyi ki haftasonuydu yoksa çocuklarının karşısına uykusuz çıkabileceğini hiç düşünemiyordu.
Sürekli karşısında dimdik duran, duygularını asla belli etmeyip tek ruh halinde yaşayan o adama neler olmuştu öyle... Karşısında dizlerinin üstüne çökmüş, göğsünün ucundaki silahı şakaklarına çıkarıp hüngür hüngür ağlamıştı.
Genç kadını en çok korkutan şey ise Berk'in bunu blöfüne yapmadığıydı. Gerçekten yapacaktı. O silahı kurtarılmak için çıkartmamıştı şakaklarına; ölmek için yapmıştı ve son anda kurtulmuştu. Belki de Aybike o an yarım saniye dahi gecikseydi kızıl komutan olmayacaktı. Gözlerinin önünde, yıllardır içinde zehirli sarmaşıklarla büyüttüğü acılarıyla yok olup gidecekti.
Öte yandan abisine nasıl yaklaşacağı büyük bir soru işaretiydi. Neler olduğuna tam anlamıyla vâkıf değildi; ama fevri davrandığını anlayabiliyordu çünkü abisini tanıyordu. Değer verdiği birisinin istemediği şeyi yapmasına tahammül edebilen karakterde değildi, en çok bu yönünü eleştiriyordu.
"Abi," diyerek seslendi buzdolabının kapağını açıp bakınan abisine.
Ömer, kardeşinin seslenişi üzerine dolaptan aldığı elmadan bir ısırık kopardı. "Ne oldu abicim?" diyerek sordu kız kardeşine dönerek. Aybike, abisinin sorulardan kaçmaya çalışacağını biliyordu bu nedenle önemli olan tarafları öğrenmeye çalışması iyi olacaktı.
"Berk'e benim yüzümden öyle davranmadın, değil mi?" Kuşkuyla abisini süzdü. "Sadece benim için öyle davransan silahı dayamazdı şakaklarına, sıkmazdı kurşunu." Oturduğu yerde doğruldu. "Berk'in ailesine dair ne biliyordun?"
Derin bir nefes aldı, Ömer. "Ne yapacaksın, fındık?" Tripli şekilde abisinin sorusunu cevapladı.
"O tetiğe bastı," dedi geceyi hatırlatarak. "Engel olmasam ölecekti ve sen hâlâ ne yapıp yapmayacağımı mı soruyorsun?"
Sinirlerine hakim olamadan Aybike'ye yaklaştı, Ömer. "Sana ne Aybike?" diyerek sordu. "Berk'in intihar etmeye çalışma nedenini bu kadar sorgulamak sana mı düşüyor?" Oturduğu yerden ayağa kalktı, Aybike. Ömer ise sözlerini sürdürdü.
"Öğrencilerinle ilgilen, gerisine de karışma."
Abisinin söyledikleri canını acıttı. Neden bu kadar kapalı kutuydu? Tartışmalarından ötürü bir insan gözlerinin önüne ne hale gelmişti, hiç mi düşünmüyordu?
Askılıktan çantasıyla montunu alıp daireden dışarı çıktı. Ne yapacağını veyahut nereye gideceğini bilemiyordu. Hava kararmaya başlamıştı, dışarısı soğuktu. Aklına, Ömer'in bahsettiği ve buraya yakın olan küçük göl kenarı geldi. Oraya gidebilirdi. Sakinlikle kafasını toplayabilir, sessizliğin tadını çıkarabilirdi.
Hızlı adımlarla lojmandan çıkıp göl kenarına gittiğinde orada oturan bir bedene rastladı. Adımlarını yavaşlattı, sessizleşmesi için uğraştı. Bir iki adım daha yaklaştığında ay'ın vurduğu kızılları seçebildi.
Heyecanlandı mı anlamadı ama avuç içlerinin terlediğini, kalbinin hızlandığını hissetti. Kaburgasını delip geçen gözyaşları kelebeklere dönüşmüş; onlar ise kanat çırpmaya başlamıştı. Bundandı belki de; Aybike o andan itibaren her nefes alışında yüreği ıslanırdı.
"Selam," dedi biraz çekingenlikle. Kızıl komutan, sesin geldiği yöne başını çevirdiğinde genç kadınla karşılaştı. Aslında biliyordu sesin kime ait olduğunu ama o olmasın istemişti. Çok utanıyordu. Yüzüne bakmaktan, konuşmaktan çok utanıyordu çünkü yapmaya çalıştığı şey açıklanamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pus / ayber
Fanfictionbaşarılı komutan özkaya, genç anaokulu öğretmeni eren'in ait olmadığı yeri ona hatırlatmaktan çekinmiyordu.