herkese selam! öncelikle bölümler için gerçekten çok heyecanlıyız... baya uzun soluklu bir kurgu pus. ama yorumlar bu şekilde olunca yazma hevesimiz hiç kalmıyor :') umarım yükselir...
yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın! 💗
iyi okumalar perisi en güzel perilerime🧚♀️
Kıvırcık saçlara sahip genç kadın oturmaktan çok sıkılmıştı. Abisi Ömer'in lojmanındaki işlerini hallettikten sonra kızıl komutanın yanına uğramak istemişti. Şu an Berk Özkaya duştan çıkmış, kamuflajını altına giymiş ve üstü çıplak bir şekilde oturduğu koltukta sakallarına bakıyordu. "Tıraş olmam gerekiyor sanırım..." diyerek söylendi kendi kendine.
Aybike, tek başına oturmaktan sıkılarak ayağa kalktı ve kızılın oturduğu koltuğa ilerledi. Kenarına oturup dizini sıkıntıyla sallamaya başladı. Aynı zamanda da eliyle çenesini destekliyordu.
Komutanın yüz hatlarını inceledi. Öylesine sert ve ciddiydi ki... Kıkırtısını bastıramadan, "Alt tarafı tıraş olup olmayacağını anlamaya çalışıyorsun."
Berk, kendisine bakarak kıkırdayan kadına doğru çevirdi başını. Sıkıntıyla salladığı dizine büyük avcunu yasladı. İnce taytının üstünden bacağına dokunmak değişik hissettirmişti. Teni hep güzeldi, teni tek güzel tendi.
"Sen üşümüyor musun böyle?" Başını olumsuz anlamda salladı, genç kadın. Gerçi bunun konularıyla bir alakası yoktu... "Hayır," dedi. Gülerek kollarını iki yana açtı. "Bak, bol bir sweatim var!"
Hayranlıkla gülümsedi, kızıl komutan. Bu kadın ona verilmiş en güzel armağandı. Bıcır bıcır, neşesiyle soğuk evine bir sıcaklık getiren ve içini okşayan bir armağan...
Ayağa kalktı, banyoya ilerledi. Aybike ise sıkılacağını bildiği için koltuğun kenarından inip kızıl komutanı takip etmeye başladı. Onu seviyordu, onunla vakit geçirmeyi ve çoğu zaman laf sokmayı daha çok seviyordu.
Dolaptan tıraş köpüğünü ve usturayı alışını izledi. Açık konuşması gerekirse her gün Berk'i böyle görmüyordu, doya doya izlemek istedi. Bazen çıplak üstüne bakarken utansa da ileri gittikleri o gece geliyordu aklına. Sadece onun bakışlarının ve teninin yakışacağını söylemişti; o yalan söylemezdi.
Bu yüzden biraz olsun diniyordu utancı.
"Keşke tıraş olmasan," dedi düşüncesini dışa vurarak. Kızıl sırıttı. "Daha mı çekici buluyorsun?" Yüzünü buruşturdu, kadın. Böyle sorunca bir garip hissetmişti. Bu nedenle, "Yo..." dedi umursamazca. "Cildin tahriş oluyor, senin için söyledim."
Dilinin ucunu üst dudağında gezdirdi, kızıl komutan. Genç kadının üstündeki gri, bol sweate bir bakış attıktan sonra aynadaki yansımasına baktı. Tıraş köpüğünün kapağını açtı, eline sıkarak yüzüne sürmeye başladı. "Ne yazık ki cildim tahriş olmaya devam edecek, küçük hanım."
Aybike, dikkatle izledi komutanı. Usturayı tutuş biçimi hoşuna gitmişti. Hoş... Elleri o kadar güzeldi ki insan kendisini beğenmek zorundaymış gibi hissediyordu. "Çok sıkıldım..." dedi vızıklanarak. "Ben yapayım mı?"
Berk, usturayı kullanmayı bırakıp alayla genç kadına baktı. "Ustura kullanmak cicili bicili karneler hazırlamak için kedili çıkartmalar kesmeye benzemiyor, küçük hanım." Tek gözünü kırparak usturayı uzattı. "Hâlâ vazgeçme şansın var."
Bu sefer alayla sırıtma sırası genç kadına geçmişti. Kızıl komutanın uzattığı usturayı alıp, "Biliyorum," dedi. "Daha önce kullandım." Sinirle de ekledi. "Ayrıca mesleğimi, özellikle de çocuklarıma özel yaptığım hiçbir şeyi küçümseme yoksa bununla senin dilini keserim!"
![](https://img.wattpad.com/cover/327011024-288-k677898.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pus / ayber
Fanfictionbaşarılı komutan özkaya, genç anaokulu öğretmeni eren'in ait olmadığı yeri ona hatırlatmaktan çekinmiyordu.