0.2

1.2K 112 154
                                    

selam, ben geldim! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın... çok güzel şeyler bizi bekliyor bu kurguda! iyi okumalar perisi 🧚‍♀️

berayyko0 yavru kuşum için!

Aybike, hissettiği sıcaklıkla birlikte gözlerini araladı. Tanıdık yatağı yoktu, bu nedenle vücudunda hafif bir ağrı duydu. Üstündeki yorganı ve battaniyeyi kenara ittiğinde, "Of..." diyerek sızlandı. gözlerini ovuştururken söylenmeyi ihmal etmemişti. "Çok uykum var."

Ovuşturmayı bir kenara bırakıp etrafa bakındığında içerisinde bulunduğu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Anahtarı yoktu, kızılın koltuğunda geceyi geçirmişti. Abisiyle yaptığı konuşma aklına geldiğinde gergince alt dudağını dişledi. Berk'in yanında kaldığını öğrendiğinde tepkisinin ne olacağını kestiremiyordu.

Duvardaki saate baktı, yediyi gösteriyordu. Bakışları, ortada duran sehpaya kaydığında hazırlanmış bir sandviç gördü, yanında da şişenin içerisinde portakal suyu vardı. Tebessüm etmekten alıkoyamadı kendisini. Uzandığı yerde doğruldu, bırakılan notu gördü. 

Merakla koltukta oturur pozisyona gelip nota uzandığında çok erken yumuşamaya başladığını kendisine hatırlattı. Burada olmamasına rağmen sinir etmeyi yine başarabilmişti!

Açsındır. Tabak, bardak gibi şeyleri bulabilmek için oraları dağıtıp düzenimi bozacağını düşündüğümden bir iki şey hazırladım. Afiyet olsun, küçük hanım. Boşlarını makineye bırakmayı unutma.

-Komutan Berk Özkaya.

Nota bir cevap yazmak istedi, bunun üstüne hazırladığı şeyleri tabii ki yemeyecekti. "Ukala," diyerek söylendi. "Kendini beğenmiş, kasıntı herif!" Ayağa kalktı, televizyon ünitesinin üstünde duran kalemi gördü. Muhtemelen oraya bırakıp alelacele çıkmıştı. 

Kalemi alıp kağıdı duvara yasladığında, "Neymiş efendim düzenini bozacakmışım..." dedi sinirle. "Aptal, salak aptal!" 

Notunu yazıp bulduğu yere bıraktığında hızla çıkıp arkasından kapıyı kapattı. Tam bu sırada, merdivenlerden yukarı çıkan abisi Ömer'i gördü. "Güzelim?" diyerek sordu Ömer kuşkuyla. "Noldu sabah sabah?"

Hızlı bir yalan uydurmak zorunda kaldı, Aybike. "Ekmek almaya inmiştim," dedi. Ömer ise kızı süzdü. "Bakkalda mı bıraktın?" 

"Neyi?"

"Ekmeği," dedi Ömer. Merdivenleri adımladı, kardeşinin yanına ilerleyip elini alnına yasladı. "Ateşin de yok senin." 

Durumu toparlamaya çalıştı. "Cüzdanımı unutmuşum çünkü," dediğinde Ömer buna inanmışa benziyordu. "Ha," dedi. "Anladım." 

Gülümsedi, kız. "E aç kapıyı da girelim içeri." Elini hızla montunun ceplerine soktu. "Ellerim çok üşüdü, ben açamam hiç." Güldü, Ömer. Aybike onun hafif alkollü olduğunu anlamış ama sesini çıkartmamıştı. Dün yeterince pot kırmıştı ve şimdi bir şey söyleyip ya da sorup abisini huzursuz etmek istemiyordu. 

"Eee," diyerek sordu Ömer, kapıyı açıp içeri girdikten sonra. "Ne zaman başlıyorsun göreve?" Gülümsedi, Aybike. İlk defa öğrencileri olacaktı, onlarla yol almayı çok istiyordu. Şu hayatta istediği başka hiçbir şey yoktu. Tek dileği, gerçekten iyi bir öğretmen olabilmekti. Çocukların hayatına dokunmak, onlara erken yaşta eğitimi sevdirme düşüncesi hoşuna gidiyordu. 

"Yarın!" dedi neşeyle. "Bugünden giysilerimi hazırlayacağım, çantamı falan. Çok güzel olacak, Ömer! Resmen bebişlerin öğretmeni olacağım..." Güldü, Ömer. Kardeşinin pijamalı hali hoşuna giderken saçlarını karıştırdı. "Sen de bir bebişsin zaten."

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin