selamlar! bu bölümün aybike eren'i bir markadır... yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın 🥺 iyi okumalar perisi 🧚
elifbuum için 💫
Dışarı çıkıp Kaan'la kahve içmeyi planlayan Aybike için gelen mesaj üzücü ve sinir bozucuydu. Arkadaşının kitapçısının elektriğinde son dakika bir problem oluştuğundan gelemiyordu. Aynadan kendisine baktı, kombinini sevmişti aslında... Beyaz, önden bağladığı gömleğiyle altındaki siyah, deri taytı güzel fiziğini gözler önüne seriyordu. Bukleleri belirgin, açıktı. Kulağında küpesi, ayaklarında deri taytıyla aynı renkteki botu ve üstünde yine siyah deri ceketi vardı.
"İlk defa güzel olmuştum..." diyerek söylendi üzgünce. Botlarını çıkaracağı sırada telefonunun çalan sesi onu durdurdu. Küçük çantasından telefonunu aldı, abisinin aradığını gördü.
Timiyle birlikte akşam yemeğine gitmişti, şimdi neden arıyordu? Üstelik nezaketen kendisine teklif etmemişti bile! Neyse diyerek sakinleştirdi kendisini. Abin hep hödüktü ve öyle kalacak, kızım.
Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağına yasladı. "Efendim, abi? Gideli yarım saat bile olmamıştır."
Telefonun ucundan kıkırdadı, Ömer. Berk ile arasını düzeltmeye başladığından ötürü Aybike'yle de iyi sayılırdı. "Hayırdır, fındığım? Abini istemiyor musun?"
"Bir düşüneyim..." dedi Aybike tatlı tatlı. "İnan hiç fark etmez." Ömer güldükten sonra mahçup bir şekilde konuya girdi.
"Güzelim ya, ben cüzdanımı evde unutmuşum. Senin gideceğin kafe buraya yakındı, konum atsam getirebilir misin?"
Nedensiz bir heyecan kapladı genç kadının içini. "Kaan'ın bir işi çıktı zaten, buluşamıyoruz. Getiririm rahatça."
Teşekkür ettikten sonra telefonu kapattı, Ömer. Aybike aynadan son kez kendisine baktı ve gelen konumla birlikte evden çıktı.
Nedenini bilmiyordu ama içinden bu gecenin çok güzel geçeceği geliyordu.
***
Aybike, taksiciye gerekli ücreti ödedikten sonra meyhaneden içeri girdi. Abisi hemen gözüne çarpmıştı çünkü sadece erkeklerin fazla oturduğu tek masa oradaydı.
Adımlarını masaya yönelttiğinde, abisinin karşısında yayvan şekilde oturan kızılla göz göze geldi. Kızıl komutan, genç kadını görür görmez duruşunu düzeltti. Lacivert gömleğinin kollarıyla oynadı, boğazını temizledi.
Baştan aşağı onu süzdüğünde boğazı düğümlenmişti. Siyahla beyaz hep uyardı birbirine ama şu an başkaydı. Sanki bu iki renk yüzyıllar boyunca Aybike Eren'in üzerinde kavuşmayı beklemiş iki aşıktı.
Üstelik deri taytıyla bağlanmış gömleğinin gözler önüne serdiği ince beli çok farklıydı. Temas etmek... Bunu istedi.
Genç kadın utanarak bakışlarını abisine çevirdi. Bu sırada çantasından cüzdanı almıştı. "Buyur abicim," dedi ve bir kedi gibi gülümsedi. "Taksi paramı alayım hemen."
"Komutanım," dedi timin neşe kaynağı olan sarı saçlı Emir. "Kız kardeşiniz mi?" Ömer gülümseyerek ayağa kalktı ve kardeşini kolunun altına aldı. "Evet," dedi gururla. "Fındık farem."
Güldü, Aybike. "Merhaba," diyerek herkesi selamladığında timdekiler samimiyetle gülümsedi. "Merhaba," dedi Emir.
Samimi bir çocuğa benzetti Emir'i. Ömer, kardeşine bir sandalye çekip oturmasını söylediğinde yadırgasa da kabul etti, Aybike. Ömer'in tam yanında oturuyordu. Karşısında Emir, Emir'in yanındaysa Berk vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pus / ayber
Fiksyen Peminatbaşarılı komutan özkaya, genç anaokulu öğretmeni eren'in ait olmadığı yeri ona hatırlatmaktan çekinmiyordu.