3.3

724 52 66
                                    

herkese selam, biz geldik! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın... yorum sayılarımız çok düşük :') 

iyi okumalar perisi en güzel perilerime 🧚‍♀️

"Ömer nerede kaldı ya?" diyerek söylendi genç kadın. İzem'in yanında oturuyordu, bir ocak başına gelmişlerdi. Abisi Ömer'in doğum gününü kutlayacaklar, biraz içip eğleneceklerdi. Kaan, İzem ve kendisi time ek olarak gelmişlerdi. "Kendi doğum günü yemeğine geç kalıyor." 

Kaan kendi kendisine mırıldandı. "Belki Süsen'in yanına gitmiştir."

Süsen, Ömer'le en son konuşmasının ardından yurt dışına taşınmıştı. Kuzeni ona bir iş fırsatı bulmuş, kadın ise daha fazla annesine bağlı kalmamak için bunu kabul etmişti. Ömer'e ise tek bir mesajla bunu söylemiş, artık geri dönmeyeceğini kesin diliyle belirtmişti. Bundan, Ömer dışında kimsenin haberi yoktu. 

İzem, Kaan'ın söylediği şeyi duymuştu. "Süsen kim?" diyerek sordu hafifçe eğilerek. Kaan o kadar alışmıştı ki Süsen'e... Ömer'i hayallerinde sevdiğini anlamış, gerçek karakteriyle rastlaşınca büyük bir çıkmazın içerisinde bulmuştu kalbini. "Ömer'in eski sevgilisi."

"Anladım." Kaan, yanında oturan İzem'i süzdü. Güzel giyiniyordu, kabul etmeliydi. Beyaz, kabarık kollu, etekleri dizinin üstünde biten çiçekli bir elbise giymişti. Saçları açık, dümdüzdü. Makyajı ise hafif... Üstüne aldığı kot ceketi sandalyenin arkasına atmıştı çünkü içerisi sıcaktı. 

Kumral oğlanın dikkatini dağıtan şey Emir'in heyecanlı sesi olmuştu. "Ne diyordum Komutanımın kız kardeşi Aybike Hanım yenge..." Gözlerini devirdi, genç kadın. O an, tam karşısında oturarak kendisini izleyen kızılla çok kısa bir süre içerisinde bakışmışlardı. "Hüma'dan bahsediyordun, Emir."

Emir kocaman gülümsedi. "Hüma... Kaçıracağım ben onu." Kaşlarını çattı, genç kadın. "Ne?" Doruk araya girdi. "Burada hanımefendiler olmasa sana bir şey derdim ama... Kaçıramazsın kardeşim." 

Sarışın oğlan kaşlarını çattı. "Sana ne lan çimen? İstersem kaçırırım istemezsem kaçırmam." İzem araya girdi. "Kaçırma işi çok öncelerde kalmadı mı Emir?" Emir, üzüntüyle yeni tanışıp çok sevdiği İzem'e baktı. "Ben de eskilerde yaşıyorum zaten psikoloğum..." 

Aybike araya girdi. "Sevebilirsin ama kaçırma işi biraz sakat bence." Fethi konuştu. "Vallahi içim şişti Hüma'dan da Emir'den de!" 

Kızıl Komutan, elindeki rakı bardağının dibine bakarken konuştu. "Bırakın anlatsın çocuk doya doya." Mert, Berk'e bakarak güldü. "Komutanım, siz pek sevmezdiniz... Konu aşk olunca hep sustururdunuz Emir'i, ne oldu?"

Genç kadın, bakışlarını refleksle komutana diktiğinde kendisini izlediğini gördü. Boğazı düğümlendi, bakışları derindi. Komutan Berk Özkaya, küçük hanımını süzdü. Kahverengi, kırmızı çiçek detaylı midi boy ince askılı bir elbise vardı üzerinde. Ona çok sıcak yapmayacağı, haki renkli ince tüllerden oluşan kısa bir de ceketi... Güzel görünüyordu, düzleştirdiği saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. 

Hayranlıkla makyajını inceledi. Dudaklarındaki o kahverengi ruj, toprağı andırıyordu. Aşkın toprağı, şehvetin toprağı... Hislerin toprağı. Berk Özkaya, o toprağa bulanıp delicesine hayat bulmak, ekilmek ve yeniden sulanmak istiyordu.

Genç kadın, derin bakışlı ve yarım ağız gülen bu adama karşı nasıl davranacağını bilemedi. İçi kıpır kıpırdı. Gözlerini kaçırdı, önündeki rakı kadehini alıp bir - iki yudum içti. 

Komutan Berk Özkaya onu sarhoş ediyordu, her manada.

Sarışın oğlan, konunun kapanmasını istemediğinden Kaan'a döndü. "Kaan bari sen destek çık bana ya..." Tek gözünü kırparak İzem'i işaret etti. "Kaçırmaz mıydın?"

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin