2.0

1K 79 153
                                    

herkese selam! yorumlar o kadar güzel geliyor ki nazar değmesin... VEEE BU YÜZDEN DE AŞIRI MOTİVELİ YAZIYORUZ EFENİM!!

yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın, iyi okumalar perisi 🧚‍♀️

Kıvırcık saçlara sahip genç kadın, üstüne giydiği pembe, puf kollara sahip elbisesinin eteklerini oturduğu yerde gergince çekiştiriyordu. Önünde kahvesi durmasına rağmen bir yudum alamamıştı çünkü stresten midesinin yandığını hissediyordu. Kahveyi içerse eğer ağrısından uyuyamayacağının farkındaydı. Yapabildiği tek şey öylece oturup abisi Ömer'in lafa girmesini beklemekti.

"Kahveni soğuttun," dedi kumral komutan. Genç kadın omzunu silkti. "Midem çok iyi değil."

Oturduğu koltukta duruşunu düzelterek, "Mide ilacın ecza dolabındaydı fıstığım," dedi. Bilerek mi böyle yapıyordu? Şu an karşılıklı oturmuş, genç kadının hassas midesi hakkında mı konuşacaklardı gerçekten? Ayrıca bunu yapan kahve de değildi ki; abisinin insanı geren tavırlarıydı.

"Biliyorum," dedi ve parmaklarını avuç içlerine bastırdı. "Artık konuya mı girsek?" Ömer hafifçe tebessüm ederek başını salladı. "Hastanede gizlice Berk'in odasına neden girdin?" 

Soru karşısında afalladı, genç kadın. Böylesine açık bir soru beklemiyordu. Hatta abisinin bunu bildiğini bile tahmin etmemişti! Tavırlarını sakin tutmaya çalışarak, "Ne gizlisi?" diyerek sordu. Ömer ise sorusuna yalandan bilmezden gelinmesinden nefret ederdi. 

"Uzatma istersen abicim, soruma cevap ver."

"Çünkü onu merak ettim," dedi genç kadın bir çırpıda. Madem abisi ondan dürüst olmasını bekliyordu o da bunu yapacaktı. Ne de olsa dürüst olduğundan, birisini sevdiğinden kızacak hali yoktu. Hoş, buna hakkı da yoktu. Sevgi kızılacak bir şey değildi; insanı güzelleştirirdi.

"Merak ettin..." dedi Ömer düşünürcesine. Bakışlarını kız kardeşinin elalarına sabitledi. "Bu merak vurulan bir askere karşı duyulan merak mı yoksa Berk'e karşı duyulan bir merak mı?"

Sessizce cevapladı. "Berk'e karşı duyulan bir merak." 

Derin bir nefes aldı, Ömer. Kelimelerini seçemiyordu ve kız kardeşine ne söyleyeceğini bilemiyordu. "Ondan uzak durman gerektiğini söylemedim mi?" 

Bastıramadığı sabırsızlığıyla sesini yükseltti, öğretmen. "Daha önce de takıldığım erkek arkadaşlarım oldu ama sen hiçbirine karışmadın." Cevabını istediğini belli edercesine net bir sesle tamamladı cümlesini. "Şimdi neden Berk'e karışıyorsun, abi?"

Bir süre düşündü, Ömer. Kız kardeşine her şeyi anlatamayacağını bildiğinden farklı çıkış kapısı aradı. "Çünkü Berk takıldığın eski erkeklere benzemiyor," dedi. Ses tonu yatıştırıcıydı. "O fırtınalı bir adam, Aybike. Rüzgarlı. Kafasına ne estiğini hiçbir zaman anlayamazsın; rüzgârın yönüne göre hareket eder ve başka kimseyi düşünmez." Net sesiyle konuştu. "Sen ona uyum sağlayamazsın."

Güldü, Aybike. Hayatında böyle saçma sapan bir bahane duymamıştı. "Tıpkı senin gibi," dediğinde Ömer yutkundu. Aklına olanları getirmemeye çalıştı. "Ama ne sen Berk'sin, ne de Berk sen. Ben de Süsen değilim. Her aşk acılı bitmez; her insan birbirine benzemez ve aynı kaderi yaşamazlar."

Başını olumsuz anlamda salladı, oğlan. "Üzüleceksin." 

Omzunu silkti. "Kim üzülmüyor ki?"

"Sen..." dedi Ömer zar zor. Bunu sormaya mecali yoktu ama gerektiğini de biliyordu. "Onu bu kadar çok mu-" 

Sözünü kesti Aybike. "Çok." Dudaklarındaki gülümseme eşliğinde ayağa kalktı, hırkasını alarak hava almak için evden çıktı.

Hava kararmaya başlamıştı, acaba kızıl komutan ne yapıyordu? Merdivenlerden aşağı indi, binadan dışarı çıktı. Bankların olduğu kısma ilerlemeye başladığında Kaan'ın lojmanın içerisine giren arabasına karşı kaşlarını çattı. Eğer kendisine gelecek olsa hep haber verirdi, şimdi neden buradaydı ki?

pus / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin