Güvenmek

2.8K 295 348
                                    

Odanın kapısından gelen sesle Jisung ve Hyunjin oraya döndüler, yan yana oturmuşlardı ve Hyunjin ona kitap okuyordu.

"Manitam gelmiş." Hyunjin elindeki kitabı kenara bıraktı. "Testleri inceledin mi?" Minho derin bir iç çekip başını salladı.

"Kırk yedi tanesinin infaz emrini verdim, iki deneği bekletiyoruz. Birisi o hamile kadın, diğerini zaten biliyorsun." Hyunjin bir şey demek için ağzını açmıştı ki Minho'nun Jisung'a attığı bakışları görüp yutkundu.

"Anlıyorum, umarım doğru kararı vermişsindir. Ben sizi yalnız bırakayım." Hyunjin odadan çıktıktan sonra Minho Jisung'un yanına oturdu ve tutması için ona elini uzattı, Jisung titreyen elini kaldırıp yavaşça onunkiyle birleştirmişti.

"Hyunjin'i sevdin mi?" Jisung başıyla onu onayladı, hala yorgun dursa da üstünde Minho'ya kendini daha iyi hissettiren bir enerji vardı adeta. "Sevindim, en azından vakit geçirecek birini buldun." Jisung başını yana yatırıp duraksadı bir süre.

Hyunjin o ana kadar kendisine kötü bir şey yapmamıştı, hatta Jisung bir şey istediğinde ikiletmeyip yardım etmişti. Ama bu ileride yapmayacağının garantisini verebilir miydi?

Jisung ilk o yere gittiği zamanlarda da deneylerden önce kendisine şeker vermişlerdi.

Birilerine güvenmek istiyordu ama canının yanmasından öyle çok korkuyordu ki yapamıyordu.

Şimdi Minho'nun eliyle birleşmiş eline bakarken... Canı yanıyordu, birilerine güvendikten sonra zarar görmek daha fazla acı verecekti ve Jisung artık acı çekmek istemiyordu.

"Ji, korktuğunun farkındayım." Minho yavaşça ona doğru kayıp elini hafifçe omzuna koydu, Jisung onun dokunuşuyla irkilse de Minho'nun elini itmemişti. "Bize güvenmekte zorlandığını da biliyorum ama yapabileceğim hiçbir şey bunu değiştiremez, senin yaşadıklarını değiştiremeyeceğim gibi." Minho elini onunkinden ayırıp beline yerleştirdi, hareketleri hafif ve yavaştı.

Cam bir bebeğe dokunur gibi, özenli ve dikkatliydi dokunuşları, Jisung kalbinin hızlandığını hissetse de tepkisiz kalmaya devam etti.

"Ama geleceğimizi değiştirebilir, belki de... Sana güzel bir gelecek sunabilirim? İstemez misin?" Minho onu kendine çekince Jisung itiraz etmeden onu izledi, elleri istemsizce Minho'nun göğsüne yerleşmişti ve kalp atışlarının ne kadar hızlı olduğunu hissedebiliyordu. "Gülebildiğin, dokunabildiğin, koşabildiğin... Tek başına bile her şeyle baş edebilecek kadar güçlü olacağın bir gelecek vermek zor olacak ama denemek istiyorum, izin verir misin?" Jisung onun dokunuşunun verdiği hissi daha iyi anlamak için gözlerini kapattı.

İzin verebilir miydi?

Minho ona dokunurken kendisinden de fazla dikkatli davranıyordu, teması çok hafifti ve Jisung böyle düşünmek istemese de Minho'nun kolları arasında o an çok rahat hissediyordu.

İstemsizce ona doğru eğilip başını göğsüne yasladı ve Minho'nun kendisine sarılmasına izin verdi, kolları bedenine dolanırken yine sessiz kaldı.

Rahat hissediyordu ve bu gözlerinin dolmasına sebep oluyordu.

Rahat hissetmemeliydi, daha fazla zarar göreceğini bile bile Minho'ya güvenmemeliydi.

Kolları arasında olmak istemiyordu ama istiyordu da, içindeki çelişki ve beynindeki düşünceler her yerinde dolaşıp bir karıncalanma hissiyle bedenini kemiriyordu.

Minho'nun dokunduğu yerler yanıyor gibi hissediyordu, sanki beline doladığı eli bir anda aşağı kayacak ve...

Jisung gözlerini daha sıkı kapatıp onun tişörtünü avuçları arasında sıktı, kendisini çok büyük bir ikilemde bulmuştu.

SCP 1048~Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin