Böyle Ölmek İstemiyorum

1.4K 174 208
                                    

Saçlarını nazikçe okşayan tanıdık elin verdiği rahatlıkla Jisung gözlerini kapattı.

Bir hafta önce, tam burada Minho onun saçlarını tararken Jisung da Hyunjin ile kavga ediyordu. Onların yanında olmak ve onları hissetmek Jisung'u öyle çok rahatlatıyordu ki...

Şimdiyse dokunuşlarını özlüyordu, oysa tam buradalardı.

Minho onun yanağını hafifçe sıkıp Jisung'un dikkatini kendi üstüne çekti.

"Miden nasıl?" Jisung gözlerini kırpıştırdı.

"İyi, yani sanırım. Kusacak gibi hissetmiyorum ama o his hala orada."

"Eğer yapabilecek gibiysen... Yemek yiyelim mi? Biraz daha iyi hissedersin kendini." Jisung ona doğru sinerken Minho saçlarındaki elini omzuna çıkardı ve nazikçe omzunu sıktı.

"Lino-ya, seni çok seviyorum." Jisung doğrulup kollarını sıkıca Minho'nun boynuna doladı ve başını oraya yasladı, tekrar konuştuğunda sesi boğuk çıkıyordu. "Benim için yaptığın her şey için teşekkür ederim, hep yanımda olduğum ve bana destek olduğun için yani. Ölümden sonra bir yaşam varsa... Seni orada da hatırlayacağım." Minho şaşkınlıktan tepki veremediği birkaç saniyenin ardından Jisung'un sıkı sarılmasına karşılık verdi.

"Güzelim, ben de seni seviyorum falan da... Nereden çıktı bu konuşma şimdi?"

"Bir yerde veda etmemiz gerekecek, ve ben veda etmek istemiyorum." Jisung ona daha sıkı sarıldı. "Her saniye senden ayrılma isteğim azalıyor, yani öldüğümde sen olmayacak mısın?"

"Ji..." Minho diyecek bir şey bulamayıp sessizce küçüğünün omzuna kelebek hafifliğinde öpücükler bıraktı.

Artık ona ölmeyeceğini bile söyleyemiyordu, herkes Jisung'un çok yakın zamanda öleceğini kabullenmişti.

Jisung'un gözyaşları yavaşça Minho'nun boynunu ıslatırken Jisung onun kazağını sıkıca kavradı.

"Özür dilerim, size bu kadar yük olduğum için özür dilerim ve hiçbiri hiçbir şeye değmedi. Daha... Size yeni alışmışken şimdi her şey bitiyor ve hepsi için özür dilerim." Minho onun saçlarını okşadı.

"Dileme, lütfen böyle konuşma. Bize hiçbir zaman yük olmadın ve hiçbir zaman da olmayacaksın, asıl ben özür dilerim. Seni tutamadığım için." Jisung'un hıçkırıkları dudaklarından dökülmeye başlarken Minho onun omzunu nazikçe okşadı.

Jisung'u ölmeyeceğine ikna edebilmeyi öyle çok istiyordu ki... Ama yapamıyordu, kendisi bile henüz sindirebilmiş değildi.

Jisung da öleceği bilinciyle en fazla iki hafta yaşayacaktı, altı aylık süreleri birden bitmişti.

*~*

Kollarında uyuyan bedeni yavaşça yatağına yatırdıktan sonra Minho onun alnına kısa bir öpücük bırakıp doğruldu, araması gereken kişiler vardı.

Jisung son bir haftadır ilk kez bayılmak yerine uyuduğu için Minho'nun tetikte olması gerekliydi, Jisung her an midesinin bulandığını hissederek uyanabilirdi ve Minho'yu göremezse büyük ihtimalle tek başına banyoya gitmekte zorluk yaşayacaktı.

Minho onun kapısını tamamen açık bırakıp kendi odasının kapı pervazına yaslandı ve Changbin'in numarasını bulup onu arayarak telefonu kulağına götürdü, Changbin kısa sürede açmıştı telefonu.

"Vay, en sevdiğim hyungum hatırlamış mı beni ya?"

"Hiç böyle şeylere vaktim yok biliyor musun Bin, sağ salim vardın mı diye kontrol etmek için bile arayamadım seni." Changbin'in sesi bu sefer ciddi geliyordu.

SCP 1048~Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin