Mutfaktan gelen tıkırtılar eşliğinde Jisung gözlerini açıp birkaç kere kırpıştırdı, beline dolanmış kolu ve Minho'nun düzenli şekilde inip kalkan göğsünü hissedebiliyordu.
Son zamanlarda daha iyi olmaya başlamış kemikleri sayesinde zoraki doğrulup oturdu ve gözlerini ovuşturarak etrafa bakındı, açık pencereyi görünce kaşları çatılmıştı.
Mutfaktan sesler geliyor, Minho yanımsa ve pencere açık. Neler oluyor?
Korkuyla ayağa kalkıp duvara tutunarak pencere ulaştı ve parmağını pencerenin pervazında gezdirdi, bu irkilmesine sebep olmuştu.
Hayır, hayır bu gerçek olamaz...
Korkuyla karışık heyecanla geri çekildi ve duvara tutunmayı bırakmadan adımlarını mutfağa yöneltti.
İçeride görmeyi beklediği kişi kesinlikle Seungmin değildi.
Kapı pervazını hafifçe tıklatıp Seungmin'in kendisine dönmesini sağladı ve ona hafif bir gülümseme sundu.
"Günaydın, otursana?" Seungmin hızlıca Jisung'un yanına varıp onun elini tuttu ve oturmasına yardım etti. "Aç mısın?" Seungmin elini çekecekti ki Jisung onun elini daha sıkı tuttu.
"Konuşabilir miyiz?" Seungmin şaşkınca gözlerini kırpıştırdı.
"Sen... Ah, tabii." Seungmin son anda toparlamıştı, Jisung'un konuşmasını cidden beklemiyordu.
Jisung onun oturmasını izleyip bakışlarını birleşik ellerine indirdi.
"Özür dilemek istedim ama nasıl yapacağımı bilmiyorum."
"Ne için?"
"Minho'ya ve size bu kadar yüklendiğim için." Seungmin bir süre sessizce Jisung'u izledi.
"Sungie... Sen bunları nereden çıkarıyorsun?" Jisung sessizce onun elini bırakıp oturduğu sandalyede geriledi.
"Sürekli benimle ilgileniyorsunuz, henüz yeni doğmuş bir bebek veya doğuştan bir engeli olan birisi değilim ve... Ve bu kadar ilgiyi hak etmiyorum." Seungmin şaşkınca gözlerini kırpıştırdı.
Jisung'un böyle düşündüğünü bilseydi önceki gece Minho'yu azarlarken daha dikkatli olurdu.
"Söylediklerinde haklısın, yani bir kısmında." Seungmin ayağa kalkıp iyice ona yaklaşırken Jisung sessizce onu izledi, her zaman kıpkırmızı olan gözleri Seungmin'e daha kırmızı gelmişti. "Ama bu kadar ilgiyi hak etmediğin konusunda haksızsın, daha fazlasını hak ediyorsun. Asıl sana böyle düşündürdüğümüz için ben özür dilerim." Seungmin kollarını iki yana açıp ona gülümseyince Jisung gevşeyen omuzları eşliğinde onun beline sıkıca sarıldı.
Önceki gece Minho'yla da aynı şeyleri konuşmuştu, şimdi en azından kendisini az da olsa rahatlamış hissediyordu.
Kısa sarılmalarının ardından Jisung gerileyip Seungmin'e baktı.
"Bir de şey... Gece benim odamın penceresini sen mi açtın?" Seungmin gözlerini kırpıştırdı.
"Hayır, neden açayım ki?"
"Sabah uyandığımda açıktı, hala açık sanırım. Minho mu açık bıraktı o zaman?"
"Senin olduğun odaların pencerelerini kapalı tutmaya özen gösteriyoruz, açmamıştır." Seungmin yavaşça kapıya doğru ilerledi. "Başka nasıl açılmış olabilir ki? Jeongin senin odana girmez ve girse de pencereyi açmaz, gidip bakmama izin ver." Jisung da duvara tutunarak ayağa kalktı ve Seungmin'in ardından yürümeye başladı, bunun üstüne Seungmin iç çekip onun belini ve elini tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...