Öyle Olmalı

1.2K 136 227
                                    

"Teşekkür ederim." Minho elindeki ilacı içerken Seungmin suyu kenara bırakıp ona gülümsedi.

"Rica ederim, hemen uyuyacak mısın?" Minho su bardağını geri bırakırken dudak büzdü.

"Emin değilim, seninle vakit geçirmek istiyorum ama yorgunum. Üzgünüm güzelim, sana hiç vakit ayıramıyorum ne zamandır." Seungmin onun saçlarını okşayıp alnına dudaklarını yasladı.

"Sorun değil, seninle burada durmak bile yeterli benim için." yanağını abisinin saçlarına yerleştirip boynuna sıkıca sarıldı. "Kahve ister misin?"

"Teşekkür ederim ama hayır, Jisung'u kontrol edip uyuyacağım. İçimde çok kötü bir his var." gözlerini kapatıp kardeşinin kolunu okşadı. "Sanki çok kötü bir şey olmuş ve hayatımız bir daha düzelmeyecekmiş gibi." Seungmin onun saçlarına da bir öpücük bıraktı.

"Sadece bir his, gerçi senin hislerin çok kuvvetli ama bu kötü düşünmen için bir sebep değil. Yat uyu hadi, yarın biraz olsun dinlenmiş olursun." Minho iç çekerek ayağa kalktı.

"İyi geceler sana o zaman." kardeşine kısa ama sıkı bir sarılma verip odadan çıktı, ilk işi Jisung'un odasına yönelmek olmuştu.

Kapıya yaklaştığında kapalı olduğunu fark edip kaşlarını çatarak kapıyı tıklattı.

"Sungie-ya, içeride misin?" duş alıyor olabileceğini düşünerek yavaşça kapıyı açtı ve karanlık odaya girdi.

Oda karanlık mıydı? Jisung asla ışığı kapatmazdı ki...

Işığı açtığında onun yatakta uzandığını görüp endişe ve biraz korkuyla yatağa yaklaştı.

"Jisung?" küçüğünün yanına vardığında hafif solgun yüzünü görünce elini alnına koydu.

Buz kesmiş gibiydi, çok soğuktu.

"Güzelim uyan." hafifçe dürtse de uyanmayınca gözlerini kırpıştırdı.

Jisung'un uykusu çok hafifti oysa, Minho yanına oturduğunda bile uyanmış olması gerekliydi ama Minho onu sarsınca da uyanmamıştı.

Endişesini bastırmaya çalışarak Jisung'un üstündeki örtüyü çıkardı ve küçüğünü sırt üstü çevirip hafifçe yanağına vurdu.

"Jisung uyan, gözlerini aç bebeğim." fakat Jisung ona tepki vermedi.

Dolan gözleri eşliğinde elini Jisung'un dudaklarına yaklaştırdı.

"Siktir, JİSUNG!" korkuyla elini çekip göğsüne yerleştirdi bu sefer.

Nefes almıyordu, kalbi atmıyordu.

Yanakları yavaşça ıslanırken Minho'nun da nefesi kesildi.

"Lütfen uyan güzelim, Jisung ne olursun gözlerini aç..." elini Jisung'un göğsünden çekip nazikçe elini tuttu ve titreyen elini bileğine bastırdı.

Nabzı da yoktu.

"Lütfen beni bırakma, böyle gitmeni kabullenemem." başını yavaşça Jisung'un göğsüne yaslayıp gözlerini kapattı ve nefesini tutup bekledi birkaç saniye.

Hayır, yoktu.

Gözyaşları git gide hızlanıyordu.

İstemsizce onun elini daha sıkı tutup doğruldu.

"Sikeyim Jisung gözlerini aç, bebeğim uyan lütfen. Sincabıma daha yeni kavuşmuşken onu böyle terk edemem ne olursun..." bakışları kısa bir an Jisung'un yanında uzanan Bay Will'e takıldı ve bir umutla ayağa kalkıp onu eline aldı. "Bay Will, beni duyuyor musun? Jisung yaşıyor değil mi?" ondan da bir cevap alamamıştı.

SCP 1048~Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin