"Bacakların titriyor." Jisung Hyunjin'in ellerini daha sıkı tuttu.
"Yorulmaya başladım çünkü."
"Yorulmayı bitirmiş de birazdan bayılacak gibisin, duralım mı?" Jisung hafifçe güldü.
"Minho'nun yorulduğumda bile devam etmemi söylemesine alışığım, şimdi sen duralım deyince bir tuhaf geldi. Emin misin?"
"Açıkçası benim için fark etmez, ama durursak birazdan devam edeceğiz." Hyunjin onun birkaç adımda kendisine ulaşmasına izin verip Jisung'un belini tuttu ve onu havaya kaldırdı, bu Jisung'un kıkırdamasına sebep olmuştu.
"Farklı bir bakış açın var."
"Belin benimkinden daha ince, beline fetişim var." Hyunjin onu koltuğa bırakıp ellerini Jisung'un beline koyunca Jisung onu ittirdi.
"Hiç etik şeyler yapmıyorsun Hwang." Hyunjin tatlı bir ses eşliğinde Jisung'un dizlerine uzanıp alt bacaklarına sarıldı.
"Küçük sincabım etiklik kavramını mı öğrenmiş~" Jisung kıkırdayarak onun saçlarını okşadı.
"Sen duş jelini mi değiştirdin?" Jisung hafifçe eğilip Hyunjin'in saçlarını koklayınca Hyunjin kıkırdadı.
"Şampuanımı değiştirdim, Felix önerdi. Nasıl kokuyor?"
"Ben anlamam ki."
"Yani kötü."
"Yorum yok."
"Jisung!" Hyunjin onun omzuna hafifçe vurdu. "Ciddi ol biraz, soru sorduk ya..." Jisung omzunu tutarak koltuğa yaslanırken küçük bir kahkaha attı.
"Minho daha güzel kokuyor." Hyunjin'in ağlama sesi eşliğinde Jisung'un kahkahası güçlendi.
Hyunjin cidden bunu seviyordu, Jisung'un karnına elini koyup gözlerini kapatarak özgürce gülmesi sanki bütün acılarını alıp götürüyor gibiydi.
Jisung Minho'nun yanında pek böyle gülmezdi ama Hyunjin'in yanındayken hep neşeliydi, bunun sebebi Minho'yla konuşurken daha ciddi olmaları ve yan yana olduklarında genelde Minho'nun Jisung'u rahatlatmaya çalışmasıydı.
"Resmen az önce... Tanrım, bu günleri de mi görecektik?" Hyunjin kendini yere atınca Jisung'un yeni yeni dinmeye başlamış kahkahası tekrar güçlendi, o sırada Hyunjin'in gözü kısa bir an kapı pervazında duran Minho'ya takılmıştı.
Minho Hyunjin'e göz kırpıp bakışlarını nefes almadan gülen Jisung'a çevirdi fakat ses çıkarmadı, Hyunjin de onu bozmadı.
"Ya bir dakika... Sen neden Minho hyungu kokluyorsun hain!?" Hyunjin onun yanındaki yastığı almak için uzanınca Jisung yastığı kucağına çekip sarıldı, hala gülüyordu ve gülmekten yanakları ağırmıştı.
Ellerini yanaklarına koyduğunda Hyunjin de küçük bir kahkaha attı.
"Bebek ya... Yanakların mı ağırdı?" Jisung başını salladı.
"Gülmekten... Karnımı, yanaklarımı ve gözlerimi hissedemiyorum." Jisung gözlerini birkaç kere kırpıştırdı. "Yastığımı alırsan seni sikerim." Hyunjin tekrar güldü.
"Sikmeyi de öğrenmiş..."
"Öğrenmedim, öğrettin. Arada fark var."
"Ya..." Jisung onun boşluğundan faydalanıp Hyunjin'in karnını gıdıklayınca Hyunjin çığlık atarak kendini yere fırlattı. "VATAN HAİNİ PİÇ!" Jisung tekrar kahkaha atarken ona Minho'nun sesi karıştı.
"Hey hey hey! Küfretme." Minho Hyunjin'in yanında durunca Hyunjin tekrar çığlık atıp kendine doğru büzüldü.
"Yaklaşma bana, Lee'ler tarafından saldırıya uğruyorum resmen." Jisung birden gülmeyi bırakıp Minho'ya bakarken Minho da duraksayıp Jisung'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...