Sakın Umutlanma

1.3K 168 237
                                    

Araba durduğu gibi Minho kapısı açıp kendini dışarı attı ve koşmaya başladı.

Jisung'u sağ bulacağını düşünmese de bulacaktı, onu son kez görecekti.

Öyle umuyordu.

Önündeki büyük depoya vardığında kapıyı bulup açmaya çalıştı fakat açamadı, bunun üstüne bakışları Changbin'i bulmuştu.

"Geri çekil, hyung tut şunu." Chan nazikçe Minho'yu kapıdan uzaklaştırdıktan kısa süre sonra Changbin'in birkaç kere omuz atmasıyla kırılan kapının sesini duydu ve Chan'ın tutuşundan kurtulup içeri koştu.

"Jisung... JISUNG!" ilk girdiğinde görememişti onu, fakat sonrasında bakışları onu bulduğunda nefesi kesilmişti.

Siyah bir sıvının içinde uzanan çıplak beden titriyordu, daha çok seyiriyor gibiydi.

Sırtı onlara dönüktü ve Minho onun yüzünü göremiyordu, fakat Jisung olduğunu anlamak için buna ihtiyacı yoktu.

Şaşkınlıktan kaskatı kesilmiş bedeninin hareket yetisini kazandığında ona doğru koşmaya başladı, tam siyah sıvıyla ayakları buluşacakken Chan belinden tutup onu uzaklaştırmıştı.

"O sıvıya dokunamazsın Minho."

"BIRAK BENİ!" Minho onu ittirerek kurtulmaya çalışsa da Chan'ın tutuşu düşündüğünden fazla güçlüydü. "Hyung lütfen, ona söz verdim ben. Tanrım..." Minho bir anda tepinmeyi bırakıp şaşkınca karşısındaki yatağa baktı.

Yatak ıslaktı.

Jisung yine tecavüze uğramıştı.

Başına giren şiddetli ağrıyla beraber Chan'ı sertçe itip elinden kurtuldu ve Jisung'un yanına koştu.

"JİSUNG-AH!" küçüğünün yanına ulaşıp derisini delip geçen sıvıyı umursamadan diz çöktü, onu tutmak için elini uzatmıştı ki bir anda durmuştu.

Ona dokunamazdı, Jisung'un canı yanardı.

Kararsızca geçirdiği birkaç saniyenin ardından Changbin ve Hyunjin'in bağırışları üstüne kendine gelip Jisung'un omzuna nazikçe elini koydu.

"Hanji, beni duyabiliyor musun?" Jisung'u kendine çevirdiğinde nefesi kesildi.

Gözlerinden sadece yaş akmadığı belliydi ve ifadesi öyle acı doluydu ki...

Minho'nun gözlerinden akan bir damla yaş Jisung'un yanağına düştü.

"Lütfen aç gözlerini, Jisung lütfen..." elini bir süre onun göğsünde tutsa da aradığı kalp atışını hissedemeyince dudaklarından kaçan bir hıçkırık eşliğinde Jisung'u sıkıca sardı, bir eliyle onun kolundaki yaraya bastırıyordu. "Beni böyle terk edemezsin..." hıçkırıkları sertçe bedenini sarsarken kollarını doladığı soğuk bedene daha sıkı sarıldı.

Jisung'u böyle kaybettiğine inanmak istemiyordu.

Koluna bastırması bir işe yaramıyordu, Jisung'un vücudundaki tüm kan boşalalı çok olmuştu.

Minho onu göğsüne bastırıp yüzünü saçlarına gömdü ve oraya birkaç öpücük bıraktı, o an Jisung'un kollarının hala sabit şekilde arkasından sarkması öyle acı vericiydi ki...

"Özür dilerim, seni koruyamadım özür dilerim. Bana ihtiyacın varken burada olamadığım için de, hepsi için özür dilerim. Sen acı çekerek öldüğünde sana sarılmadığım, son anında burada olamadığım için özür dilerim. Sözümü tutamadığım için özür dilerim." Minho onun koluna bastırmayı bırakıp onun bedenine kollarını sıkıca doladı. "Seni tutamadığım için özür dilerim." omzunda Hyunjin'in elini hissedince irkildi.

SCP 1048~Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin